Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, bir teknik adamın bir takıma vereceği şeylerin golün dışında yapabilecekleri olduğunu ifade ederek, "Ben takımı iyi oynatmak konusunda ne kadar etkiliysem, kazanma konusunda o kadar etkisizim" dedi. Beşiktaş Dergisi'nin şubat sayısında röportajına yer verilen Denizli, "Ankaraspor maçı dışında puan kaybettiğimiz maçlarda bile, Beşiktaş ruhuna uygun olarak iyi mücadele ettiğimizi düşünüyoruz. Ancak bunun aksini iddia edenler, eleştirenler de var. Siz neler söylemek istersiniz?" şeklindeki soruya verdiği yanıtta, siyah-beyazlı ekibin başına geçerken kendisinden beklenen iki unsur olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Birincisi iyi oynamak, ikincisi kazanmak. Bu iki unsurun birincisinde ben yüzde yüz etkiliyim. Yani iyi oynamak konusunda, varsa övgünün varsa yerginin odak noktası benim. Ben bu manada Beşiktaş'ın eksiye gittiğini asla ve asla düşünmüyorum. Neticede ben düşünsem, buna karşı çıkacak yüzlerce, binlerce, milyonlarca insan var. Çünkü Beşiktaş milyonların önünde bu futbolu oynuyor. Gelelim ikinci unsura; kazanmak. Ben takımı iyi oynatmak konusunda ne kadar etkiliysem, kazanma konusunda o kadar etkisizim. Yani bir teknik adamın bir takıma vereceği şeyler golün dışında yapabilecekleridir. Biz o pozisyonları üretiriz, o golleri yapan futbolcularım bazı günler yapamayabilir." Beşiktaş'ın kendisinden beklentisinin, takımın iyi mücadele edip iyi futbol oynaması olduğunu kaydeden Denizli, ligin ilk bölümünde geride bıraktıkları 14-15 maçlık periyota bakıldığında bunu büyük ölçüde başardıklarını belirterek, "O nedenle ben huzur içindeyim. Beşiktaşlı hiç kimseyi bir maçın dışında futbol adına üzmedik ve üzmeyeceğiz, bunu bilsinler" şeklinde ifade kullandı. "SİSTEMİ BİLENLER, GELSİN BENİM KARŞIMDA SAYISIZ KONUŞSUN" Kimi futbol yorumcularının kendisini, bir sistemi olmadığı, varsa bile bunu kimsenin anlamadığı yönünde eleştirdiği belirtilerek düşüncesi sorulan Mustafa Denizli, şunları kaydetti: "Bizim kimse sistemimizi anlasın diye bir derdimiz yok. Bunu soranlar sistemin ne olduğunu ne kadar biliyorlardır ki, onların sistemle ilgili bu düşüncelerini değiştirelim. Niye merak ediyorlar acaba? Ne yapacaklar? Alıp üzerine tez mi yazacaklar? Sistem onlar için sayılardan başka hiçbir şey ifade etmez. Benim için de sayısal olarak çok fazla bir şey ifade etmez. Sistemi bilenler, gelsin benim karşımda sayısız konuşsunlar. Eğer sistem 4-4-2, 3-5-2, 4-1-4-1 demekse, bunları yoldaki çocuklar da söylüyor. Sistem onlara uzak. İnsanlar hiç olmazsa bildikleri konularda konuşurlarsa, yorum yaparlarsa daha sağlıklı olur. Sistemi eleştirenlerin, sistemle ne alışverişleri var? Hayatlarında sistemin neresinde olmuşlar da sistemden bahsediyorlar?" "BİZ HAYATIMIZDA YUVARLAK LAFLARLA VAKİT GEÇİRMEDİK" "Benim adım Mustafa Denizli ise, bu takım da Beşiktaş ise 26. hafta sonunda bizim iddiamızın ne olduğunu herkes görecek" şeklindeki ifadesinin arkasındaki plan ve düşüncesinin ne olduğu sorulan Denizli, şu yanıtı verdi: "Gayet tabii. Bu söylediğim cümle içinde iki tane önemli unsur var. Biri benim, biri de takımım. Ben bu iki unsuru vurgulayarak bu konuşmayı yaptım zaten. O konuşmada yuvarlak laflar da edebilirdim, 'Şampiyonluk yarışının içindeki takımlardan birisi de biziz. O yarışın içinde olacağız' diye. Ama biz hayatımızda yuvarlak laflarla vakit geçirmedik. Belki bu nedenle Türkiye'de pek anlaşılmak istenmiyoruz. Türkiye'de herkes yuvarlak konuştuğu için..." Futbolcuların kendisine karşı saygısı ve sevgisi olduğu belirtilerek, bu bağı nasıl kurduğu sorusu yöneltilen Denizli, kuralları çerçevesinde eşitlik ilkesinin kimsenin tarafına farklı bir şekilde kaymadığını belirterek, özetle şunları kaydetti. "Burada benim ortaya çıkarmak istediğim tek şey, gülen bir takım. Maçta görev alan futbolcularımla görev almayanların o gün aynı duyguları yaşaması benim için önemlidir. Bu nedenle prim sisteminde de oynayanlar ile oynamayanları aynı şekilde değerlendirdim. Adalet duygusunun oturduğu yerlerde, 'Burada adil yönetim var' duygusunun oturduğu yerlerde bu duygular, bu bağlar gelişir." Mustafa Denizli, "Hakemlerle ilgili konuşmadığınızı, yorum yapmadığınızı biliyorum ama ilk yarıda adaletli bir yönetim olsaydı ben şu anda lider takımın teknik direktörü ile röportaj yapıyor olacaktım" şeklindeki yorumun yer aldığı soruya da şöyle yanıt verdi: "Onu ben bilemem, başkaları bilir. Ben o polemiklerin içinde olmak istemiyorum. Yıllarca, Türk hakemliğinin daha iyi bir çizgiye gelmesi için onlara karşı yapılan haksızlıkların karşısında oldum. Savunulacak bir şeyi olmazsa insanların, savunmak durumunda kalmazsınız. Hakemler hata yapıyor ama ben bunu dillendirmek isteyen insanlardan biri olmak istemedim. Belki çalışmadığım dönemlerde çok kibar bir şekilde hataları söylüyorum ama çalışırken başarısızlığın sorumlusu olarak üçüncü kişileri göstermek, böyle bir tablonun içinde olmak beni rahatsız eder."