İzmir"de iklim krizinde kenti daha dirençli bir örnek şehir haline getirmek amacıyla oluşturulan Yeşil Şehir Eylem Planı ve Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı'nın tanıtımı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de katıldığı toplantıyla yapıldı. Soyer, İzmir'de Cittaslow (Sakin şehir) felsefesinin uygulanmasını planladıklarını da aktararak, ayrıntılarını nisan ayı sonunda tüm Türkiye'yle paylaşacaklarını söyledi.
İzmir'de iklim krizinde kenti daha dirençli bir örnek şehir haline getirmek amacıyla oluşturulan Yeşil Şehir Eylem Planı ve Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı'nın tanıtımı yapıldı. Tarihi Havagazı Fabrikası'ndaki toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye'de ilk defa İzmir için hazırlanan Yeşil Şehir Eylem Planı ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan (EBRD) hibe aldığını açıkladı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, "Yaşadığımız pandemi ve iklim krizi insanın kendisiyle ve doğasıyla yüzleşmesini sağladı. Kısa ömürlerimizde yaptığımız her şey, aldığımız her karar ve dahası, bizim dışımızdaki milyarlarca canlının yaşamını şekillendiriyor. İzmir'de doğal afetlerin hemen her türlüsünü yaşadık. Afetlere dirençli olmanın tek yolu doğayla uyumlu bir yaşam sürmek. Bu şehirde biz insanlarla beraber bizden çok daha eski İzmirliler olan Akdeniz fokları, flamingolar asırlık ağaçlar yaşamaya devam ediyor. Ege'nin zeytini ve kuzey ormanlarının ağacı kestane İzmir'deki tek bir vadide buluşabiliyor. İzmir 4.5 milyona yakın nüfusu hızla büyüyen, sanayisi, turizmi ve tarımıyla Türkiye ekonomisinin kalbi. İzmir 8 bin 500 yıllık tarihi boyunca insan uygarlıklarına yön veren bir dünya şehri. Ekoloji ve ekonomisini bir araya getirebilmek istiyoruz. Böylece İzmir'in doğal afetlere karşı dirençli bir şehir olmasını sağlayacağız. Ekoloji ve ekonomi arasındaki karşıtlığı ortadan kaldırabilmek için geliştirdiğimiz stratejinin özü kentsel ve kırsal alanları bir bütün halinde planlamak. Doğal afetlerin ve kentsel saçaklanmanın en ağır tahribatları verdiği kent ve kır geçiş hattını kaderine terk etmek yerine şehir dirençlerinin anahtarı haline getirmek" dedi.
Soyer açıklamasında şunları kaydetti:
"Doğanın şehre nüfuz edebilmesi, yaşayan park ekosistemi, döngüsel ekonomi ve yeşil altyapı gibi dört temel adım belirledik. Yaşadığımız şehirler pek çok başka canlı için yaşam alanı olma potansiyeline sahip. Aldığımız kararlar şehrin etrafındaki doğal hayvan ve bitki türlerinin şehrin içine nüfuz edebilmesini engelliyor. İzmir'de tam tersini yaparak, doğal yeşil projemizle kent içindeki yeşil alanlarda egzotik bitki türleri yerine tümüyle Akdeniz ve İzmir'in doğal florasını kullanmaya başlıyoruz"
Cittaslow Metropol Programı'yla 1999 yılında İtalya&da kurulan ve 30 ülkeye yayılan Cittaslow felsefesinin metropollerde kullanılmasını ve uygulanmasını planlıyoruz. Ayrıntılarını nisan ayı sonunda tüm Türkiye'yle paylaşacağız"
"İzmir'in peyzajında meydanlarında bu bitki örtüsünü, kullanmaya başlayarak şehrin içine o ekosistemi taşımaya başlayacağız. Bölgemizdeki canlıları şehir içine çekmeye çalışıyoruz. Parklarımızı belirlediğimiz 5 yeşil koridorla birbirine ve şehri çeviren kırsal alanlara bağlayacağız. İzmir'in çeperinde 35 yaşayan park kurma çabamız var. Yaşayan parklar ekosistemi koruyor, tarımsal faaliyetler içeriyor ve vatandaşlarımızın yeşil alan ihtiyaçlarını karşılıyor. Kırsal havza planlaması gerçekleştiriyoruz. Kırsal turizm bu çalışmamızın en önemli parçalarından biridir. Döngüsel ekonomiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Kentle kır arasında bağlantı kurmanın yolu ekonomik bağları güçlendirmek. Son yıllarda iklim krizinin etkileri yaşamın her anında hissedilebilir hale geldi. Buna bağlı olarak kuraklık baş göstermeye başladı. İzmir tarımıyla attığımız adımlar bu iki sorunla mücadelede çözüm sunuyor. Türkiye'de ilk kez döngüsel tarım ekonomisi inşa ediyoruz. İzmir'deki kırsal alanla metropol alan arasındaki kültürel bağlantıları güçlendirmeyi hedefliyoruz. Şehir içinde yürüyüş ve dinlenme alanlarını çoğaltarak, mahalle kültürünü yeniden canlandırmak istiyoruz diye konuştu.
İzmir'in yenilikçi iklim projeleriyle tüm Türkiye'ye örnek olacağını söyleyen Soyer, "Dünya Ekonomik Forumu'nun 2021 küresel riskler raporuna göre insanlığın karşılaşacağı en büyük 5 riskin 4'ü iklim kriziyle ilgili. Yeşil alt yapıyı tıpkı yol kanalizasyon ve suya erişim gibi en temel vatandaşlık haklarından biri olarak tanımladık. Kuraklık, yağmur yağışından daha karmaşık bir konu. İklim krizinin çok daha derin kökleri var. Kıt su varlığının giderek azaldığı gerçeğiyle yüzleşerek döngüsel bir ekonomi geliştirmek mecburiyetindeyiz. İki önemli çalışmayı tamamladık. İzmir'de 2030 yılına kadar sera gazını yüzde 40 azaltmayı planlıyoruz. 25 yenilikçi proje örneği sunuyoruz. Tüm bu çalışmalarımız sonucunda üç noktaya varmayı hedefliyoruz; doğal afetlere dirençli bir şehir olmak, refahı artırmak ve biyolojik çeşitliliği korumak. Dünyada hiçbir şey bir sabah uyandığımızda kendiliğinden daha güzel bir hale gelmeyecek. Dünyamız iyi yönde değişecekse dişimizle tırnağımızla kararlı duruşumuzla sağlayacağız. Doğayla uyumlu ve adil şehirlerin inşası ancak hayal edebilme gücünü koruyan ruhların birbirine kenetlenmesiyle mümkün. Dünyanın yeni şehirlerini tasarlamak için yola çıkıyoruz" (DHA)