İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, 'oy verilmeyecekler' listesiyle başlayan krizi Genel Başkan Meral Akşener'in çözmesi gerektiğini söyledi. Subaşı, "Genel Başkan bizim partimizde tartışılmayan bir isim. Ortak kabul gören bir isim olduğuna göre; çok kolaylıkla grubu toparlayabilir. Hepsini toplayıp, 'Herkes eteğindeki taşı döksün, dışarıya yansıtmadan kendi içimizde tartışmalarla bu süreci en iyi şekilde yönetelim. Parti içi demokratik tavrımızı geliştirelim' dediği zaman, eleştirileri dikkate almaya başladıklarında, kendiliğinden grup birliğini, bütünlüğünü muhafaza eder" dedi.
İYİ Parti'de 2'nci Olağan Kurultay'da Genel İdare Kurulu (GİK) üyeliği seçimi için delegelere gönderildiği iddia edilen 'oy verilmeyecekler' listesiyle başlayan tartışmalarla ilgili olarak, muhalif milletvekillerinin sözcülerinden biri olan Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, açıklamalarda bulundu.
Oy verilmeyecekler listesinde yer alan, merkez sağdan gelen tecrübeli politikacı, sorunun Genel Başkan Akşener tarafından çözülmesini istedi.
Hasan Subaşı, kurultay sonrası yaşananlarla ilgili şunları kaydetti:
"Olan biten kamuoyuna yansıdığı için, ben o çerçevede kalmak kaydıyla bir özet bilgi verebilirim. Maalesef kamuoyuna yansıdı. İki kongre süreci geçirdik. Olağan kongre süreçlerinde demokrasi adına çarşaf liste denemeleri yapıldı. İyi bir denemeydi. Ama maalesef Türkiye'de yeni olması nedeniyle birtakım hatalar, aksaklıklar ortaya çıkmıştır.
Son kongremizde bazı arkadaşların çizilmesi ya da dışlanması gerektiğine dair bir liste, doğrusu can yakıcı oldu bazıları için.
Toplandılar, bizi de Aksaray Milletvekili Ali Eren kardeşimizle birlikte Genel Başkan'a sorunların iletilmesi için sözlü olarak görevlendirdiler. Biz kendi şehirlerimizde yaşanan birtakım örnekleri de koyarak, merkezden yönetim biçimini yani teşkilatların, tümüyle merkezden yönetilme gayretinin doğru olmadığını, yerel odakların dikkate alınmasını, yereli kucaklayıcı olması gerektiğini anlattık. Arkadaşların da bir kısmının dışlanırcasına dolaşımda olan listede oluşu rahatsızlık vermişti. Bunları anlattık. Sayın Genel Başkan, olgunlukla ve soğukkanlılıkla karşıladı.
Biz de keşke bu deneme yerine bir blok liste yapılsaydı daha iyi olabilir dediğimizde, evet o gün için aynı fikirde olduğunu beyan ettiğine göre; gerçekten birtakım hataların yapıldığı ortaya çıkmıştır. Bir parti grubu içinde bu tür ayrışmalar zor kabul edilen şeylerdir. Arkadaşlar da kırgınlığını belirtmiş oldu. Hataları açıklamış olduk."
Bazı milletvekillerinin parti grup toplantılarına katılmama kararı aldığını belirten Subaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kısmı da aynı şekilde niyetlerini devam ettirmekle birlikte katılma kararı aldılar. Ama 20'ye yakın arkadaşımız bu teşkilat yapımızın tek elden, merkezden yönetilmeye çalışılmasına itirazı oldu. Ben bu süreçten sonra bunun daha sağlıklı hale geleceğine inanıyorum. Çünkü partiler, parti içi demokrasiyi yeterince oluşturamadılar. Hatta yaşanan Türkiye'deki darbe süreçleri ki bunlar partilere yönelmişti."
Hasan Subaşı, "Partideki merkez sağdan gelenler etkisizleştirildi mi, MHP'den gelenler partiye hakim mi oldu?" sorusuna ise "Merkez sağ olarak bakmamak gerekir. Çünkü bu 20'ye yakın arkadaşımız veya o 10 tane dışlandı görüntüsü verilen arkadaşımız hem merkez sağdan var hem de MHP kökeninden gelen, birlikte MHP'den ayrılan ülkücü kökenli, ülkücü gelenekten gelen arkadaşlarımız var. Ama merkez sağ gelenekten gelen arkadaşlarımızın da olması bu tür bir rahatsızlığı da yaratmış oldu. Ama bütün arkadaşlarımız grubun içinde ve milletvekili. Önümüzdeki birkaç yıllık süreç partilerin en önemli süreci. Seçim sürecine kadar en önemli aktördür milletvekilleri. Bir yere gitmiş değiller. Dışlanmış değiller. Ama bunu yapmaya çalışanlar zaman içinde bunun kendilerine olumsuz olarak döndüğünü görürler" yanıtını verdi.
"Koray Aydın partiye hakim oldu, çok güçlü hale geldi" şeklindeki yorumları değerlendiren İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, bu konuda şunları söyledi:
"Koray Aydın genel başkan yardımcısı. Zaten Genel Başkan'ın ona verdiği bir sıfat dolayısıyla güçlü kişidir. Ama yapılan uygulamalar ne kadar doğruysa, kişiler siyasette o kadar güçlenir. Yapılan uygulamalar hatalıysa zaman içinde süreç kendilerini yıpratmaya başlar. Onun için bir siyasetçinin güçlenmesi, verilen yetki çerçevesinde aldığı yetkinin doğru kullanılması ile doğru orantılıdır diye düşünürüm ben, tecrübeli bir siyasetçi olarak."