İzmir Körfezi'nin kuzeyindeki Karşıyaka kıyılarında başlayan 'deniz marulu oluşumu Bostanlı İskelesi'ne doğru yayılıyor. Suyun yüzeyini kaplayan deniz marullarının müsilajın bir türü olduğunu belirten ve bunun nedeninin evsel atık ve fabrika kirlilikleri olduğunu ileri süren İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Körfez hasta. Artık körfeze bir şey yüklememek gerekiyor. Derelerin temizlenmesi gerekiyor. Fabrikaların sıkı denetlenmesi gerekiyor" diyerek tehlikeye dikkat çekti.
Körfezin kuzeyinde kalan Karşıyaka’nın Mavişehir semtindeki balıkçı barınağı yakınındaki kıyılarda başlayan deniz marulu oluşumu, Bostanlı İskele yönüne doğru kıyı boyunca ilerledi. Sudaki kirliliğe bağlı azot ve fosfor miktarının artmasıyla çoğalan ‘deniz marulları’ olarak bilinen yeşil renkli su yosunları, Flamingo, Akbalıkçıl, Sakarmeke, Martı, ördek gibi çok sayıda kuşa ev sahipliği yapan lagünü yeşile bürüdü.
Birgün'den Aycan Karadağ'ın haberine göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Bostanlı sahilindeki deniz marullarının toplanması için çalışma yürütüyor. Prof. Dr. Doğan Yaşar deniz marullarını ve İzmir’i bekleyen tehlikeler hakkında bilgi verdi.
İzmir Körfezi’nde oluşan deniz marullarının evsel ve fabrika kirliliklerinden oluştuğuna dikkat çeken Yaşar deniz marulları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
“Deniz marulları ile müsilaj aslında aynı şey. Müsilaj mikroskop ile gözüken canlılar oluşturuyor. Deniz marulları ise gözle görülen canlılardan oluşturuyor. İkisinin de nedeni denizdeki besin kaynaklarının çok olması. Bütün bunların temelinde deniz kirliliği yatıyor. Bu kirlikler ise hem evsel hem de fabrika kirliliği. Bu kirlilikler arıtılmadan direkt Körfez’e boşalıyor. Bu kirli sular geldiği sürece bu hastalıktan kurtulamayız.”
"Derelerden de çok kirli su geliyor. İzmir’de daha önceki yıllarda derelerin altını betonladılar. Dere ıslahı altında bilimsel katliam yaptılar. Toprakla suyun ilişkisini betonla kestiler. Derelerden gelen pis sular arıtılmak zorunda. İzmir Körfezi 2002 yılına kadar foseptik gibi kullanıldı. Atıklar arıtılmadan körfeze verildi.
"Biz bununla ilgili yıllarca konuştuk. Körfez’de ilk kirlilik 1955 yılında oldu, deniz marulları oldu. İzmir Körfezi kirleniyor diye 1930 yılında uyarılar yapılmış. O dönem kanal projesi yapılmak isteniyor ama olmuyor. 1980 yılına kadar bu proje yapılmıyor. 2002 yılında ise kanal projesi bitiyor. Bu proje körfezi biraz rahatlatıyor ama hala iç körfezde kaçak giriş var. Bunların mutlaka denetlenmesi lazım.”
1955 yılından günümüze geldiğinde kirliliğin ciddi bir boyuta ulaştığını vurgulayan Yaşar, "Bunun çözülmesi için fabrikalar arıtma tesislerini açmalı. Arıtma tesisleri sübvanse edilmek zorunda ya da fabrikalar denize olan bölümleri kapatılacak. Körfez hasta. Artık körfeze bir şey yüklememek gerekiyor. Derelerin temizlenmesi gerekiyor. Fabrikaların sıkı denetlenmesi gerekiyor.” dedi.