696 sayılı KHK’nın ‘terör eylemlerini bastıran sivillere yargı muafiyeti getirilmesini’ öngören 121. Maddesi’yle 'genel af ilan edildiğini’ belirten İyi Parti yönetimi, bu yetkinin sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait olduğuna dikkat çekerek, hiç kimsenin nedeni ne olursa olsun yargıdan muaf tutulamayacağını belirtti.
İyi Parti Genel Merkezi’nde, milletvekilleri Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan ve İsmail Ok’un eşliğinde bir basın açıklaması yapan İyi Parti Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray, "İyi Parti olarak iktidarın büyük korkularının eseri olan bu KHK’ları asla kabul etmiyoruz” dedi.
Anayasa Profesörü Kemal Gözler’in 16 Nisan’daki referandum öncesinde kaleme aldığı, ‘Elveda kuvvetler ayrılığı, elveda anayasa’ başlıklı makalesine referans veren Çıray, “Gözler o makalesinde şöyle diyordu: 'İstedim ki, gelecekte, bir gün birileri çıkıp da bu değişikliği eleştirirlerse, adımı, bu değişikliğin kabul edilmesi safhasında susan anayasa hukukçularının arasında anmasınlar. Zira 10 Aralık 2016 tarihli Anayasa Değişikliği Teklifinin asıl hedefi, Türkiye'de bir ‘kuvvetler birliği sistemi' kurmaktır.’ Ne yazık ki Türkiye'de bugün, şaibeli bir referandumla kabul edilen Anayasa, tamamen yürürlüğü girmemişken bile, KHK'larla ‘mutlak kuvvetler birliği sistemi' tesis edilmiştir” diye konuştu.
"Dün yayınlanan son KHK ile idare, Yargıtay ve Danıştay'a üye atayabilecektir" diyen Çıray, şöyle devam etti:
"Bunun açık tercümesi yargının Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıdır. Yani son kararname Anayasa'ya “bağımsız, tarafsız yargı” yazmanın hiçbir anlamının olmadığının, mahkemelerimizin anayasaya aykırı olarak, kuvvetler birliğinin bir organı hale getirildiklerinin teyididir. Bu yönüyle son KHK bir Anayasa krizi olmanın yanı sıra, derin bir devlet krizidir.
“Diğer yandan aynı kararnamede bulunan, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, 15/7/2016 tarihine gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmaz,” hükmü yarattığı hukuki sonuçlar bakımından bir genel af niteliğindedir.Çünkü bu düzenleme sonucunda, kapsama giren suçlar hakkında artık kamu davası açılamaz; açılmış kamu davaları da düşecektir. Yani tekrar ediyorum; bu bir genel aftır.
“Peki genel af çıkarma yetkisi kime aittir? Sadece ve sadece TBMM'ne aittir. Anayasa'mıza göre genel af ancak TBMM üye tam sayısının 3/5 çoğunluğu ile çıkarılabilir. Yani TBMM dışında hiç kimse hiçbir nedenle genel af çıkaramaz. Hiç kimse hiçbir nedenle yargıdan muaf tutulamaz.
“Demokrasiler varlıklarına, devletler ve milletler bekalarına kast edilen eylemlere dur demek zorundadırlar. Buna nasıl dur diyecekler? Anayasal kurumları aracılığı ile dur diyecekler. Peki Anayasal hukuk devleti ister siyasiler, ister vesayet güçleri tarafından tehlikeye düşürüldüğü zaman, Anayasamızı kim koruyacak? Tabii ki Anayasa Mahkemesi koruyacak. Ancak Anayasa Mahkemesi Anayasa'ya aykırı olan KHK'lar konusunda yetkisizlik belirterek varlığını tartışma konusu yapmışken bunu nasıl yapacak? Çok basit; Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeleri ihlâl edilerek ‘hukuk devleti' tehlikeye düşürüldüğü için, daha önce yaptığı gibi yorum hakkını kullanacak. Anayasa'nın ilgili maddelerini koruyacak. Aksi halde bir sabah yine bir KHK ile AYM lâğvedilirse kime başvuracağız?”
“Suç teşkil edebilecek bir eyleminden ötürü bir kimsenin asla hukuken sorumlu tutulamayacağına dair “cezasızlık düzenlemeleri” Anayasa'nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikteki ikinci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine aykırıdır. Sayın AYM, şimdi korumanız için size teslim edilen Anayasa'nın değiştirilemez maddelerindeki bu ilkeyi koruyun. İki hakimi FETÖ'cülükten hapiste olan Anayasa Mahkemesi'nin üyelerine sesleniyoruz: Siz anayasal hukuk devletinin varlığı, demokrasi ve bekamız tehlikeye düştüğü zaman görev yapmayacaksanız ne için varsınız?”