İyi Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş ile görüşmesine ilişkin olarak, “Sayın Genel Başkanımız, Sayın Kılıçdaroğlu’yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi bu konuda. Bu konuyu istişare ettiler kendi aralarında şu ana kadar bir problem yok. 14 Kasım’da 6’lı masa toplantısında bu konu gündeme gelecek. Sayın Genel Başkanımızın diğer liderin burada yer alma isteğinin, arzusunun bunun 6’lı masa ve milletimiz için ne anlama geldiği yönündeki kanaatlerini ve düşüncesini aktaracak. Oradan çıkacak sonuç da elbette liderlerin hep birlikte vereceği bir karar. Hep birlikte o kararı bekleyelim” dedi.
İyi Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, bugün partisinin genel merkezinde basın toplantısı yaptı. Zorlu, özetle şunları söyledi:
“Şu an da İyi Parti’nin üye sayısı 615 bini geçti. Yaklaşık 79 bin kişi başka partilere üyelikleri sebebiyle bize üye olmak istedikleri halde ıslak imzayla, bunlar reddedildi. Arkadaşlarımız bu konuda bir çalışma yürütecekler. Biz kısa süre içerisinde 700 bin üye sayısını aşacağız. Hedefimiz seçimlere kadar 1 milyon üye sayısına ulaşmak olacaktır.
Başkanlık Divanı toplantımızda Türkiye vizyonu konusu değerlendirme içerisindeydi. Bununla ilgili Genel Başkanımızın yarın grup konuşmasında açıklamaları olacak. Başkanlık divanında konuşulan ve milletimizi de heyecanlandıracağını düşündüğümüz birkaç projeyi paylaşmak istiyorum. Bir tanesi ‘Kadın yükselmezse alçalır vatan’ sloganıyla tüm yurtta, illerde ve bölgelerde kadın çalıştayları başlatma kararı aldık. Yakın vadede bir başka projemiz aralık ayında Ankara’da binlerce kadın yurttaşımızın katılımıyla ‘Türkiye vizyonu’ deniliyor ya, biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin geleceğinin önünü açan, aydınlık yarınları getirecek gerçek vizyonu genel başkanımız aralık ayında tüm milletimizle paylaşacak. 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin yıldönümü, bu anlamlı günde bir aksilik olmazsa İzmir’de bu yıl dönümü sebebiyle, özellikle iktisat alanında Başkanlık Divanı üyelerimizin ve diğer uzmanların katılacağı bir önemli etkinliği gerçekleştirerek milletimizle buluşacağız.
Ülkemizin şu an da en büyük problemi şüphesiz kontrol edilemeyen hayat pahalılığı, hızla derinleşen yoksullaşma ve her yeri sarmakta olan gelir adaletsizliği problemi. Bugün Sayın Nebati’nin bir açıklamasını gördüm; ‘krizler her an çıkar ve biter’. Bazen gerçekten bu siyaset tarzını anlamakta zorlanıyorum. İhracat rakamları artsa da ocak-ağustos döneminde cari açığımız yüzde 146 oranında artmış. Bununla birlikte döviz kurları astronomik bir biçimde yükselmiş. Eylül 2021’den bu yana yüzde 83,45 bir enflasyon gerçekleşmiş. Bir yılda enflasyon 4 kat, cari açık 2 kat, döviz kuru neredeyse 2,5 kat artmış. Hep övünüyoruz ya ‘milli, yerli’ olmak, bizim milliliğimizin en büyük göstergesi olarak gördüğümüz Türk lirası son bir yılda yüzde 54 kayıp yaşamış. Bu veriler bile vatandaşlarımızın nasıl ağır bir buhranla karşı karşıya olduğunu açık bir biçimde ortaya koyuyor.
Her geçen gün yaygınlaşan bu derin yoksullaşma sebebiyle bir hususu dikkat çekmek istiyorum. Okula gidemeyen çocuklarımız. Ne için gidemiyorlar? Kimi çalışmak zorunda, kimi kardeşine bakmak zorunda, kimisi erken yaşta evlendirilmiş, kimisi okul alışverişini yapamamış. En önemlisi sabah, öğle öğünlerine ulaşamayan, bu sebeple okula gidemeyen birçok maalesef evladımız var. 2022-2023 eğitim öğretim yılında okulda olması gereken 5-17 yaş arası 1 milyon 182 bin çocuğumuz okula devam edemiyor. Bu korkunç bir rakam. Bunlar bizim neslimiz, evlatlarımız, geleceğimiz bu görmezden gelinemez. Bununla birlikte 16 milyon 120 bin öğrencinin 1 milyon 738 bini açık ortaokul ve liseye gidiyor. Topladığımızda 2 milyon 920 bin, bu evlatlarımız ne olacak? Bu açık liselerde öğrenim görürken gün içerisinde nerede duruyorlar? Bunu da daha sonra paylaşacağız.
Taşeron sürekli işçi kadrosuna geçirilen personel. Bu insanların feryadını görmezden gelemeyiz. Maalesef siyasi iktidar geçen süreç içerisinde kamu personel rejimiyle inanılmaz bir şekilde ve keyfi uygulamalarla oynamaktadır. Bir ülkede kırka yakın sözleşme yapıldığını ben hatırlamıyorum. Siyasi saiklerle her seçim döneminde gerçekleştirilen bu bölük pörçük, dağınık ve etkinlikten uzak uygulamalar maalesef kamu çalışanlarımızın da etkinlikten uzaklaşmasına sebep oluyor. Kamu personel rejimine çok doğru, yerinde bir çerçeve getireceğimize inanıyoruz. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle sözleşmeli devlet işçisi haline getirilen 750 bin insan. Çok ciddi bir rakam. Bu insanların tayin hakkını vermiyorsunuz. Kadro değişimi gerçekleştikten sonra asgari ücretin üzerinde hatırı sayılır şekilde ücret almaktayken iktidar hem enflasyon hem de vergi uygulamaları konusundaki taaddütlerini yerine getirmediği için bunlar şu anda asgari ücrete çok yaklaştılar. Neredeyse o çapta ücret alıyorlar. Kazanılmış hak konusu Anayasa’mızın vazgeçilmez bir maddesi. Öyle kafanıza estiği gibi keyfi bir şekilde insanların haklarını alıp ondan sonra da bunu bir oldu bittiye getiremezsiniz.
Cumhuriyetimizin 99’uncu yılını kutlarken dün TRT ekranında bir sunucu arkadaşımızın yaptığı bir değerlendirme gündeme düştü. Birçok trol arkadaşı hedef aldı. Kendisini tanımıyoruz. Milletimizin bunları duyması lazım. Ne demiş: ‘Bugün Cumhuriyetimizin 99’uncu kuruluş yıldönümüydü, bizi ümmet olmaktan çıkartıp, birey olma bilincini, cumhuriyet aydınlığını, ilmini armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anarken, bu büyük millet, bu büyük devlet Atatürk’ün kurduğu büyük Türkiye Cumhuriyeti yaşasın’ diyor. Bu ifadelerden kim nasıl rahatsız oluyor? Kanaatimiz odur ki; bu arkadaşın bu ifadeleri kullanırken bahsettiği husus çok açık ki Türkiye’nin milli devlet olma sürecidir. Birey özgürlüğünün Cumhuriyet ile bize ihdas edilmesi, bu yolcuğun başlaması konusundaki dönüşümün altının çizilmesidir. Her fırsatta birlik, beraberlik çağrısı veren çevrelerin, kişilerin konu buraya geldiği zaman ülkeyi nasıl kutuplaştırdığını görünce bu açık tutarsızlığı milletimizle paylaşmak istiyoruz. En önemlisi bu arkadaşın yayından çekildiği hatta görevine son verildiği yönünde iddialar, şimdi TRT yönetiminden bir açıklama bekliyoruz. Bu doğru mu, değil mi? TRT’nin kuruluş ilkesinde, yayın ilkelerinde 2 tane esas var. Cumhuriyeti korumak, devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini güden rejim ve ideolojilerin propagandasına yer vermemek.
1 Kasım harf devriminin 94’üncü yıldönümü. Biz İYİ Parti olarak çağdaş Türkiye’nin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Türkçemizi sadeleştirmek, Türkçeyi dünya dili haline getirmek konusundaki kararlılığımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Dünyada 31 dilde 1 milyondan fazla insan konuşuyor. Türk dili bütün lehçeleriyle, şiveleriyle birlikte bugün 10 milyon kilometrekare toprak parçasında konuşuluyor. Türkiye Türkçesi ise bugün 34 ülkede konuşuluyor olan bir dil. Bu dile sahip çıkacağımızı ve hep birlikte koruyacağımızı milletimizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Zorlu, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın açıklamalarıyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Çok uzatmaya gerek yok. Özür dilemek erdemdir. Bazen siyasetçiler özür dilediği zaman toplumdaki etkisinin ne kadar büyük ve nasıl dalga dalga yayıldığını içerisinden gelen bir insan olarak söyleyebilirim. Sayın Ünal’ın sözleri çok açıktır. Milletimiz tarafından, millet vicdanında kabul görmemiştir. Türkiye’nin makul çoğunluğu bu çıkışa onay vermemiştir. Kabul etmemiştir.”
Zorlu, Akşener’in BTP Genel Başkanı Başkanı Hüseyin Baş ile görüşmesiyle ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:
“Bildiğiniz gibi Sayın Baş bir TV programı sırasında Millet İttifakı’na ‘Beni alsınlar’ şeklinde bir çağrıda bulundu. Sayın Genel Başkanımız gerçekten ülkemizin yaklaşmakta olan 2023 seçimini bir varoluşsal şekilde değerlendiriyor. Milletimizin bütün paydaşlarını içerisine alacak yönelimi de çok önemsiyor. Bir partinin genel başkanı böyle bir açıklama yaptığında bizde İyi Parti olarak Sayın Genel Başkanımızın tensipleriyle benim hesabımdan bir paylaşım yaptık; buna olumsuz bakmadığımızı İyi Parti olarak Millet İttifakı ve hatta 6’lı masa içerisinde görmekten mutlu olacağımızı ifade ettik. Sayın Genel Başkanımız, Sayın Kılıçdaroğlu’yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi bu konuda. Bu konuyu istişare ettiler kendi aralarında şu ana kadar bir problem yok. 14 Kasım’da 6’lı masa toplantısında bu konu gündeme gelecek. Sayın Genel Başkanımızın diğer liderin burada yer alma isteğinin, arzusunun bunun 6’lı masa ve milletimiz için ne anlama geldiği yönündeki kanaatlerini ve düşüncesini aktaracak oradan çıkacak sonuçta elbette liderlerin hep birlikte vereceği bir karar. Hep birlikte o kararı bekleyelim. Sayın Genel Başkanımız Sayın Baş’ı genel merkezinde ziyaret etti. Bu ziyarete ilişkin, bu ziyaretin içeriğine ilişkin olarak Sayın Kılıçdaroğlu’na hem bilgi verdi hem bu konuyu birlikte istişare ettiler.” (ANKA)