Deklarasyon yayımladığı için AKP'den ihraç edilen İyi Parti Yüksek İstişare Kurulu üyesi Fuat Geçen, “2006’da ihraç edildiğimde yolsuzluk belki illerle sınırlıydı. Ancak bugün boyut ve satıh olarak en yüksek hacme ulaştı. Bu iktidar döneminde yolsuzluk bir kültür haline geldi Bunun ülkeme, ecdadıma verdiği zararı bir kaç iktidar ancak onarabilir” dedi.
Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan Geçen'in açıklaması şöyle:
"Bildiri yayımladık"
– 2002'de siz AKP'ye nasıl katıldınız?
Hatay'da Özel İdare'de Müdür Yardımcısı'ydım. Hatay'dan bir isim ararken, kamuoyu araştırmalarından benim ismim çıkmış. Türkiye'nin o günkü koşullarına bakınca, Milli Görüş kökünden gelmesine rağmen, daha kucağını geniş açan, daha eşitlikçi bakan, yolsuzlukla, baskılarla ve yasaklarla mücadele edeceğini söyleyen bir partiydi AKP. Fakat ilerleyen zamanda etik açıdan sıkıntılar yaşadım. Vitrindeki bazı kavramlar içeride hayata geçemedi.
– Ne demek o?
2005 yılında Leyla Zanalar salıverildikten sonra Başbakanlık'ı ziyaret ettiler, hatırlarsanız. Doğu'da büyük nümayişler yaparak Ankara'ya geldiler.
Biz o sırada AKP içindeki 10 arkadaş “Yüce Türk Milleti'ne” diye bir deklarasyon yayımladık. Parti disiplinini zorlayacak bir şekilde, buna karşı çıktık.
– Kimler vardı?
Osman Seyfi, Sadık Yakut, Ali Küçükaydın… Hatırlayabildiklerim. Hiçbiri AKP'de değil şu anda.
– Endişeniz neydi bu deklarasyonu yaparken?
O günlerde Doğu'da çok büyük mücadele veren güvenlik güçlerimize karşı hiç de uygun olmayan görüntülerdi bunlar. Yakınlarını kaybedenlerin, gazi olanların kabul edebileceği bir durum değildi. Kaldı ki bizim parti programımızda böyle bir şey yoktu, bu tür yaklaşımlar Doğu politikamızı da sıkıntıya sokar diye düşünüyorduk, öyle de oldu bana sorarsanız.
– Ne diyordu o tarihte AKP programı?
Terörle Mücadele'nin devraldığımız noktada ciddi ve etkin biçimde devam ettirileceğini vaat ediyordu. AKP'nin daha sonra Doğu meselesinde çok daha ileri adımlar atacağını o zaman öngörememiştik !
– Ne oldu sonra?
Deklarasyonu yayınladıktan sonra çok büyük tepki aldık partiden. Grup konuşmalarında parti yöneticileri “AKP bölünüyor mu ?” dedikodusu çıkar dediler…
– Bu partiyle ilk ayrı düştüğünüz konu oldu. Peki yolsuzluk konusu nasıl gündeme geldi?
Ben zaten müfettişlikten gelen biriyim, o nedenle bu konuda kamudaki hareketliliği daha hızlı fark ederim. Bizim kendi kadrolarımızda, yani AKP'nin yöneticileri arasında yolsuzluğa bir eğilim olduğunu hissettiğim anda, bunu yetkililerle konuştum.
– Ne oldu?
Ben bir basın toplantısı yaparak bu dosyaları basına anlattım. Sonra da çok uzun olmayan bir vadede partimden ihraç edildim. Elbette ismi bende saklı olan bazı arkadaşlarımız bana destek verdi. O destek olanlar da AKP'den koptu zaten.
– Türkiye'de bugün ne kadar yolsuzluk yapıldığını düşünüyorsunuz?
2006 yılında ben ihraç edildiğimde, belki illerle sınırlıydı. Bütün siyasi iktidarlar döneminde de olmuştur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nde şu anda boyut ve satıh olarak yolsuzluk, ülkemizin kurulduğu günden bu yana en yüksek hacme ulaşmıştır. Bu iktidar döneminde bu hesap verilebilirlik ortadan kalktı. Özlem Hanım bakın, bu iktidar döneminde yolsuzluk bir kültür haline geldi Bunun ülkeme, ecdadıma verdiği zararı bir kaç iktidar ancak onarabilir.
AKP'den 12 yıl önce ihraç edilen Fuat Geçen neden İYİ Parti'ye katıldığını şöyle açıkladı: “Sayın Akşener'in net duruşu var. Bugün öyle yarın böyle değil. ‘Yolsuzlukla mücadele edeceğim' diyor.”
– Siz bunları 2006 yılında yaşadınız, o günden bugüne neler olmuş olabilir?
İlerleyen zamanda adı ne olursa olsun, Doğu politikasında PKK'nın halk üzerindeki etkisinin artmasını sağlayan ataklar oldu. AKP seçimleri kazanma ihtirası ile bunu bilerek mi yaptı, yoksa buna yol mu açtı bilemem ama, devasa bir sorun çıkardı. 2000 öncesi PKK halka “bizim devletimiz olacak” dediğinde, inandırıcı olamıyordu. Bu açılım, çözüm işlerinden sonra halk buna ciddi ciddi inanmaya “neden olmasın ?” demeye başladı. Çünkü koca devlet bir terör örgütünü muhatap alıyordu. Olay hendeklere kadar geldi biliyorsunuz…
– Ergenekon, Balyoz dönemlerini de yaşadık… Şimdi tümünü FETÖ'ye mal ediyorlar..
Hiç şüphesiz ki FETÖ'nün tüm bu süreçlerde büyük etkisi ve dahli var. Hatta Ergenekon, Balyoz'la sınırlı kalmayan dış politikadaki bazı zaaflarda da FETÖ vardır diyebilirim. Ama bu beni rahatlatmıyor ki ! Fakat iktidar! Eğer siz iktidarda kalmak için seçiciliğinizi ülke bütünlüğünü tehdit edecek boyutta kaybedersiniz, biz de bir sorumluluk sahibi aramayalım mı ?
– Aransa da bulunamadı…
Bu terör örgütü Türkiye siyasi tarihinde zaman zaman yandaşlar bulmuştur, ama hiçbir zaman Silahlı Kuvvetleri'ni ele geçirecek hale gelmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak benim görevim PKK'yla da, KCK'yla da Hizbullah'la da FETÖ'yle de etkin mücadele etmek. Oysa tam tersine FETÖ kamuya bu derece sahip olacak kudrete son 15 yılda bu iktidar döneminde ulaştı.