İyi Parti Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Sözcü'den Ruhat Mengü'nün sorularını yanıtladı. Yılmaz, Türkiye Ekonomisine ilişkin olarak "Yanlış yönetimin bedelini millet ödüyor. Artık öyle bir yerdeyiz ki sadece doğru para politikasına dönmekle halletmek de çok zor. Çok daha büyük problemlerimiz var" dedi.
Yılmaz, KKM'ye ilişkin olarak ise "KKM'nin bedeli gittikçe ağırlaşacak ve sonunda bu zaten isteseniz de, istemeseniz de bitecek" dedi. Yılmaz "Türkiye'de de dolar sıkıntısı olduğu için uzun vadede dolar fiyatının –tam teşekküllü olarak sermaye kontrolüne gidilmezse- artacağı aşikar" ifadelerini kullandı.
Son 6 ayda ciddi bir servet transferi yapıldığına dikkat çeken Yılmaz " Türkiye'de şu an kazanan ve kaybedenleri büyük ölçüde devlet belirliyor ama gittiğimiz istikamette maalesef herkesin kaybedeceği günler çok uzak değil, ülke ciddi bir krize girdiğinde herkes kaybeder" dedi.
Doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarının artması, yeni zamların gelmesi hepimiz için çok ürkütücü, geçen kış zaten mevcut zamlarla büyük sıkıntı yaşanmıştı ama Bakan Nebati benzin, motorin için “22 TL'ye düştü, bu takdir edilmiyor” dedi, siz ne diyorsunuz?
Türkiye'de elektrik, doğalgaz, petrol ürünlerinin fiyatları çok arttı, bunun artmasının nedenlerinden biri fiyatların dolar üzerinden artması, ikinci faktör; yabancı para birimlerine göre Türk Lirası'nın hızla değerini yitirmesi. Ve tabii yaptığımız enerji sektöründeki hatalar. Şimdi petrol fiyatlarında kısa süreli bir düşme oldu ama hala çok yüksek seyrediyor, bunların kışın tekrar artmayacağının bir garantisi yok, bu konudaki birçok yatırımcı ve piyasayı takip eden uzman önümüzdeki aylarda tekrar petrol fiyatının artma olasılığının olduğunu düşünüyor. Doğalgazda kışın zor bir dönem olacak açıkçası, Türkiye'de devlet zarar ediyor, bazı fiyatları suspanse ediyorlar ama tabii onun acısı başka bir yerden çıkıyor.
Yani “Ben sanayiciye doğal gazı daha pahalı, meskenlere daha ucuza satacağım” deseniz bu kez sanayicinin üreteceği ürün pahalıya geleceği için yine tüketiciyi başka bir yerden vuruyor. Türkiye'de esas sorun şu; Türkiye hızla fakirleştiği, parası değersizleştiği için belirli derecelerde devlet vatandaşa dolar üzerinden indirim sağlasa bile o indirimin bedeli başka bir yerden ödendiği gibi Türkiye'de halk fakirleştiği için o indirime rağmen çok pahalı geliyor. Türkiye'de elektrik, doğalgaz ve diğer enerji fiyatları artmaya devam edecek uzun vadede, yani bu fiyat (akaryakıt) 30 çıktı, sonra 22'ye düştü ama daha da çıkabilir, yani bakarsanız 22 lira 30'a göre iyi gözükebilir ama yine çıkacaktır.
Sonuç itibarıyla Türkiye'de TL'nin aşırı değer kaybetmesinden ötürü fiyatları uluslararası piyasalarda belirlenen, dolar üzerinden alınıp satılan enerji fiyatları tabii ki Türk halkına çok pahalıya geliyor, çünkü Türk Lirası dolara karşı değer kaybediyor ve bu değer kaybı devam ettiği sürece bu da devam edecek. Onun dışında kış aylarında dolar üzerinden de bunların fiyatı artabilir, TL değer kaybettikçe o bize daha çok katmerlenerek gelecektir. Ama burada şöyle bir problem daha var; biz bu hızla tüketmeye devam edersek, cari açığımız bu hızla artarsa Türkiye'de “ödemeler dengesi bozukluğu” oluşabilir, çünkü Türkiye'nin elinde fazla dövizi kalmadı, çünkü “cari açık veriyoruz” demek “Türkiye'nin kazandığı dolar, harcadığı dolardan az” demektir ve elinizdeki dolar da gittikçe azaldıysa belli bir noktada bu hızla harcayamayabilirsiniz, çünkü elinizde bunları alacak dolarınız kalmaz, böyle bir risk de var. Onun için Türkiye şimdi yabancı ülkelerden para dileniyor; Suudi Arabistan'dan, BAE'den, Rusya'dan almaya çalışıyor, Türkiye'de ciddi bir döviz, likidite ve ödemeler dengesi problemi var.
Dolar karşısında birçok ülkenin parası fazla etkilenmezken TL değer kaybetmeye devam ediyor. Deneyimli bazı ekonomistler de “dolar depremine gidiyoruz” demeye devam ediyorlar. Doların yükseleceği endişesi bu kadar yaygınken zarar eden hiçbir kalemde değişiklik olmuyor, örneğin Kur Korumalı Mevduat zararları nasıl yüklenecek Türkiye'nin üzerine?
Şu an doların fiyatı piyasa koşullarında belirlenmiyor, piyasa koşullarında belirleniyorsa piyasada bir şey almak ve satmak isteyen arasında bir denge oluşur ve o fiyatta anlaşılır. Türkiye'de ise doların çok fazla satıcısı yok, satıcı büyük ölçüde Merkez Bankası, onun dışında ciddi bir dolar satıcısı yok ama devlet biraz baskıyla insanların üstünde baskı kurarak insanları ellerindeki doları satmaya zorluyor. Bunun bir kısmı kanunlarla yapılıyor, diyorlar ki “İhracatçı getirip yüzde 40'ını satmak zorunda” ya da diyelim ki bir şirketsiniz dolar topluyorsunuz, telefonla size “dolar alıyorsunuz, almayın” diyorlar. Çeşitli düzenlemeler yapılıyor; “dolar alırsanız size TL kredisi vermeyeceğiz” diyorlar. Yani değişik yollardan bir baskı var, doların fiyatını böyle tutarsınız ama sonsuza kadar tutamazsınız, biraz yay gibidir, yayı gerdikçe fırlar gider, yani kısacası eğer Türkiye bir noktada sermaye kontrolüne geçmezse bu şekilde doları tutmak mümkün değil.
Hatta yaz ayları Türkiye'ye nispeten turizm aylarında yabancı paranın çok geldiği aylardır, bunun sonbaharı, kışı var. Maalesef bunun dışında Türkiye'nin kısa vadeli borçlarının bir kısmının yenilenmeyeceğini düşünüyorum, o da bizim tekrar dolara olan ihtiyacımızı arttıracak, bu şartlar altında az bulunan bir şeyin fiyatı artar, Türkiye'de de dolar sıkıntısı olduğu için uzun vadede dolar fiyatının –tam teşekküllü olarak sermaye kontrolüne gidilmezse- artacağı aşikar.
İnsanlar araba almasın, ev alamasın ama hayat o kadar pahalı hale geldi ki normalde 200 liraya aldığınız şeyi şimdi 800 liraya almak zorundasınız, gıda ürünlerinde bile böyle. Halk bu kış ne kadar dikkat etse de e
Zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumun arttığı da artık çok dile getiriliyor, bu neden oldu sizce?
Çok nedeni var, son yıllarda bakarsanız Türkiye bazı dönemlerde büyüyor, bazı dönemlerde büyümüyor ama düzenli olarak ücretlerin gayrisafi milli hasıladan aldığı oran azalıyor mu? Özellikle son 6 ayda ciddi servet transferleri yapıldı, bakın Merkez Bankası her gün yaklaşık 1.2 trilyon parayı bankalara yüzde 14 faizle veriyor, yüzde 14 faiz şu anki (80 olan) enflasyondan -66 faiz demek, dünyada böyle ucuz para hiçbir yerde yok, bu bir servet transferidir. Yani, bankaların MB'na o parayı almak için ödediği bedel enflasyonun çok altında, reel anlamda eksi faizle borçlanıyorlar, bu da srevet transferi demektir. Siz bana yüzde 14'le borç verin ama fiyatlar yüzde 80 artsın, benim tek yapacağım şey enflasyona karşı kendimi koruyacak yatırım yapmak olur ve ben acayip bir para kazanırım, size yüzde 14 ödersem 66'sı bana kalır. Türkiye'de şu an bu yapılıyor ama onun da sonuçları var; Türkiye'de şu an kazanan ve kaybedenleri büyük ölçüde devlet belirliyor ama gittiğimiz istikamette maalesef herkesin kaybedeceği günler çok uzak değil, ülke ciddi bir krize girdiğinde herkes kaybeder.
nflasyonun acımasızlığından kurtulamayacak.
Türkiye maalesef kötü yönetiliyor ve bunun bedellerini de vatandaş ödüyor. Ama halledilir, bu kış zor geçecek ama İnşallah doğru kararlar verilmeye başlayınca toparlanma da başlayacaktır. Söyleyecek fazla bir şey yok, kötü yönetilen ülkeler kötü sonuçlar alıyor. Arjantin potansiyel olarak çok zengin bir ülke olmasına
Zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumun arttığı da artık çok dile getiriliyor, bu neden oldu sizce?
Çok nedeni var, son yıllarda bakarsanız Türkiye bazı dönemlerde büyüyor, bazı dönemlerde büyümüyor ama düzenli olarak ücretlerin gayrisafi milli hasıladan aldığı oran azalıyor mu? Özellikle son 6 ayda ciddi servet transferleri yapıldı, bakın Merkez Bankası her gün yaklaşık 1.2 trilyon parayı bankalara yüzde 14 faizle veriyor, yüzde 14 faiz şu anki (80 olan) enflasyondan -66 faiz demek, dünyada böyle ucuz para hiçbir yerde yok, bu bir servet transferidir. Yani, bankaların MB'na o parayı almak için ödediği bedel enflasyonun çok altında, reel anlamda eksi faizle borçlanıyorlar, bu da srevet transferi demektir. Siz bana yüzde 14'le borç verin ama fiyatlar yüzde 80 artsın, benim tek yapacağım şey enflasyona karşı kendimi koruyacak yatırım yapmak olur ve ben acayip bir para kazanırım, size yüzde 14 ödersem 66'sı bana kalır. Türkiye'de şu an bu yapılıyor ama onun da sonuçları var; Türkiye'de şu an kazanan ve kaybedenleri büyük ölçüde devlet belirliyor ama gittiğimiz istikamette maalesef herkesin kaybedeceği günler çok uzak değil, ülke ciddi bir krize girdiğinde herkes kaybeder.
rağmen yüz yıldır bir yere gidemiyor, önemli olan kötü yönetimi kronik hale getirmemek.
Kur Korumalı Mevduat'ın Hazine'ye, millete zararının dolar yükseldikçe artacağı belliyken neden hala durdurmuyorlar, neden yapıyorlar?
Bu neden çıkarılmıştı; yanlış para politikaları yüzünden dolar çok hızlı arttığı için başka çareleri kalmadığı için yapıldı, eğer doğru para politikalarına geçmeyecekseniz ve buradan çıkarsanız dolar fırlar, onun için yapıyorlar yani yanlış bir kararı başka bir yanlışla örtmeye çalışıyorlar ama o baştaki yanlışı düzeltmediği sürece KKM'nin bedeli gittikçe ağırlaşacak ve sonunda bu zaten isteseniz de, istemeseniz de bitecek. Bu biraz kaçınılmaz sonun ertelenerek bedelinin arttırılmasından başka bir şey değil ama bunu niye yaptıklarını bilmiyorum, ben olsam yapmazdım çünkü doğru para politikaları uygulansaydı Kur Korumalı Mevduata gerek yoktu. Bunların hepsi Merkez Bankası'nın politika faizinin 19'dan 14'e düşürülerek MB'nin para politikasının önemsizleştirilmesiyle oldu. Şimdi öyle bir yere geldik ki sadece doğru para politikasına dönmekle işi halletmek de çok zor, çok daha ciddi problemlerimiz var, çok daha dikkatli düşünüp tasarlamamız gerekecek. Merkez Bankası şu anda faiz arttırarak bir yere varamaz, o fırsatlar kaçtı artık.
Zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumun arttığı da artık çok dile getiriliyor, bu neden oldu sizce?
Çok nedeni var, son yıllarda bakarsanız Türkiye bazı dönemlerde büyüyor, bazı dönemlerde büyümüyor ama düzenli olarak ücretlerin gayrisafi milli hasıladan aldığı oran azalıyor mu? Özellikle son 6 ayda ciddi servet transferleri yapıldı, bakın Merkez Bankası her gün yaklaşık 1.2 trilyon parayı bankalara yüzde 14 faizle veriyor, yüzde 14 faiz şu anki (80 olan) enflasyondan -66 faiz demek, dünyada böyle ucuz para hiçbir yerde yok, bu bir servet transferidir. Yani, bankaların MB'na o parayı almak için ödediği bedel enflasyonun çok altında, reel anlamda eksi faizle borçlanıyorlar, bu da srevet transferi demektir. Siz bana yüzde 14'le borç verin ama fiyatlar yüzde 80 artsın, benim tek yapacağım şey enflasyona karşı kendimi koruyacak yatırım yapmak olur ve ben acayip bir para kazanırım, size yüzde 14 ödersem 66'sı bana kalır. Türkiye'de şu an bu yapılıyor ama onun da sonuçları var; Türkiye'de şu an kazanan ve kaybedenleri büyük ölçüde devlet belirliyor ama gittiğimiz istikamette maalesef herkesin kaybedeceği günler çok uzak değil, ülke ciddi bir krize girdiğinde herkes kaybeder."