İyi Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, iktidarın hazırladığı sosyal medya düzenlemeleri hakkında açıklamalarda bulundu. Aydın, "İktidarın sosyal medya korkusu her geçen gün katlanarak artıyor. İktidar düzenleme bahanesiyle sosyal medyayı kısıtlamaya hazırlanıyor" dedi.
İyi Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, gündeme ilişkin basın açıklamasında bulundu. Aydın, "İktidarın hazırlamayı düşündüğü sosyal medya düzenlemesi, yandaş gazetecilere sızdırdıklarına göre "nefret suçu" içeren paylaşımları yapanlara 10 yıla kadar hapis cezası verilebilecek" ifadelerini kullandı.
Koray Aydın'ın açıklamaları şöyle:
“İktidarın sosyal medya korkusu her geçen gün katlanarak artıyor. Korkularının nedeni ise açık: Bu alanı “havuz medyası” veya yandaş medyaları gibi yönlendiremiyorlar! Hal böyle olunca da sansür uygulamayı, sosyal medyayı kısıtlamayı ve hatta yasaklamayı gündeme getiriyorlar. Düzenleme kılıfıyla sosyal medyayı daha da kısıtlamaya hazırlanıyorlar. İktidarın hazırlamayı düşündüğü sosyal medya düzenlemesi, yandaş gazetecilere sızdırdıklarına göre “nefret suçu” içeren paylaşımları yapanlara 10 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Peki nedir bu “nefret suçu”?
Objektif bir kriteri var mı? Hayır, yok. Peki, “nefret suçu” işlendiğini kim tespit edecek? Saray’ın atadığı birkaç kişiden oluşacak bir komisyon. Bunun anlamı şu: İktidara yönelik her söyleme ceza gelecek. İktidar kaybettiği gücü cezalarla ve oluşturacağı korku iklimi ile toparlayacağını sanıyor. Bilmiyor ki, bu kafayla gittikçe sandıkta yiyeceği tokat daha da katmerli olacak. “Nefret suçu” kavramı Türkiye'de her dönemde farklı yorumlanmıştır.
Bir zamanlar milliyetçiliği “nefret suçu”na sokmaya çalışanlar vardı. Hatırlanırsa, “hepimiz Ermeniyiz” kampanyaları sırasında siyasal İslamcılar, bu söyleme karşı çıkanları “nefret suçu” işlemekle suçluyorlardı. AK Parti'nin bu konuda sicili bozuktur. AK Parti'nin “nefret suçu” gibi sıkıntılı kavramlarla sosyal medyayı kısıtlaması kimseyi şaşırtmayacaktır.
Tabii ki sosyal medya aracılığıyla kişilik haklarına, milli ve manevi değerlere saldırı asla mazur görülemez. Son olarak TBMM'de kabul edilen ve 31 Temmuz 2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7253sayılı kanunla bir dizi yeni düzenlemeler yapılmıştır. 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun yapılan değişiklerle önemli ölçüde ihtiyacı karşılar hale gelmiştir. O düzenlemede de Alman modeli esas alınmıştı. Dolayısıyla Türkiye'nin sosyal medyayı sınırlayacak yeni tedbirlere ihtiyacı yoktur. Türkiye'nin, “Demir Perde” dönemini andıran Singapur modeline ihtiyacı yoktur.
Eğer iktidar sosyal medyayı kısıtlamakta hala ısrarlıysa bunda art niyet aranmalıdır. Muhalefete yazılı ve görsel medyanın kapısı zaten kapalıdır. Birkaç televizyon kanalı ve gazete ile sesini duyurmaya çalışan muhalefetin halka ulaşmadaki neredeyse tek iletişim aracı sosyal medyadır. AK Parti bu tür yasal düzenlemelerle bu aracı da muhalefetin elinden almaya çalışmaktadır. Bu tür yasal düzenlemelerle tehdit altında olan ifade özgürlüğü, daha da kısıtlanacaktır. Burada amaç, zaten yıllar önce yazdıkları yüzünden bile mahkeme kapılarında olan vatandaşların sosyal medyadan uzaklaşmasını sağlamaktır.
Yapılmak istenen düzenleme ile sosyal medya içeriğinin güvenli olup olmadığına bir kurulun karar vermesi düşünülüyor. RTÜK benzeri bir yapının sosyal medya için de oluşturulacağı belirtiliyor. RTÜK'ün son dönemde aldığı kararlara bakıldığı zaman bu yapının zaman içinde ve özellikle AK Parti hükümetleri döneminde tamamen siyasi kararlar aldığı görülüyor. Sadece RTÜK değil AK Parti'nin oluşturduğu diğer kurulların ne kadar yanlı olduğu ortadayken sosyal medya için benzer bir kurulun aynı şekilde iktidar yanlısı olacağını tahmin etmek gayet kolaydır. Yalan haber konusunda sicili ortada olan “yandaş medya”nın yalan haberlerine karşı RTÜK bugüne kadar ne yaptıysa sosyal medya için oluşturulacak kurul da benzer bir davranış ortaya koyacaktır, bu durum gayet açık ve nettir.
Troller görmezden gelinecek, hükümete muhalefet etme ihtimali bulunan paylaşımlar “güvensiz içerik” muamelesi görecektir. En hafifinden muhalif paylaşım yapanlar mahkeme kapılarında süründürülecek, geçici de olsa hesaplar kapatılacak daha sonra “bakın, hukuk kararı verdi herkes saygı duysun” denilecektir. Buradaki amaç en hafifinden muhalefetin sesini kısmak, korkutmak ve yıldırmaktır. Erken seçim tartışmalarının yapıldığı, muhalefetin Cumhur İttifakı karşısında güçlendiği şu dönemde bu tür yasal düzenlemelerin gündeme getirilmesinin amacı bellidir. Amaç; seçimlere susturulmuş bir muhalefetle girmektir. Amaç, seçimlere gidilirken birkaç istisna dışında zaten susturulmuş yazılı ve görsel medyaya sosyal medyayı da eklemektir. Amaç, Artık trollerinden ümidini kesmiş AK Parti ve yandaşlarının muhalif düşüncelere sahip sosyal medya hesaplarını susturma girişimidir. Sosyal medyadaki gündem listelerine bakıldığı zaman AK Parti'nin sosyal medyayı susturmak için neden bu kadar hevesli olduğunu anlamak mümkündür. Bir kısım iktidar yandaşı gazeteci ve yazarların “2023 seçimlerine giderken sosyal medyadan yayılan asılsız haberlerle kitlelerin manipüle edilmesinin önüne geçilmek isteniyor” sözleri ile bu düzenleme ile yapılmak isteneni açıkça itiraf ediyor.
Sosyal medyada en büyük manipülasyon grupları AK Parti kontrolündedir. Bu işe ne kadar büyük para yatırdıkları zaman zaman medyaya yansıyor. Sosyal medyada trol orduları ile terör adeta estiren AK Parti, hükümet politikalarına karşı itirazlarını dile getiren sıradan vatandaşı yıldırarak sosyal medyadan kaçırmaya çalışacaktır. AK Parti bütün mali gücü ve organizasyon kabiliyetine rağmen sosyal medyayı yönlendiremiyor. AK Parti iktidarının sözüm ona profesyonel trolleri, sosyal medya mecralarında sıradan vatandaşlarımıza yeniliyor. Acı gerçek budur ve bu durum AK Parti iktidarının uykularını kaçırmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın davalı olduğu kişi sayısına bakarsanız “yıldırma”dan ne kastettiğimiz daha iyi anlaşılır. İnsanları mahkeme kapılarında süründürerek yıldırmak istiyorlar.
Cumhur ittifakının paydaşlarına da çağrıda bulunuyoruz: Dün sizi “nefret suçu” işlemekle suçlayanlar yarın bu tür yasal düzenlemelerle aynı suçlamaları tekrar edecekler. Dün attıkları iftiralarına bu kez yasal kılıf da uydurmuş olacaklar ve siz de bu vebale ortak olacaksınız. Yasaları iktidara göre eğip bükmek, kantarın ayarlarıyla oynamak gibidir. Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar. Bütün bu haksızlıklara, hukuksuzluklara dur demek vatandaşımıza karşı vicdani sorumluluğumuzdur. Anayasamıza ve evrensel hukuk kurallarına göre herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Herkes, düşüncesini açıklama ve yayma hürriyetine sahiptir. Yine anayasamızın 28. maddesi gereğince basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Bütün bu kurallar ve ilkeler ortada iken yapılması gereken, özgürlük alanlarını genişletmek, yasaklar ve kısıtlamaları ise alabildiğince daraltmaktır.
İktidar ise bunun tam tersini yapıyor, özgürlük alanlarını daraltıp, yasakları çoğaltıyor. Ne hazindir ki AK Parti, yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları ortadan kaldırmayı vadederek iktidara gelmişti, şimdi bütün bunları katmerli olarak artırdıkları için ilk seçimde iktidardan gidecekler. Çünkü AK Parti iktidarı yoksulluğu daha da yaygınlaştırmış, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve yasakları alabildiğince çoğaltmıştır. İktidarın çıkarmayı düşündüğü sosyal medya düzenlemesi de yasakları artırmanın dramatik bir örneği olarak tarihe geçecektir. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları yani kendi tabirleriyle 3Y'yi ortadan kaldıracağım diye gelen AK Parti, bu vaadin tam tersini yaparak iktidardan gidecektir.
Aslında sosyal medya düzenlemesi AK Parti'nin iktidarı kaybedeceğinin bir göstergesi, her geçen gün oy kaybettiğinin de bir itirafıdır.AK Parti, yerel seçimlerde girdiği yenilmişlik sendromundan çıkamamış, oylarındaki erime sürecini bir türlü durduramamış ve sonunda müflis bir tüccar gibi eski defterlere sarılmıştır. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu ile eş zamanlı olarak düzenleme bahanesiyle sosyal medya kısıtlamasını gündemine alan iktidar çöküşü durdurmanın çarelerini aramaya başlamıştır. İktidar cephesi kendisi açısından daha az oyla kazanacağı bir seçim arzulamakta, masa başı formüllerden medet ummakta, devlet gücü ve imkanlarıyla muhalefeti sindirmenin ve sosyal medyanın da sesini kısmanın hesaplarını yapmaktadır. Giderayak yapılacak düzenlemeler erimeyi ve çöküşü durduramayacak, AK Parti ilk seçimde iktidardan gidecektir.
Biz İyi Parti olarak sosyal medyayı kısıtlama ve muhalif sesleri kısma girişimine açıkça dur diyeceğiz. Korku dağlarını yıka yıka, engelleri aşa aşa gelen Cesurlar Hareketi olarak, Türkiye'yi korku devletine dönüştürmeye hizmet edecek bu tür düzenlemelere karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. İyi Parti olarak tehdit, küfür, hakaret içermedikçe ve konusu suç teşkil etmedikçe sosyal medya ile yazılı ve görsel basının özgürlük alanını alabildiğince genişleteceğiz. Düşünceyi ve ifadeyi yayma özgürlüğünü tam ve kamil manada temin edeceğiz. İyi Parti iktidarında yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların hüküm sürmediği bir Türkiye inşa edeceğiz.