İnsan kaçakçılığından tutuklanan JİTEM'ci Başçavuş'un, bir telefon görüşmesinde Zirve Yayınevi baskınında öldürülen Necati Aydın'ın İHAM'e şikayet ettiği kişinin kendisi olduğunu imalı bir şekilde anlattığı belirlendi Uluslararası göçmen kaçakçılığı yapan bir çeteye yönelik Konya'da düzenlenen Palmiye Operasyonu'ndan, Malatya'daki misyoner katliamının derinine ışık tutabilecek ipuçları çıktı. Palmiye Operasyonu'nun tutuklu sanıklarından JİTEM'ci Başçavuş Uğur Doğan Er, katliamdan 34 gün sonra Özhan Han'la yaptığı telefon görüşmesinde, Malatya'da öldürülen Necati Aydın'la ilgili bir haberi işaret ederek "aramızda kalsın" dedi. JİTEM'ci başçavuşun işaret ettiği haberden yola çıkan polis ve savcı, Necati Aydın'ın İzmir'de yaşarken AİHM'e şikayet ettiği esrarengiz astubayın, Uğur Doğan Er olduğunu saptadı. Malatya'daki Zirve Yayınevi, 18 Nisan 2007 tarihinde Emre Günaydın ve arkadaşları tarafından basılmış; yayınevindeki misyonerler Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüştü. Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün, uluslararası göçmen kaçakçılığı yapan bir çeteye yönelik yaklaşık bir yıl önce başlattığı planlı operasyonda, misyoner katliamına ilişkin ipuçları yakalandı. Telefon kaydı ele verdi 'Palmiye' adı verilen operasyon kapsamında, aralarında Konya İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda görevli Başçavuş Uğur Doğan Er'in de bulunduğu çete zanlılarının telefonları mahkeme kararıyla dinlemeye alındı. Yaklaşık altı ay süren teknik takibin ardından geçen mayıs ayının sonunda harekete geçen Konya polisi, yüzü aşkın kişiyi gözaltına aldı. Zanlılarla birlikte, göçmen kaçakçılığında kullanılan çok sayıda sahte belgenin yanı sıra üç el bombası ve dokuz adet tabanca ele geçirildi. Aralarında Er'in de bulunduğu zanlılardan 83'ü, "çete kurarak göçmen kaçakçılığı yaptıkları" gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine konuldu. İddianame 'Zirve'yi aydınlatacak Konya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Yıldırım, operasyona ilişkin iddianameyi 4 Kasım 2008'de tamamlayarak 83'ü tutuklu olmak üzere toplam 186 zanlı hakkında ağır ceza mahkemesinde dava açtı. Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücedele Şubesi'nin hazırladığı bin 519 sayfalık Palmiye Fezlekesi ile Savcı Yıldırım'ın hazırladığı 192 sayfalık Palmiye İddianamesi'nden bölümler, Taraf gazetesinde yayımlandı.Misyoner katliamının derinini aydınlatabilecek ipuçları, fezleke ve iddianameye yansıdı. "Aramızda kalsın..." Zirve Katliamı’ndan 34 gün sonra Konya JİTEM'de görevli Astsubay Uğur Doğan Er ile JİTEM'le bağlantılı olduğu belirlenen Erhan Han arasında geçen bir konuşma, polisin dikkatini çekti. Er ile Han arasında 21 Nisan 2007 günü saat 20.22'de geçen konuşma, fezleke ve iddianamede şöyle yer aldı: Ö. Han: Aldın mı şeyleri ya, merak ettim ya. U. D. Er: Abi vallaha bakmadım ben. Nöbetten çıktıydım bugün, üç buçuk, dörde kadarda bir şeylerle uğraştım. Ö. Han: Hıı. U. D. Er: İş yerine uğramadan geldim. Aha şimdi duş aldım, aha da geri yatıyom. Ö. Han: Anladım. Ha dedim senin MSN'ler rahat durmuyor, biliyon mu? Dedim gene biri alır götürür ben size abi. U. D. Er: Yok yok abi, bu sefer olmaz. Ö. Han: Bak senin MSN'ye ekli kimmiş biliyo musun? U. D. Er: He. Ö. Han: Melek xx alt tire Melek hotmail kom. U. D. Er: Yeri bellimi onun, Urfa mı? Ö. Han: Onu da buluyor şimdi. U. D. Er: Tamam abi. Ö. Han: Onu da çözüyorlar. U. D. Er: Var mı bir şeye ihtiyacın. Ö. Han: Yok kardeş. Onu merak ettim işte, onun için sordum. U. D. Er: Bugünkü Milliyet'i al da bi oku. Ö. Han: N'oldu, hayırdır? U. D. Er: Varsa yanında al oku. Sadece aramızda kalsın, yirminci sayfaya bak. İşte o haber JİTEM'ci başçavuşun işaret ettiği 21 Nisan 2007 tarihli Milliyet Gazetesi'nin 20 sayfasını açan polis, Necati Aydın'la ilgili haberi gördü. "Öldürülen Aydın, AİHM'deki davasında JİTEM'i suçlamış" başlıklı haberde, Aydın'ın İzmir'de yaşarken AİHM'e yaptığı bir başvuruda, 2000 yılında İzmir Kemalpaşa, Urla ve Karaburun'da hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle soyadını bilmediği JİTEM mensubu Uğur Astsubay'ın yargılanmasını talep ettiği anlatılıyordu. O Uğur bu Uğur Konya polisi, Aydın'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) şikayet ettiği soyadı bilinmeyen JİTEM'ci Uğur Astsubay'ın, Uğur Doğan Er olduğunu saptadı. Savcı Yusuf Yıldırım ise iddianamesine, şunları yazdı: "Uğur Doğan Er simli şahsın yukarıdaki görüşmede Özkan Han isimli şahsa 'sadece aramızda kalsın' şeklinde telkinde bulunması, bu olayla ilgili veya haberde geçen olayla ilgili olarak bağlantısının bulunabileceği ve bu nedenle de gizlemeye çalıştığı kanaati hasıl olmakla birlikte; haber içeriğinde geçen olayla ilgili olarak açık kimliği bilinmeyen JİTEM mensubu Uğur Astsubay'ın, Uğur Doğan Er isimli şahıs olduğu elde edilen iletişim tespitinden anlaşılmaktadır. Bu haliyle öldürülen Necati Aydın isimli şahsın AİHM nezdinde açtığı davada şikayetçi olduğu şahsın açık kimliğinin, Özkan Han isimli şahısla irtibatlı olan ve yukarıda açık olarak iletişim tespitlerindeki olaylara adı karışan Konya İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Uğur Doğan Er isimli şahıs olduğu tespit edilmiştir." NECATİ AYDIN’IN AİHM’DEKİ DAVASI Malatya'ya yerleşmeden önce İzmir'de yaşayan ve İsa Mesih Topluluğu içinde yer alan Necati Aydın, misyonerlik yaptığı gerekçesiyle 2000 yılında tutuklanmış ve 29 gün hapis yatmıştı. Cezaevinden çıktıktan sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran Necati Aydın, JİTEM'in hakkında uydurduğu suçlar nedeniyle tutuklandığı öne sürmüş ve bu durumdan soyadını bilmediği Uğur isimli astsubayı sorumlu tutmuştu. Ancak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Aydın'ın bu başvurusunu 'takipsizlik' kararıyla sonuçlandırmıştı. AİHM'e başvurmuştu Türk yargısından istediği sonucu alamayan Aydın, konuyu AİHM'ye taşımıştı. Aydın, AİHM'e açtığı davanın dilekçesinde, hakkında düzenlenen bütün suç duyurularının JİTEM'in yönlendirmesiyle hazırlandığı iddia etmişti. İncil dağıtmak için gittiği hiçbir yerde hakkında işlem yapılmamasına rağmen JİTEM'in devreye girmesiyle birkaç ayrı savcılığın hakkında soruşturma açtığını belirten Aydın, yargılanabilmesi için sahte delil yaratıldığı savunmuştu. Aydın, bu durumdan sorumlu tuttuğu Uğur astsubayın yargılanmasını istemişti. Karaburun'a bağlı köylerde İncil dağıttığı için İzmir'de yargılandığı misyonerlik davasından beraat eden Aydın'ın AİHM'deki davası henüz sonuçlanmadı. (Taraf)