TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Kaz Dağları'nda yapılmak istenilen altın madenciliği kapsamında Alamos Gold/ Doğu Biga Madencilik Şirketi tarafından hazırlatılan Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu'nun yeraltı ve kaynak suları üzerine etkilerini değerlendirdi. JMO tarafından madencilik sahasının Atikhisar Barajı’na yakın olduğunu belirtilen açıklamada, "İçme suyu olarak kullanılan su kaynağı kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenecektir" denildi.
Türkiye’nin oksijen deposu olan Kazdağları’na, Kanadalı şirket Alamos Gold’un yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik tarafından yapılmak istenen siyanürlü altın madeni projesine tepkiler sürüyor. Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar barajını kirleteceği ve ormandan 195 bin civarı ağaç kesilmesine neden olduğu için tepkileri toplayan proje, işletme ruhsatı süresi dolduğu için şimdilik durmuş durumda.
Projenin kapasite artışına dair hazırlanan ÇED raporunu değerlendiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, bir açıklama yayınladı. Maden sahasının Atikhisar Barajı’nın su toplama havzasında olduğunun vurgulandığı açıklamada, yüzey ve yer altı sularının maden çalışmalarında kullanılacak kimyasallardan olumsuz etkileneceği ifade edildi.
Açıklamada, bu bölüm şöyle kaydedildi:
"Maden çalışmaları sonrasında oluşacak kimyasal sızıntılar ve asit kaya drenajı oluşumu bölgedeki birimlerin sahip olduğu süreksizlikler (kırık, çatlak) aracılığıyla yeraltı suyundan yüzey sularına karışacak ve bu durumda yeraltı sularında meydana gelebilecek herhangi bir miktar ve kalite açısından bozulma yüzey sularında da gözlemlenecektir. Bu da, yeraltı suyunun beslediği, etkileşimde olduğu akarsular vasıtasıyla içme suyu amaçlı olarak da kullanılan Atikhisar Barajı’nı kaçınılmaz olarak olumsuz etkileyecektir."
Proje alanı civarındaki içme ve kullanma suyu amaçlı olarak kullanılan çeşme ve kaynakların hidro-jeokimyasal analiz sonuçlarına göre ağır metal içeriyor olmasının içme suyu standartlarına göre çelişkili olduğu belirten açıklamada, laboratuvar analizlerinin yeniden yapılması ve sonuç doğru ise çözüm üretilmesi gerektiği ifade edildi.
Açıklamada, "Nihai ÇED Raporunda depolama alanlarında oluşacak herhangi bir sızıntıya karşı gerekli önlemlerin alınacağı ve proje alanı çevresinin drenaj, kuşaklama kanalları ile çevreleneceği belirtilse de doğrudan alana düşen yağışın yeraltı suyuna süzülmesine karşı bir önlem bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra doğrudan alana düşen yağış, modelleme çalışmalarında dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla madenin işletilmesi veya terk edilmesinden sonra depolama alanlarına direkt düşen yağışın süzülmesiyle yeraltı suyunun kirlenmesi söz konusudur" denildi.
Raporda yer alan yeraltı suyu akım modellemesinin değerlendirildiği açıklamada, modelleme kalibrasyonunun kurak sezonda ölçüldüğü bunun doğru sonuçları yansıtmayacağı, modelin yağışlı dönemler referans alınarak yapılması gerektiği ifade edildi.
ÇED yönetmeliğinde yapılan değişikliğe de değinilen açıklamada, "Devletin asli görevleri arasında olan izleme ve denetim sisteminin özelleştirilmesi, siyanür liçi gibi çevre ve insan sağlığı üzerinde son derece etkili olan projelerde, ücreti proje sahibi tarafından ödenen kapasite ve yetkinliği belli olmayan kuruluşlar tarafından izleme ve denetimin gerçekleştirilmesi, ÇED raporu kapsamında taahhüt edilen koruma önlemlerinin alınıp alınmayacağına ilişkin derin kuşkuların oluşmasına neden olmaktadır. Kirazlı sahasında da taahhüt edilen önlemlerin alınmasının da kuşkulu olacağı açıktır. Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni işletmesinin, yeraltı suyu ile yeraltı suyundan beslenen yüzey ve kaynak suları üzerinde halkı ve yaşam çevresini de etkileyecek şekilde olumsuz etkileri olacağı açıkça görülmektedir. Bu nedenle yöredeki halkın ve doğal yaşam koşullarını olumsuz ve geri dönülmez bir şekilde etkileyen bu projeden derhal vazgeçilmelidir" denildi.