Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, Salda Gölü'nün on binlerce yıl öncesinin bugüne yansıması olduğunu belirterek, "Salda Gölü'ndeki bu beyaz kum aslında fosil. Binlerce, on binlerce yıl önce yaşamış bakterilerin kalıntıları. O açıdan bir maden özelliği göstermekte. O madeni buradan çıkarıp satışa sunmak tamamıyla hırsızlıktır. Buradan götürülüp bir kum dışarıda satılamaz" dedi.
Burdur'un Yeşilova ilçesinde bulunan ve 'Türkiye'nin Maldivleri' adıyla ünlenen Salda Gölü'nde son dönemde her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turist ağırlanıyor. Salda Gölü, beyaz kumu ve turkuaz mavisi suyuyla turist çekerken, son yılların en önemli cazibe merkezleri arasında yer alıyor. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nce (NASA) Salda'nın Mars'taki Jezero krateriyle benzer özellikler gösterdiğinin açıklanması, gölün ününü hızla artırdı.
Gölü ve güzelliği görmek için kilometrelerce uzaktan ziyaretçiler gelirken, Salda'nın kenarında bulunan ve adını buradan alan köyün halkından olan jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, gölün jeolojik yapısından çamurunun faydalı olup olmadığına, gölün kuruma riskinden yapılan koruma çalışmalarından önceki durumuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
TIKLAYIN - Tatilciler, "çamuru cilde iyi geliyor" diyerek Salda Gölü sahilinde birden fazla çukur açtı
Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, Salda Gölü'nün eriyen kayaç boşluklarına elementlerce zenginleştirilen suların dolmasıyla oluştuğunu söyledi. Arıkan, "Salda Gölü bu oluşum biçimiyle karstik bir özellik taşımaktadır. Aynı zamanda Salda Gölü'nün oluşumunda tektonik hareketler de söz konusudur. Özellikle son 20 yıldaki dip ölçümlerine bakarsak Salda Gölü'nde sürekli olarak bir farklılık söz konusudur. Benim 2016 yılında şahsi olarak yaptığım çalışmalar sonucunda gördüğüm husus, dip oluşumları tektonik açıdan çökeltilerle beraber sürekli olarak değişmekte. Salda Gölü'nü şu şekilde özetleyebiliriz. Salda Gölü tektonik hareketlerin de etkilediği karstik bir göldür. Gölümüzün çevresi 44 kilometredir ve alkali özellik taşımaktadır. İçinde magnezyum ve sodyum elementleri mevcuttur. Göl içerisinde bu elementlere adapte olmayı başarabilmiş bitkiler ve hayvanlar yaşamaktadır. Bu adaptasyon gitgide arttığı için şu anda gölün popülasyonu da ilk zamanlara göre daha fazladır" dedi.
Salda Gölü'ndeki en önemli özelliklerden birinin sahilindeki beyaz kumlar olduğunu söyleyen Arıkan, "Bu beyaz kumlar göldeki bakteriler tarafından magnezyumun emilmesi suretiyle hidromenyezit minerali olarak çökelmesi sonucu oluşmuştur. Bu yapı taşları hidromenyezit minerali olan bakteriler stromatolitleri (sığ sularda oluşan genişleme eğilimli katmanlı yapılar) oluşturmuştur. Çevrenin ve zamanın etkisiyle bu stromatolitler ayrışarak bu beyaz kumu meydana getirmiştir" diye konuştu.
Salda Gölü'nün 'doğal laboratuvar' olduğunu vurgulayan Arıkan, "Yani insanların gelip bir dakikada fotoğraf çektirdikleri yer aslında binlerce yılın bir görsel şöleni, jeolojik tarihidir. Salda Gölü'nü bu şekilde değerlendirmek gerekir" dedi.
Salda Gölü'nün çamurunun sağlığa iyi geldiği iddialarıyla ilgili Arıkan, "Bu konuda birçok dermatoloğun buraya gelerek bununla ilgili çalışmalar yaptığını biliyorum ama şu anda net bir şey çıkmadı ama magnezyum ve sodyum minerallerinin özellikle sedef ve kapanmayan yaralar üzerindeki etkisi şu anda konuşulmaktadır" diye konuştu.
Abdurrahman Arıkan, NASA'nın, Salda'nın Mars'taki Jezero kraterine benzerliği yolunda yaptığı açıklamayla ilgili ise "Salda Gölü'nün fiziksel özelliği Mars'a benzemekle birlikte kimyasal özelliği Mars'a benziyorsa yani bu beyaz stramotolitlerin kimyasal özellikleri de Mars'a benziyorsa şayet bir zamanlar Mars'ta bakterilerin yaşadığı da düşünülmelidir. Yani fiziksel açıdan bir nebze ama kimyasal ve biyolojik açıdan daha önemlidir" dedi.
Salda Gölü'ndeki tektonik hareketlerin devamlı olacağını anlatan Arıkan, şunları söyledi:"Bu hareketlerin tarihi veya neticesi yoktur. Bu yüzden kırıklı yapılar, faylanmalar sürekli olarak devam eder. Şu anda Salda Gölü'nün derinliği 190 metre civarında. Tektonik hareketler nedeniyle çökelmeler oluştuğu için önceleri 170 metreydi şu anda 190 metre civarında. Zaten göl alttan kaynaklarla besleniyor. Beslenmesindeki ana neden bu çatlaklı yapılar. Aşağıdan su nasıl çıkabilir. O çatlaklı yapılardan çıkarak gölü beslemektedir. Salda Gölü'nü besleyen ana unsur aşağıdaki kaynaklardır."
Salda Gölü ve çevresinin geçen yıl 'özel çevre koruma (ÖÇK) bölgesi' ilan edilmesinin olumlu olduğunu belirten Arıkan, şöyle konuştu:
"Salda Gölü geçen yıl mart ayında 'ÖÇK bölgesi' ilan edildi. Bakanlık tarafından çalışmalar yürütülmekte. Biz bu konuda müteşekkiriz aslında. Salda Gölü çevresi 3 yıl öncesine kadar insanların hayvanlarını otlattığı bir yerdi. Bu yeni yapıya, bu turizm yapısına da insanlar zamanla adapte olacaklardır. Bununla alakalı bugün yüksek sesle çıkabilir. İnsanlar buraya yazın tatile geliyorlar, kışın tatile geliyorlar. Ev yapıyorlar. Şu anda 1,5 seneden bu yana çivi dahi çakılmıyor. Ticari amaçlı olmayan konteynerler bile kaldırılmış durumda. Bu güzel bir şey. Şu anda konuşulan Salda'da bundan sonra yapılacak yapılar için tek tip yapıların kullanılacağı yönünde."
Salda Gölü'nü besleyen akarsu kaynağı olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını vurgulayan Arıkan, "Alttan, kırıklardan gelen su da doyuramazsa gölün yok olma tehlikesi var tabi ki. Bunun için net bir tarih verilemez ama bir faylanma olur, bir kırıklanma olur yeni bir kırık oluşur oradan daha çok su yükselebilir. Yer altından su gelebilir veya çekilebilir ya da akış yönünü değiştirebilir yer altındaki su, onun için net bir tarih verilemez bununla ilgili. Dünyadaki her şeyin bir ömrü olduğu gibi Salda Gölü'nün de bir ömrü var. Salda Gölü on binlerce yıl öncesinin bugüne yansımasıdır. Nasıl güneşteki ışık 8 dakika sonra bize geliyorsa Salda Gölü'ne bakıyorsak şayet biz aslında 10 binlerce yıl öncesini görüyoruz burada" dedi.
Valilik ve kaymakamlığın yaptığı çalışmaların Salda Gölü'nü korumaya yönelik olduğunu da kaydeden Arıkan, şöyle devam etti:
"Valilik ve kaymakamlık Salda Gölü'nü korumak için ellerinden geleni yapıyor. Allah razı olsun. 3 yıl önce insanlar bu beyaz kumlar üzerinde kamp kuruyorlardı. Mangal yakıyorlardı. Pisliklerini bırakıp gidiyorlardı, biz çöpleri topluyorduk. Çöpler bizim değil ama göl bizim. Son zamanlarda kil banyosu çıktı. Sahilde kumları götürmeyin. Burası bir miras. Burası doğal bir zenginlik. Salda Gölü'ndeki bu beyaz kum aslında fosil. Binlerce, on binlerce yıl önce yaşamış bakterilerin kalıntıları. O açıdan bir maden özelliği göstermekte. O madeni buradan çıkartıp satışa sunmak, Google'da arattırdığınız zaman görüyorsunuz adamlar 'Salda Gölü kumları' diye satışa sunmuşlar bu tamamıyla hırsızlıktır. Buradan götürülüp bir kum dışarıda satılamaz."