İzmir'deki 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından Urla içesine bağlı Gülbahçe Mahallesi'nde denize yakın iki ayrı alanda yer altından sıcak su kaynakları çıkmaya başladı. Mahalleliyi tedirgin eden durumla ilgili Deprem Bilimci Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 5,4 büyüklüğüne varan artçı sarsıntıların devam edeceğini, kırılan Saros fayının Gülbahçe ve Tuzla faylarında etkileşim yarattığını düşündüklerini, yer altındaki sıcak suyun da bu nedenle çıktığını söyledi.Seferihisar ilçesinin açıklarında 30 Ekim'de meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından Urla ilçesinin Gülbahçe Mahallesi'nde denize yakın iki ayrı alanda yer altından sıcak su kaynakları çıkmaya başladı. 35 derece sıcaklıktaki suyun yer altından depremin ardından çıkması Gülbahçe Mahallesi'nde korku yarattı. Çiğli ilçesinin Tuzla bölgesinde de yeni sıcak su kaynaklarının çıktığı belirlendi. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, ekibiyle Gülbahçe'ye gelerek inceleme ve araştırma yaptı.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'deki fay düzleminin tümü kırılana kadar artçı sarsıntıların süreceğini belirterek, "Önümüzde bir örnek var. 24 Ocak'ta Elazığ depremi 6.8 büyüklüğünde deprem üretti. O andan itibaren 10 ay geçti, artçılar hala devam ediyor. Bizim buradaki bölgede de fay düzleminin tümü kırılana kadar artçılar devam edecektir. İki, üç hafta değil, birkaç ay sürecektir. 5.2, 5.4 büyüklüğüne varan artçılar doğal olarak karşılanması gerekiyor. Şu an en büyük şok yaşandı. Onun artçıları yaşanıyor. Başka fayı tetikler mi tetiklemez mi onunla ilgili ayrıntılı çalışma yapılıyor. Deprem olduktan sonra yeni bir proje başlatıldı. Bir günde bilim insanları araziye girip devletin imkanıyla çalışma yapıyor. Proje kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden bilim insanları bu bölgede çalışmaya başladı. Şu anda bu bölgelere GPS istasyonları kuruluyor. İstasyonlarda bu bölgedeki hareketler milim milim ölçülecek" dedi.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 6,9 büyüklüğündeki depremin denizin açıklarındaki Saros fayında olduğunu, İzmir'in de bu fay hattının düşen bloğunda olduğunu ifade ederek, "Depremle Saros fayı kırıldı, biz bu fayın düşen bloğundayız. Bu blok üzerinde bizim Karaburun'dan başlayıp, Kemalpaşa'ya kadar olan bölgeyi sayabiliriz. Bu bölgedeki bütün faylar tabii ki bundan etkilenebilir, etkilenme derecesini incelemek için arazideyiz. Gülbahçe fayında yaptığımız gözlemlerde yeni sıcak su kaynaklarının çıktığını, bazı yerlerde sıcak suyun derecesinin arttığını gözlemledik. Faya çok yakınız, kumlu bir zemin var. Bazı kesimlerde sıvılaşma olduğunu gözlemliyoruz. Deprem bu fayda olmadığını halde, buralarda sıvılaşma izleri var bu çok ilginç. Tuzla'da 2 gün önce çalışma yaptık. Orada yine sıcak su kaynaklarında sıcaklık artışları var. Yeni küçük küçük sıcak su çıkışları gözledik. Gaz ve buhar çıkışları gözleniyor. Bunlar daha önce yoktu. Bu depremden sonra meydana gelen olaylar bu da fayların birbirini etkilediğini anlamına geliyor. Normalde denizdeki bir fay kırılır, karadaki fayların bu depremden etkilendikleri kesin. Gülbahçe ve Tuzla faylarının etkilendiğini saptadık. Bunlarla ilgili veri toplama aşamasındayız. Depremle ilişkili olduğunu düşünüyoruz. Deprem olduktan sonra yer içindeki radyoaktifite derecesi artar. O yüzden bazı kesimlerde sıcaklık artışı yaşanabilir. Onun gerçekleştiği yerler bu fayları izleyerek gerçekleşiyor bu bizim için ilginç" diye konuştu.
Prof. Dr. Sözbilir, sıcak su kaynaklarının ana şokla çıktığını belirtip, şu bilgileri paylaştı:
"Sıcak su çıkışı devam eder. Burası çok fazla sarsıldığı için yer altı su seviyesi yüzeye çok yakın, denize de çok yakınız. Dolayısıyla alttaki su içeren kumlu tabakalar suyla birlikte yukarıya çıkıyor. O nedenle çukurluklar oluşuyor. Şu anda bunu görüyoruz. Bu zeminin taşıma gücünün sıfırlandığı anlamına geliyor. Bu olaylar Bayraklı Ovası'nda yaşanan olaylardır. Binanın altında bu olaylar gerçekleşiyor. Bunlar yaşandığı için bina sarsıntıya cevap veremiyor ve iyi bir inşaat kalitesine sahip olmadığını için çöküyor. Gülbahçe ve Tuzla fayları İzmir'in en büyük fayları. Bu fayların 6.9 deprem üretme potansiyelleri var. Şimdi meydana gelen deprem Bayraklı olarak konuşursak, 70 kilometre uzaklıktaydı. Ama buradaki fayın üzerinde Gülbahçe'nin kendisi var zaten. Tuzla fayı üzerinde Doğanbey'den başlıyor, denizden giriyor, oradan Yeniköy, Çatalca taraflarından geçiyor. Kuzeye doğru Orhanlı taraflarında Menderes, Cumaovası tarafları, Bornova'ya kadar uzanan, Konak'tan geçen 50 kilometre uzunluğunda fay var. Dolayısıyla bu fayların deprem üretmemesi gerekiyor. Üretirse İzmir için çok büyük can ve mal kaybı olur. Bu iki fayın depremden etkilendiğini anlıyoruz. 2 fayda etkileşim yaratmış, etkileşim, tetiklenme anlamında değil. Sadece etkileşim var. Bu fay deprem üretmeye başladığında anlayacağız. Şu an Tuzla ve Gülbahçe deprem üretmiyor, etkilendiğini anlıyoruz." (DHA)