İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kamil Erozan AKP’nin dış politikasını eleştirdi. Erozan, “Maalesef siz ideolojik dış politikanızla ilk önce Orta Doğu’da eş başkan oldunuz sonra taşeron oldunuz sonra kurtlar sofrasına yem oldunuz. O kadar kullanışlı hale geldiniz ki sofradaki dış güçler ve misafirler tadınıza doyamadılar. Biz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) buraya gelen tezkereler çerçevesinde, Suriye’de teröre karşı mücadelesine ilişkin bütün tezkerelere olumlu oy verdik ama siz terörle mücadelenin ötesine gitmek arayışlarına girdiniz” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda, bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı 2021 Yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi ve 2023 Yılı Bütçe Kanun Teklifi görüşülüyor. Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan şunları söyledi:
“Maalesef siz ideolojik dış politikanızla ilk önce Orta Doğu’da eş başkan oldunuz sonra taşeron oldunuz sonra kurtlar sofrasına yem oldunuz. O kadar kullanışlı hale geldiniz ki sofradaki dış güçler ve misafirler tadınıza doyamadılar. Biz TSK’nın buraya gelen tezkereler çerçevesinde, Suriye’de teröre karşı mücadelesine ilişkin bütün tezkerelere olumlu oy verdik ama siz terörle mücadelenin ötesine gitmek arayışlarına girdiniz. Kısaca ‘Emevi Camii’nde namaz kılmak’ şeklinde özetleyebileceğimiz birtakım arayışlara girdiniz. ‘Kardeşim Esad’ı, ‘Katil Esed’ yaptınız ama geldiğimiz noktada bükemediğiniz eli öpmeseniz dahi sıkmak aşamasına geldiniz. Bir anlamda Suriye topraklarından nasıl çıkacağınızı da bilemediğiniz için ÖSO ve şürekasıyla bir karışık ilişki içine girdiniz.
Altı aydır da hala bir askeri harekat yapma peşindesiniz. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın şöyle bir ifadesi var: ‘ABD’den anlayış bekliyoruz.’ Bu ‘anlayış’ kelimesinin tek bir anlamı vardır, ‘yeşil ışık bekliyoruz’ demektir. Bu arada İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ile ilişkilerimizi normalize etmek arayışına girdiniz. Hamas’ı sattınız, Müslüman Kardeşler’i sattınız, Cemal Kaşıkçı’nın dosyasını sattınız, 15 Temmuz’un finansörü olan Birleşik Arap Emirlikleri’ni akladınız. Esad’a katil dediniz. Şimdi bunların hepsiyle yeniden bir kucaklaşma arayışı içindesiniz. Geçen süre içerisinde bütün bu yaptıklarınızın ülkemize maliyetinin ne olduğunun hesabını vermek durumunda olduğunuzu hatırlatmak isterim.
22 Kasım 2020 tarihinde bir Alman gemisi bizim konteyner gemimizi engelledi. O tarihte Almanya’nın yaptığı bu eyleme, ‘deniz korsanlığı’ dediniz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma açtı. Aradan iki yıldan fazla geçti, nasıl bitmez bir soruşturmaymış merak ediyorum. Açık denizde beceriksiz bir kaptanın yönetiminde motoru çalışmayan ve rüzgara göre savrulan bir tekne konumuna geldiniz.
Irak politikalarınız maalesef bir sorun yumağı haline geldi. Merkezi yönetimi bir kenara itip yaratılmasına cömertçe katkıda bulunduğunuz IKBY’den petrol satın aldınız. Parasını merkezi hükümete değil Barzani’ye verdiniz. Kerkük-Yumurtalık boru hattına giren petrol ile Yumurtalık’ta gemiciklere yüklenen petrolün miktarı arasında kimlerin nasıl faydalandığını, bu karanlık işlere hangi şirketin aracılık ettiğini, kimin cebine ne girdiğini sormak durumundayım. Bu operasyonun ülkemize maliyeti milyarları bulmak üzere. Halen Paris’te bir tahkim mahkemesi devam ediyor. Sırf bu operasyonlardan dolayı Irak Merkezi Yönetimi’nin sahip çıktığı bir tahkim mahkemesi ve maliyetinin en az 30 milyar dolar ihtimali var. Bunu siz mi ödeyeceksiniz yoksa bize mi ödetmeye çalışacaksınız onu bilmiyorum.
TSK’yı Katar Emiri’nin muhafız alayı durumuna indirgediniz. Ne uğruna? Akla gelen ilk şey; fiyatı 500 milyon doları aşan hediyelik Boeing-747. Cumhurbaşkanına verilen kişisel bir hediye midir bu yoksa uçak Beştepe’nin demirbaş listesinde mi kayıtlıdır çok merak ediyorum. Biz iktidara geldiğimizde demirbaş listesine bakacağız, bakalım orada gözüküyor mu yoksa ‘bu bana yapılmış bir hediyedir’ deyip alıp gidecek mi? Dünya futbol turnuvası uğruna emniyet güçlerimizle bir hizmet sözleşmesi ile mevsimlik işçi konumuna getirdiniz. Bu utanılacak bir tablodur.” (ANKA)