İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye’de 5 maaş, 11 maaş alan bürokratlar olduğunu anımsatarak “Haram olsun, zıkkım olsun” dedi. Akşener, “Böyle bir durumda bin 500 lira emekli maaşı alan kardeşlerim var. Bin 500 lira ile geçinilir mi? Ama işte şuculuk, buculuk diyene oy verirseniz çırak çıkarsınız” diye konuştu.
Meral Akşener, Samsun ve ilçelerinde esnafın ve vatandaşların sorunlarını dinledi. Tekkeköy ilçesinde vatandaşlara hitaben Akşener, şöyle konuştu:
“Ben, uzun zamandır, 20 Ocak 2020’den beri ilçe ilçe esnaf geziyorum. Bunun bir amacı vardı. Çünkü çok uzun zamandır seçmen velinimet olmaktan çıktı. Yani kimse sizi sayıdan saymıyor. Çünkü ‘kaşınızın altında gözünüz var, gözünüzün üstünde kaşınız var’ üzerinden şucu, bucu diyerek tarif vererek kutuplaştırılan seçmen velinimet olmaktan çıkarılmış. Manevi değerlerimiz üzerinden komşunun komşuya düşman olduğu bir kutuplaştırma siyasetinin sonucunda; senin çocuğun işsizse başkasının danışmanı beş maaş alıyorsa, senin evladın tayin edilmemiş, atanamamış öğretmen iken, dört yıl okutup gıdandan kestiğin, giyiminden kesip okuttuğun çocuk işsiz iken, atanamamışken başkasının çocuğu KPSS sınavından bile muaf olup özel kalemlikten en üst derece devlet memuru olabiliyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir. Şuculuğu, buculuğu bir kenara koyup, biz siyasileri hizmet üzerinden dertlere derman olma, çözüm üretme üzerinden çarpıştırın.
Ben bir iddianın sahibiyim. Bu milletin sabrı ile bu milletin maneviyatı ile oynayıp komşuyu komşunun karşısına dikmek, en kolay yoldan oy almaktır. Sizin işinize geliyor mu? Hayır. Sizin derdinize çözüm oluyor mu? Hayır. Sesinizi duyan var mı? Hayır. Dolayısıyla esnaf gezmeye başladım. Çünkü esnaf Türkiye’nin belkemiği. Çünkü esnaf ekonominin belkemiği. Esnafın sesi olursam, esnafın sesini Türkiye’ye duyurursam sanayicinin sesi duyulur. Emeklinin sesi duyulur. Atanamayan çocuklarımızın, öğretmenlerimizin sesi duyulur. EYT’li kardeşlerimizin sesi duyulur. Tencere kaynatmakta zorlanan kadınımızın sesi duyulur. Asgari ücrete mahkum edilmiş emekçilerimizin sesi duyulur ve dört yıl üniversite okuyup işsiz kalmış, Türkiye’de bir hayat kurmayı unutmuş umutsuz gencimizin sesi duyulur. Çiftçimizin, köylümüzün sesi duyulur. Besiciliği sona ermiş hayvancımızın, hayvan yetiştiricimizin sesi duyulur. Düştüm yollara vatandaşımızın, milletimizin sesi olmaya.
Bir iktidarın talibiyim. Bu ses yükselirse, bu ses evleri kaplarsa, Türkiye’yi kaplarsa benim gibi her siyasetçi gelir buraya, sizin karşınıza geçer oylarınıza talip olur ve seçmen velinimet olur. Siz velinimet olursanız benim gibi tüm ağalar gelir, burada, karşınızda hazır ola geçer. Sizin çocuklarınız işsizse 5 maaşı olanları görürsünüz. O beş maaş haksız, haram; haram, zıkkım olsun. O beş maaş alanlar, alamazlar. 11 maaş alan danışman var bu ülkede. Haram olsun, zıkkım olsun. Beş tane emekli maaşı var. Beş maaş alan var. 150 bin lira maaş alan var. 11 maaş alan var. 70 milyar ne ki? 70 milyar (bin) maaş alan var. O ne ki?
Böyle bir durumda bin 500 lira emekli maaşı alan kardeşlerim var. Bin 500 lira ile geçinilir mi? Ama işte şuculuk, buculuk diyene oy verirseniz çırak çıkarsınız. Halbuki çözüm üzerinden, hizmet üzerinden bizleri çarpıştırıp rekabet ettirirseniz siz kazanırsınız. Yani ne demek istiyorum. Seçmen velinimet olmalı ki siyasetçi karşısında hazır ola dursun. Birlikte başaracağız. Bin 500 lira, bin 600 lira, bin 900 lira, 2 bin 200 lira, 2 bin 600 lira emekli maaşı alanlar el ele verip birlikte başaracağız. Çiftini çubuğunu bırakıp köyünde aç biilaç olan insanlarımız ile el ele verip birlikte başaracağız. Sabahtan itibaren zincir marketlerin ucuz ucuz alıp müşterisini elinden aldığı esnafımızla el ele verip birlikte başaracağız. Nasıl esnaf için müşteri velinimet ise seçmen de velinimet olacak. Beraber olacağız. Ve sonuçta, günü geldiğinde elbette oylarınıza talibim. Ama kimi karşınızda tutuyorsanız, kimi hizmet üzerinden rekabet ettiriyorsanız oylarınızı ona göre kullanın.” (ANKA)