İyi Partili Erhan Usta: Cumhurbaşkanı yanıltılıyor; böyle bir ekonominin nasıl direnci artmıştır?

İyi Partili Erhan Usta: Cumhurbaşkanı yanıltılıyor; böyle bir ekonominin nasıl direnci artmıştır?

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Erhan Usta, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "teşvik ve tedbirlerle ekonominin direncini koruduk" sözlerini, ekonomik verileri aktararak eleştirdi. Usta, "Cumhurbaşkanı yanıltılmaktadır, kandırılmaktadır." sözleriyle eleştirdi. 

İyi Partili Erhan Usta, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomiye ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Usta şöyle konuştu: 

“Bu göstergeler ne Türkiye’de ne dünyanın hiçbir yerinde ekonominin direncini göstermez. Mart ayından sonra kontrolsüz kredi genişlemesiyle bir kısım olumlu gelişmeler oldu. Ancak ekonomik aktivitelerde kontrolsüz kredi genişlemesinden dolayı bu artışın Türkiye’ye ciddi bir bedeli olmuştur. Bu göstergeler üzerinden direnç ölçmek lazım. Direnci neyle ölçülür; Enflasyon aralık ayında yüzde 14,6 ile kapatmıştır tüfe endeksi olarak. Hepimiz biliyoruz ki, toplumda ciddi bir huzursuzluk vardır gerçeği yansıtmamaktadır. ÜFE ise yüzde 25,2 olarak gerçekleşmiştir.  Bütün dünya enflasyonsuzluk sıkıntısı çekerken, enflasyon yokken Türkiye TÜFE’de yüzde 15’e ÜFE'de ise yüzde 25’e ulaşmış bir ekonomiye sahiptir. Böyle bir ülkede enflasyonun direnci nasıl artmıştır. Türkiye merkez bankası faiz politikasını yüzde 17’ye yükseltilmiştir böyle bir ekonominin nasıl direnci artmıştır.   

Cari açık daha üç ay önce hazırlanan programın 13-14 milyar dolar üzerinde bir cari açığı vardır Türkiye’nin.  Böyle bir ekonomide nasıl direncin korunduğunu söyleyebilmiştir Sayın Cumhurbaşkanı bunu anlayabilmek mümkün değildir. Türkiye’nin net döviz rezervi 48.7 milyar dolar eksiye düşmüştür. Bankaların sorunlu kredileri artmıştır.  Böyle bir Türkiye ekonomisinin iyi olduğunu söylemek direncini koruduğunu söylemek mümkün değildir Sayın Cumhurbaşkanı yanıltılmaktadır. 

"TÜİK'in hesapları kontrol etmesi lazım"

Şunu sorma hakkımız var, madem her şey bu kadar iyi ise niye esnafa bir şey vermiyorsunuz, niye esnaf perişan halde, niye sabit gelirlileri enflasyonla ezdiriyorsunuz?  Geçim sıkıntısı hat safhadadır. Memur maaşları Ocak ayında yüzde 7,36 memur emeklilerinde yüzde 7,36, SSK ve Bağkur emeklilerinde yüzde 8,36 artmıştır. Buna karşılık Tüfe 14,6 artmıştır. Gıda enflasyonundaki artış yüzde 20,6’dır. Dar gelirlilerin sepeti içerisinde gıdanın payı bunun çok çok üzerindedir. Bir kısım fiyatları bizde derledik, hepimizin bildiği ucuz marketlerinden bir tanesinde 2019 yılı aralık fiyatları ile 2020 yılı aralık fiyatlarını mukayese ettik aynı zamanda TÜİK rakamlarıyla mukayese ettik. O markette bulgur fiyatı yüzde 50 artıyor, TÜİK enflasyonunda yüzde 18 artıyor.  Pirinç fiyatları yüzde 62 artıyor TÜİK bu yüzde 32 arttı diyor. Çiçek balı yüzde 45 artıyor TÜİK’te yüzde 24. Süt fiyatları markette yüzde 29 TÜİK’te ise sadece yüzde 2. Kaşar fiyatları yüzde 23 TÜİK’te yüzde 3. Beyaz Peynir fiyatları markette yüzde 82 artıyor TÜİK’te yüzde 4 artıyor. Dolayısıyla TÜİK’in bu hesapları kontrol etmesi lazım.

"Türkiye çok ciddi bir borç krizi altındadır"

"Türkiye ekonomisinin diğer bir sorunu çok ciddi bir borç krizi altındadır. Bankaların Sorunlu kredileri bu anlamda ciddi bir risk taşımaktadır. Bizim hesaplamalarımıza göre 2021 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla bankaların sorunlu krediler toplamı 650 milyar TL’ye ulaşacaktır. Bu olağanüstü yüksek bir rakam ve orandır. Mutlak suretle bir tedbir alınması gerekiyor. Hazine Bakanına ve BDDK yetkililerine soruyoruz; bunun için önünüzdeki tedbir nedir? Aynı şekilde KOBİ’lerin sıkıntıları da büyüyecektir buna ilişkin de bir yol haritasını milletimizle paylaşmak zorundadır ülkeyi yönetenler.

TÜİK işsizlik düştü diyor. İşsizliğin 4 milyon 5 bin kişi olduğunu ifade ediyor. Geniş tanımlı işsizlik rakamlarına göre Ekim 2020 itibarı ile 10 milyon 319 bin kişiye ulaşmıştır. TÜİK’in dediği gibi işsizlik azalmamıştır işsizlik 3 milyon kişi olarak artmıştır. İşsizlik oranı yüzde 28,8’e çıkmıştır.

Kısa çalışma ödeneğinde işçi çalışmaya devam ediyor ancak ücretini işsizlik sigortası fonundan alıyor. İşine devam ediyor üretim durmuyor. Nakdi ücret desteğinde ise, işten çıkartılmıyor fakat ücretsiz izinli sayılıyor, aylık 1177 lira para veriliyor tabii emekli primi yatırılmıyor. Dolayısıyla emeklilik açısından sorun var. Burada nakdi ücret desteği alıp sonra işini kaybedenlerin durumu ne olacak? Sonrasında işsiz kalanların işsizlik maaşlarını alma şartı ne olacağı konusunda bir belirsizlik var. Bu insanların işsizlik ödeneği alıp almayacağı şu anda belli değil. Biz burada şunu arzu ediyoruz bu insanlara işsiz kalmaları durumunda işsizlik ödeneğinin verileceği düzenlemelerin yapılması. İkinci husus kısa çalışma ödeneği ile ücretsiz izin arasında karar verme işverenin insafına kalmış durumda. Bu konu objektif bir kritere bağlanmamış tamamen işverenin inisiyatifine bırakılmış.

Nakdi ücret desteğinin 1177 olduğu söylendi bunun asgari ücret oranında en az artırılması gerekir. 1177 lira ile geçinmek mümkün değildir. Devlet böyle zamanlarda lazım. Sayın Cumhurbaşkanı madem ekonominin son derece iyi olduğun söylüyor o zaman bu insanlara para ödemesi lazım.  

Kısa çalışma ödeneğinde primsiz bir dönem oluyor o dönemin kısa çalışma süresinin borçlanmaya sayılması lazım. Biz şunu arzu ediyoruz işsizlik sigortası fonundan bu primlerin ödenerek çalışanların emeklilik haklarının zayi olmaması lazım. Biz şimdiden hükümeti uyarıyoruz. "

"Bu aile Türkiye'ye en büyük kazığı attı"

"Biliyorsunuz birkaç gün önce Lübnan’da hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad el-Hariri Türkiye’yi ziyaret etti. Sayın Cumhurbaşkanı kendisini ağırladı. O ailenin sahip olduğu OGER firmasının 2005 yılında yüzde 55 hissesi 6,5 milyar dolara satılmıştı, devredilmişti. O günden bugüne bir şey yapılmadı özelleştirme sözleşmesiyle bu şirkete kıyaklar yapılmıştı. Türkiye’ye en büyük kazığı attı gitti bu şirket, daha doğrusu bu aile. Türk Telekom’da çalışan personelin kıdem tazminatlarının devlet tarafından yüklenilmesi yükümlülüğü getirilmişti burası 1.2 milyar dolar. Bunlar sözleşme çerçevesinde yapılıyor ancak yapılmaması gereken işlerdi. Burada kamuyu ciddi bir zarara uğratma durumu var. Bazı vergi ve harç yükümlülüklerinden muafiyet getirildi.  Özelleştirmeden birkaç gün sonra kurumlar vergisi indirildi. Bunu neden özelleştirme öncesinde yapmadınız, çünkü Türk Telekom ciddi kurumlar vergisi ödeyen kurumdu. Hazine Türk Telekom'dan 15 yıl boyunca 2.4 milyar dolar oradan kaybetmiştir en önemli Hazine Türk Telekom'dan temettü alıyordu, 15,7 milyar dolardı. Toplamda 22 milyar dolar bu firmaya kıyak yapılmıştır, bir avantaj sağlanmıştır. Buna rağmen bu firma sözleşmeye aykırı olarak bakır kabloları satmıştır ve bunu hesaplara dahi intikal ettirmemiştir 8.8 milyar dolar ülkenin kaybı vardır burada. İmtiyaz sözleşmesine göre satışı mümkün olmayan gayrimenkullerinden de 2.6 milyar dolar cebine atmıştır bu aile. Sadece bu iki kalemden dolayı imtiyaz sözleşmesine aykırı bir şekilde 11,4 milyar dolar bu ülkeye kazık atılmıştır. Bunun dışında Türk Telekom’dan 6.6 milyar dolarlık temettü çıkardı bu aile yurtdışına. En sonunda özelleştirme idaresine borcunu ödedi, gitti Türk bankalarından kredi kullandı getirdi burada ödedi. 4.7 milyar dolar Türk bankaları borç takarak bu aile Türkiye’den ayrıldı gitti. Bu ailenin bir ferdi Türkiye’ye geliyor Sayın Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ediyor, bizim merak ettiğimiz konu şu, sayın cumhurbaşkanı Türk Telekom meselesini masaya yatırmış mıdır? Bu ailenin bize attığı kazıkları kendisine sormuş mudur? Bu konular gündeme gelmiş midir bu toplantıda buna ilişkin kendilerinden açıklama bekliyoruz."