İzmir'i vuran depremin ardından Marmara Bölgesi'ndeki aktif fay hatlarını işaret eden Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, "İnsanlara etkisi bakımından 'katil fay' olarak isimlendirilen Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde oluşabilecek bir depremin Marmara'yı ve Güney Marmara'yı etkilemesi beklenmektedir. Burada oluşacak olan deprem aynı zamanda tsunami etkisi de gösterebilecek bir depremdir" dedi.
İzmir'in Seferihisar ilçesi yakınlarında 30 Ekim'de meydana gelen, 115 kişinin öldüğü 1034 kişinin yaralandığı 6.6 büyüklüğündeki yıkıcı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Engin Er, Marmara Bölgesi'ndeki aktif fay hatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Marmara Denizi içinden ve Güney Marmara üzerinden geçen 3 büyük ve aktif fay hattının bulunduğunu belirten Engin Er, bu faylar üzerinde 7-7.5 arasında deprem beklendiğini dile getirdi. Marmara Denizi içerisinde bulunan Kuzey Anadolu fay hattının kırılması durumunda meydana gelecek olan depremin tsunami etkisi yaratacağını belirten Er, Kuzey Anadolu fayı içerisinde bulunan 3 ayrı fay kolunu ise 'Katil fay' olarak değerlendirdi.
Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde oluşması beklenen depremin Marmara Bölgesi'nin tamamını etkileyebileceğini söyleyen Er, şöyle konuştu:
"Güney Marmara'yı etkileyecek olan depremlerden biri de bütün Marmara Bölgesi'ni etkileyecek olan depremlerden bir tanesidir. O da Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu olarak adlandırılan ve zaman zaman İstanbul depremi olarak yanlış isimlendirilen fay hattı üzerinde oluşabilecek bir depremdir. Yaklaşık 7-7.5 arasında olabilecek bir deprem. 7'nin üzerinde olacağı ve 7.5'e kadar çıkacağı değerlendiriliyor. Tarihsel dönemlere baktığımızda Marmara Denizi içinden geçen faylarda 1766-1509'da 7 ve 7.5 büyüklüğünde depremle olmuş ve oluşan depremler sadece Marmara Denizi etrafında değil Avusturya, İtalya gibi ülkelerde hissedilmiş depremlerdir. Bu depremlerin tekrarlama periyoduna baktığımız zaman 1999 depreminden sonra sismik boşluk olarak adlandırılan yerde oluşabilecek depremin büyüklüğü de yine 7.5 büyüklüğüne kadar varabileceği söylenebilir. Burada oluşacak olan bir depremin bütün Marmara Denizi'ne kıyısı olan il ve ilçelerde hissedilmesi beklenmektedir. Burada oluşacak olan deprem aynı zamanda tsunami etkisi de gösterebilecek bir depremdir. İzmir'de oluşan deprem aslında normal atımlı, normal fay olarak adlandırdığımız bir fay çeşididir. Marmara Denizi'ndeki fay, doğrultu atımlı fay olmasına rağmen, doğrultu atımlı faylarda heyelan beklenmez ama Marmara Denizi içerisinde bulunan gevşek zeminlerin bu depremle beraber hareket etmesi beklendiğinden ve bu kütle hareketi içerisinde oluşabilecek tsunaminin Bursa'nın Gemlik, Mudanya, Balıkesir'in kenar ilçelerini, Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan bütün illerin kenarlarında etkisini göstermesi beklenen bir tsunami etkisi olacaktır. Dolayısıyla burada oluşabilecek bir deprem Güney Marmara'yı etkileyecek."
Deprem anında çıkan enerjinin büyüklüğü, deprem olan noktaya bulunan uzaklık, zeminin özellikleri gibi faktörler binaların yıkılmasındaki belli başlı sebeplerden bir kaç tanesi olduğunu hatırlatarak, aktif fay hatları üzerine bina inşa edilmesinin yanlış olduğunu belirten Engin Er, "Kuzey Anadolu fay hattının orta kolları olarak adlandırdığımız İznik Gölü'nün güneyinden başlayıp Gemlik'te bir kaç kola ayrılan, Orhangazi fayı olarak devam eden, Mudanya'nın denizle birleştiği noktanın kenarından geçip Karacabey'e doğru devam eden Kuzey Anadolu fay hattının orta kolu üzerinde oluşabilecek 7 büyüklüğünde bir deprem beklenmekte. Burada oluşabilecek bir depremin yine Güney Marmara'yı etkileyeceği bekleniyor. Üçüncü bir deprem kolu olarak da Kuzey Anadolu fay hattının güney kolu olarak adlandırdığımız İnegöl'den başlayıp Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer'den gelip Uluabat'a doğru devam eden fay hattıdır. Burada da, tarihsel dönemlerde oluşan depremlere baktığımız zamanda 7-7.2 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli var. Burada oluşabilecek deprem de aslında Güney Marmara'nın tamamını etkileyecek özellikte bir deprem. Binaların yıkılmasına sebep olan faktör sadece deprem değildir. Çıkan enerjinin büyüklüğü, deprem olan noktaya bulunduğumuz yerin uzaklığı, bulunduğumuz zeminin özellikleri gibi faktörler binaların yıkılmasındaki belli başlı sebeplerden bir kaç tanesi" diye konuştu.
Depreme karşı önlem alınmadığı takdirde doğal olayın doğal afete dönüştüğünü belirten Engin Er, şunları söyledi;
"İzmir depremine 30 kilometre mesafede olan Seferihisar'da yıkım olmadı. Deniz kenarında olduğu için küçük çaplı tsunami yaşandı. Bayraklı ilçesi ise, depremin merkez üssüne 70 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen burada yıkım ve can kaybı oldu. Aynı şekilde Bursa'ya ve Güney Marmara'ya baktığımız zaman, bazı zeminlerin depremi büyütme özelliği olduğunu görüyoruz. Tıpkı Bayraklı'da olduğu gibi. Bursa'nın Osmangazi, Yıldırım gibi ilçelerinde, buradan devam ettiğimizde Çanakkale'ye kadar sıvılaşma özelliğini gösteren zeminler var. Dolayısıyla depremin oluş yeri, depremden çıkan enerjinin büyüklüğü, bulunduğumuz yerin depremin odak merkezine uzaklığı, bulunduğumuz zeminin sıvılaşma özelliği gösterip göstermemesi gibi faktörler bir arada değerlendirildiğinde, bunların olumsuz olarak değerlendirdiğimiz zaman, doğal olayların doğal afetlere dönüşmesi beklenen bir olay haline gelmektedir. Özellikle Güney Marmara'yı ve Marmara Bölgesi'nin tamamını etkilemesi beklenen, devletin resmi kurumlarının açıkladığı, aktif, diri, canlı fay olarak adlandırdıkları, insanlara etkisi bakımından da katil fay olarak isimlendirilen bu üç fay hattı üzerinde oluşabilecek bir depremin Marmara'yı ve Güney Marmara'yı etkilemesi beklenmektedir."