Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında ele geçirdiği Afrin kentindeki Kürt güçlerinin çatışma olmaksızın geri çekilmesinin ‘derin sorular barındırdığını’ savunan İyi Parti Medya ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, "‘Afrin’i almak için ne verdiniz?’ sorusunun sorulması gerekiyor” dedi.
Yurt Gazetesinin Ankara Temsilcisi Mehmet Yurtseven’in sorularını yanıtlayan Özdağ, "PKK’nın hiçbir zaman böyle hazırlık yaptığı bir bölgeden veya şehirden çekildiğini görmedim. Afrin’e girilmeden önce Halk TV’de yapmış olduğum yayınlarda bir anlaşma durumunda çatışmasız da Afrin’e girilebileceğini, bu durumda ‘Afrin’i almak için ne verdiniz?’ sorusunun sorulması gerektiğini ifade etmiştim. Afrin’de hiçbir çatışma olmadı. Terör örgütü yıllardır Afrinde bu kadar kapsamlı çalışma yapmışken bütün istihbarat teşkilatları kentte çok şiddetli çatışmalar beklerken, eğer terör örgütü bir kurşun dahi sıkmadan cephanelerini de bırakıp geri çekildiyse burada görülenin ötesinde bir şey vardır. Bu kısa zamanda ortaya çıkacaktır” dedi.
ABD ile PKK arasında Menbiç’te yapıldığı iddia edilen anlaşmaya dair haberlere de referans veren Özdağ, “Bizim açımızdan önemli olan şu Türk askerinin kanı dökülmeden Afrin’in ele geçirilmesi önemli bir şeydir. Ancak eğer bunun karşılığında, ‘Fırat’ın doğusundaki PKK varlığına dokunulmayacağı ve bunun meşruluğunun kabul edileceği’ şeklinde bir taviz verilmişse bu kabul edilebilir bir şey değildir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türk askerinin kanı üzerinden siyaset yaptığı’ iddiasında bulunan Özdağ, "Çok kısa bir süre önce referandumda parlamenter demokrasiyi destekledikleri için insanlara terörist dendi. Demokrasiyi ve mevcut Anayasa’yı savunmak bile Erdoğan tarafından rahatça terörist ve darbeci olarak nitelendirilebildi. Şimdi Afrin’e baktığımızda Erdoğan ne yazık ki Türk askerinin kanı üzerinden siyaset yapıyor. Oysa Türk ordusu milli güvenliğimiz için siyaset dışında tutulmalı, parti kongrelerinin parçası yapılmamalıdır. Erdoğan için millet sadece kendisine oy verenlerden ibaret. Diğerleri ise düşmanlaştırılabilecek konumdalar. Aslında Erdoğan kendisinin meşruluk zemininin ne kadar zayıflattığının farkında değil. Farkında olsa dehşete düşer. Erdoğan’ın aşağıladığı kitleler 15 Temmuz’da hükümetin arkasında durmasaydı Tayyip Erdoğan bugün sarayda oturuyor olamazdı” ifadelerini kullandı.
Bir dönem Devlet Bahçeli karşısında MHP Genel Başkanlığı’na da adaylığını koyan Özdağ, “İyi Parti’nin Kürt kökenli bir cumhurbaşkanı yardımcısı atayıp atamayacağı” yönündeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Biz insanları etnik kökenlerine göre ayırmıyoruz. Bizim siyaseten temel ilkemiz Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. 'Ne mutlu Türküm diyene’ ilkesidir. Bir insan herhangi bir etnik gruba sahip olabilir. Bizim siyasi partimizde de var. Fakat biz bunu siyasi bir araç olarak görmeyiz. Kullanmayız."
*Yurt gazetesinde yayımlanan söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.