İyi Parti’nin “Kızılay’ın erzak ve çadır satışına ilişkin iddialar” ile ilgili Meclis araştırma önergesinin bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine ilişkin grup önerisi, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, “Deprem felaketinde enkaz altında kalan vatandaşlarımız gibi iktidar da AFAD da ve en acısı, en güvenmemiz gereken Kızılay da enkaz altında kaldı. Depremin neden olduğu enkaz elbette kaldırılır ama Kızılay’ın gönülleri yıktığı enkazı nasıl kaldıracaksınız” dedi.
İyi Parti’nin “Kızılay’ın erzak ve çadır satışına ilişkin iddiaların araştırılması” için TBMM Başkanlığı’na verdiği Meclis araştırma önergesinin bugün TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önergenin gerekçesini açıklayan İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk şunları söyledi:
“Ülkemiz 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olan bir felaket zinciri yaşamaya başladı. Ardı arkasına kesilmeyen depremler, sel felaketi on binlerce vatandaşımızın hayatını yitirmesine neden oldu. Felaket zincirine bir halkayı da 20 yıldır bu ülkenin başında olan iktidar ve afet zamanında görev başında olması gereken kurumlar ekledi. İhmal, iş bilmezlik, aymazlık ve vicdansızlık felaketi en az deprem kadar içimizi yaktı kavurdu.
Deprem felaketinde enkaz altında kalan vatandaşlarımız gibi iktidar da AFAD da ve en acısı, en güvenmemiz gereken Kızılay da enkaz altında kaldı. Depremin neden olduğu enkaz elbette kaldırılır ama Kızılay’ın gönülleri yıktığı enkazı nasıl kaldıracaksınız. Bu millet AK Parti’nin tüccarlığına yıllarca tanık oldu. Kendi tüzüğünde Türkiye Cumhurbaşkanı’nın yüksek himayeleri altında görev yaptığını hükme bağlayan Kızılay’da ne yazık ki tüccarlığa başlamış; onu da bu felaket anında gördük. Sadece yazıklar olsun diyoruz.
Her türlü afet ve felakette kapasitesi dahilinde müdahalede bulunmak, geçici barınma ve geçici beslenme sağlanmak ve sağlık hizmetlerine destek olmak. Bunlar Kızılay’ın görevleri, peki afette kapasitesi dahilinde geçici barınma ve beslenme desteğini bulunması gereken Kızılay ne yaptı? Depremin ardından 3 gün geçtikten sonra Ahbap adlı yardım kuruluşuna 46 milyon lira tutarında 2 bin 50 adet çadır ve 4 kişilik ailenin 3 öğünlük yemeğini karşılayan bir yıl bozulmayan 30 bin adet gıda sattı. Türk Eczacılar Birliği’ne de isteyen başka kuruluşlara da ve sadece çadır değil, erzakta ikinci el kıyafette sattı.
Afetlerde beslenme hizmetlerinin ana sorumlusu olan Kızılay nasıl erzak satar? Barınma hizmetlerine destek kuruluşu olması gereken Kızılay nasıl çadır satar mantığınız kabul ediyor mu? Kızılay yöneticileri size soruyorum; hiç utanmaz mısınız? Yurt dışından birçok yardım kuruluşu, birçok gönüllü hem enkaz kaldırma hem de insani yardım konularında destek sağlamak üzere ülkemize geldi. Hem de çadırlarıyla, erzaklarıyla, ilaç, hijyen ve sağlık malzemeleriyle geldi. Elalem yardım getirirken siz elinizdeki çadırları pazarladınız.
Depremin olduğu günler kış aylarının en soğuk günleriydi. Vatandaşlarımızı eksi 15, eksi 20 derece soğukta dışarıda bekletirken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Kızılay’ın önceliği; afette insanlara istediği kadar gıda verebilirsiniz ama bir aileyi yağmurun altında yemek yerken düşünemezsiniz. O yüzden önce insanlara bir barınma sağlamalıyız. Onları çadırın içine almamız gerekiyor. Nerede kaldı sizin önceliğiniz? Kızılay’ın elindeki çadırları milletine hibe edecek gücü yok mu? Vatandaşımız ne parasını ne kanını Kızılay’dan esirgemez. Hiçbir zamanda esirgemedi. Her felakette kuyruklar oluşturarak kan veren, verilen İBAN’lara bağışta bulunan vatandaşlarımız yine üzerine düşeni yaptı. Bizim feraset sahibi milletimizin Kızılay sayesinde kanı da satılık, bağışlarla alınan erzakı da satılık, çadırı da satılık.
Ahbap bir yardım kuruluşu ise siz nesiniz? Felaketten rant devşiren bir şirket mi, felaketi ganimet sayan bir zihniyet mi? Paranın gücü insanın hayatının yerini alamaz ama Kızılay’ın bu yönetimi Türk Kızılay’ını paranın gücüyle insanı yalnız bırakan bir anlayışa mahkum etmiştir. Türk Kızılay’ı 2020 yılında Suriye rejiminden kaçanlar için lojistik üs kurdu, Suriye’ye günlük minimum 6 tır yardım gönderdi, Hatay’daki lojistik merkezin kapasitesini ise bağışlarıyla birlikte yüzde 95’e ulaştırdı. Şimdi nerede bu Kızılay? Kızılay, Devlet Denetleme Kurulu, denetimine tabi, en son ne zaman denetlendi? Bu ülke ne bu yönetimi ne de bu yönetimin uzantısı gibi hareket edenleri hak etmiyor. Hepiniz gideceksiniz, çok az kaldı.
HDP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu şunları kaydetti:
“Devletin varlığı zora düşen yurttaşlarına yardım ettiği sürece vardır. ‘Devlet vardır, devletimiz oradadır’ denildiği zaman bunları sağlayabiliyorsa devlet oradaydı. Eğer bunları sağlayamayıp bir sürü yönetici deprem esnasında orada olmuş olmamış bunun oradaki depremzede için hiçbir kıymeti yok. Zaten çadır ve erzak satışını bu büyük ahlaksızlığı bu toplum öğrendi, bu kanıtlandı. Burada araştırılması gereken bu rezalet nasıl ortaya çıktı? Bu kurumlar bu hale nasıl getirildi? Bunların araştırılması gerekiyor.
Depremden canını kurtaranlar orada başlarını sokacak bir çadır ararken Kızılay bu çadırları stoklarında tutup ondan sonra nasıl sattı? Bu ahlaksızlığa nasıl müsaade edildi? Bunu yapan kişi hala nasıl görev başında durabiliyor. Utanmadan, sıkılmadan hala insanlara nasıl cevap verebiliyor? Araştırılması gereken bu yüzsüzlüğün kendisidir. Bütün bunların hepsinin bir tercih olduğunu biliyoruz. Devletin kurumlarının bu hale getirilmesi bir tercihtir.
AKP iktidarı 20 yıl boyunca devletin kurumlarının içini boşaltarak devletin bütün birimlerini İslami cemaat ve tarikatların kurduğu vakıflara muhtaç hale getirmeyi bir strateji bir yöntem olarak benimsemiştir. Böyle yaparak Kızılay başta olmak üzere eğitimde, sağlıkta, adalette birçok alandaki kurum ve kuruluşların tamamının içini boşaltarak toplumu kendi kurduğu birtakım vakıflara mahkum, mecbur bırakma siyaseti yürütmüştür. Bu böyle tesadüfen oluşmuş bir şey değildir.
Bu sonuçtan zaten memnun olanlar o yüzsüze sahip çıkmaya devam ediyorlar. Kızılay başkanı istifa etmek yerine yüzsüzce görevini sürdürmeye devam ediyor. Hala yaptığı işin doğru olduğunu savunmaya çalışıyor. Çünkü kendisine verilen görev bu, bütün kurum ve kuruluşların içini boşaltarak, kurum ve kuruluşları yandaşlara peşkeş çekmenin bir yöntemi olarak Kızılay bu haldedir.
İyi Parti’nin grup önerisi üzerine söz alan CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ise şunları söyledi:
“Bu topraklar çok pişkinlik gördü, çok yüzsüzlüklerle karşılaştı ama hiçbir dönemde Kızılay’da yaşananlar kadar büyük bir yolsuzluk, usulsüzlük ve pişkinlikle ilk kez karşılaşıyoruz. 45 gündür dünya alem Kızılay’da yaşanan olumsuzlukları çarşaf çarşaf sergiliyor. Sosyal medya yıkılıyor ama ‘tık’ yok. AK Partili arkadaşlar şöyle bir savunma geliştiriyorlar; ‘Kızılay kamu statüsündeki bir kurum değil.’ Çok ilginç işinize geldiğinde barolara, meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına müdahale edebiliyorsunuz. Kızılay bu kadar usulsüzlüğün, ahlaksızlığın, yolsuzluğun izlendiği dönemde ‘Biz ne yapalım kamu kurumu değil.’
150 yıllık bir tarihi geçmişi olan hayır kurumunu şirkete döndürdünüz. Çoluk çocuk patronluk taslıyor ve bu milletin alın teriyle, vergiyle artırdıklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. Büyük bir pişkinlik, hiç mi müdahale etmek istemiyorsunuz? Bu kurumun onursal genel başkanı Sayın Erdoğan’dır. Çağırıp soracak, müfettiş gönderecek. Bir hayır kurumu çadır mı satar? Bir hayır kurumu yemek mi satar? Konteyner mı satar? Kimin malını kime satıyorsun ey Kerem Kınık? Bu ülkenin alın teriyle yaratılan o değerleri sen kendine çoluk çocuğuna, yandaşına peşkeş çekemezsin. Böyle bir hakkın yok. Derhal istifa et. Biraz ar damarın çatlamamışsa istifa et. Yüzsüzlük almış başını gidiyor.
Hadi Kerem Kınık gitti yerine gelen ne yapacak? Bu tarz bir anlayış, bu yönetimsel bakış açısı hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kerem Kınık suçludur, bu topraklarda ‘suçlu ayağa kalk’ dendiğinde ilk kalkacaklardan birisi odur. İstifa edecek, Kızılay en azından kendine çeki düzen verecek. Kerem Kınık oraya geldiğinde 650 Kızılay şubesini kapattırdı. 15 bin yandaşı getirip üye yaptı yeniden dizayn etti.
Günlük gülistanlık bir değer yarattı, oraya oturmuş saltanat sürüyor. Kurulan 12 şirketin başkanı, kendisi her ay 306 bin lira huzur hakkı alıyor. ‘Ben bunu alıyorum da bağışlıyorum.’ Alma, eğer bağışlayacak kadar gani gönüllüysen alma direk Kızılay’ın bütçesine kalsın. Bütün yönetim kurulu üyeleri her dönemde 3’er asgari ücret tutarında huzur hakkı alıyorlar. Bir hayır kurumunda huzur hakkı alınmaz.” (ANKA)