İyi Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, kamudaki atamalarda, bilgi birikimi, tecrübe, kıdem, eğitim gibi temel niteliklerin yerini “akraba eş dost kayırmacılığı”nın aldığını belirterek, "Türkiye'de son dönemlerde nepotizm zirveye çıktı" dedi.
Türkkan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun son 6 ayda ATV ile ilgili 89 bin 987 şikayet başvurusunun ele alınmamasıyla ilgili tabloyu da değerlendirerek "Bugün AKP’nin aynı zamanda sağlam bir neferi olabilir. Zaten kendisi AKP’nin RTÜK bekçisi. Tek derdi muhalif kanalları susturmak. İktidar yanlısı kanallar, RTÜK Başkanı’nın koruması altında" dedi.
Türkkan şunları kaydetti:
"Bin yıllık devlet geleneğinin yerini bugün AKP’nin biat kültürüne dayalı, parti devleti tarzındaki yönetim şekli aldı. Ülkemizden vereceğim örnekler tıpkı o üçüncü dünya ülkelerini andırıyor. Türkiye üçüncü dünya ülkesi gibi yönetilmeyi hak etmiyor. İşe göre adam yerine, adamına göre işin olduğu ülkemizin geldiği nokta ortada. Örneğin RTÜK Başkanı. Bugün AKP’nin aynı zamanda sağlam bir neferi olabilir. Zaten kendisi AKP’nin RTÜK bekçisi. Tek derdi muhalif kanalları susturmak. İktidar yanlısı kanallar, RTÜK Başkanı’nın koruması altında. Mesela “RTÜK'e son 6 ayda ATV ile ilgili 89 bin 987 şikayet başvurusu yapılmış. Ele alınan dosya sayısı sıfır. Ama iş Tele1, Halk Tv, Fox Tv’ye gelince tereddütsüz en ağır cezalar veriliyor.
Koronavirüs salgınına karşı açıklanan tedbir paketlerinde ev kredilerinden bir türlü vazgeçilemediğini belirten Türkkan, "Oysa vatandaşın derdi ev değil, evini geçindirebilmek. Ama birileri bu zor dönemde bile kimi yakınlarını, tanıdıklarını kurtarmanın derdine düşmüş. Buradan da anlaşılıyor ki, Nepotizm salgını vakalarında düşüş yok, son demlerini yaşayan AKP’nin çırpınışlarıyla beraber artış var" ifadelerini kullandı.
"İtibardan tasarruf etmeyenler Türkiye’yi nasıl itibarsız hale getirdiklerinin farkında mı? Türk ekonomisi artık uluslararası literatürde tarif edilen bir ‘Crony Capitalism' olarak anılıyor. Yani ahbap-çavuş kapitalizmi" diyen Türkkan, şöyle devam etti:
"Böyle bir ülkede ekonomiyi nasıl kurtarabilirsiniz? Bırakın SWAP anlaşmalarını böyle bir ülkeye bir cent bile sokamazsınız. The Economist Dergisi'nin yayınladığı araştırmaya göre, “Ahbap-çavuş kapitalizminde” dünyada ön sıralardayız."
"Ekonomi gibi bir başka önemli alan, eğitime de girmek istiyorum. Bir ülkenin akademisi o ülkenin beyin gücüdür. Geleceğe giden yolun lokomotifidir. Bu yüzden akademik kurumlarda liyakat, bilgi birikimi ve tecrübe o kurumların olmazsa olmazıdır. Ama orada da durumlar içler acısı. Nepotizm devletin diğer kurumlarında olduğu gibi Türk akademik hayatını da sarmış vaziyette.
"YKS sınav telaşı arasında 6 üniversiteye rektör atandı. 6 rektörün akademik dergilerdeki toplam makale sayısı 3. Biz liyakat diyoruz, bilim, ilim, irfan diyoruz, ama bu rektörlerin 4’den bir tanesinin bile makalesi yok.Dünyanın saygın üniversitelerinde Doçent bile olamayacak kişiler rektör yapılıyor. Bu ülke için üniversiteler bu kadar mı değersiz? Gençlerimiz bu üniversitelere girmek için hafta sonu ter döktüler. Aylarca çalışıp çabaladılar. Ne için tüm bu çabalar? Gerçekten acınacak haldeyiz.
"Bitmedi. Bir eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın kardeşi de Kuveyt’e büyükelçi olarak atandı. Şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı da olan bir diğer kardeş de daha önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı’na atandı. Halihazırda kendisi Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da sürdürüyor.
"Bu isimlerin her biri AKP’nin Nepotizm hastalığına nasıl yakalandığını gösteriyor. Ayrıca Nepotizm beraberinde yolsuzluğa da kapı aralıyor. Çünkü “eş-dost, yakınlar, partidaşlar” zihniyeti yolsuzlukları körüklüyor. Ailede devletin üst kademesine yerleştirecek başka fert kalmadı."
"Bir bebeğin dünyaya gelmesi güzel ifadelerle kutlanır. Bir takım haysiyet cellatları doğan bu sabinin ardından utanmadan sıkılmadan insanlık onurundan haysiyetinden uzak ifadeler kullanmıştır. Bunu da başta genel başkanımız olmak üzere hepimiz lanetledik, kınadık. Bunların hepsi gözaltına alınmış, bu güzel bir haber. Ben Meclis'te bu güzel haberin gerisini getireceğim. Keşke bunu Sayın Meral Akşener’in torununa hakaret eden, onun mezhebiyle ilgili iftiralar atan o iki tane haysiyet celladının ekranlarda yaptığı konuşmadan sonra aynı hassasiyet gösterilseydi. Doğru olan buydu doğruda ve makulde birleşmek hepimizin görevi. Başından beri böyle bir girişimi kınıyoruz."
"Sosyal medya nerede yasaklandı? Çin’de, Kuzey Kore’de İran’da biz nereye gidiyoruz? Biz oraya mı gidiyoruz. Hani biz gözümüzü batıya çevirmiştik. Geldiğimiz nokta sosyal medyayı yasaklamak mı? Hayır. Eğer gitme vaktiniz geldiyse ne yaparsanız yapın mutlaka ve mutlaka iktidardan gidersiniz. Yasaklar bu gidişi hızlandırır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyayı yasaklamak, televizyon kanallarını kapatmak, kurumların yapılarını değiştirecek kanunlar çıkarmak, hükmedemeyeceği kurumlara çeşitli vasıtalarla çökülmesine müsaade etmek bunların her biri demokrasi ile yönetilen ülkelerde örneği görülmemiş uygulamalar. O yüzden biz diyoruz ki, hızla totaliter rejime gidiyoruz. Türk milleti buna evet demeyecektir."
"Barolar kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Eğer bunları çoklu sisteme çevirirseniz yarın YÖK’ü beğenmeyen bir takım hocalar, "Biz kendi YÖK’ümüzü kendimiz kuracağız" derse ne olacak. Bu yasa ülkenin üniter yapısına da aykırı bir yasadır. Beğenmediğiniz kamu kurumunun yerine ikame edecek, başka bir kamu kurumu kuramazsınız. Bunun benzeri yaşandı 2009’da. Bir gece yarısı getirilen kanunla askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabileceği bir kanun çıktı. 4 gün sonra Dursun Çiçek tutuklandı. Genelkurmay Başkanı silahlı terör örgütünü yönetmekten tutuklandı. O zaman ki iktidar bunu çok hoş karşıladı. O ödülle birlikte daha sonra o terör örgütü Meclis’in tepesine bombalar yağdırdı. Bunun FETÖ döneminde çıkarılan yasalardan hiçbir farkı yok. Paralel kurumlar oluşmaya başlayacaktır. Bu kanunun meclisten geçmemesi için çalışmaya devam edeceğiz."