ABD'de 3 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Başkan Donald Trump'ın karşısına çıkacak isim belli oldu. Demokrat Parti'de eski Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın başkan adaylığı kesinleşti.
Joe Biden, dış politika konusunda oldukça deneyimli bir isim. Üstelik Türkiye'yi de yakından tanıyan ve 2000'lerin başından bu yana iki ülke ilişkilerinin bazı dönüm noktalarında kritik roller üstlenmiş bir siyasetçi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın, Demokrat Parti'nin başkan adayı olduğunda, kendisine yönelik dış politika konusunda deneyimsiz olduğu yönündeki eleştirileri gidermek amacıyla Biden'ı Başkan Yardımcısı adayı olarak seçtiği yorumları yapılmıştı.
Joe Biden'ın 2020'de Trump'ın karşısına çıkartılacak doğru isim olduğunu düşünenler dış politika konusundaki uzmanlığının yanı sıra cazibesi ve tatlı diliyle halka ulaşabilen bir konuşmacı olmasına ve yaşadığı korkunç kişisel trajedileri atlatabilen cesur biri olarak nitelendirilmesine dikkat çekiyorlar.
Biden'ı eleştirenler ise yaşını ve geçmişte yaptığı sayısız gaftan hareketli pot kırmaya yakın olmasını ön plana çıkarıyor. Biden ile ilgili dile getirilen kaygılardan bir diğeri de kadınların saçlarını koklama eğiliminin olması.
Joe Biden, 36 yıl boyunca aralıksız Senatörlük yaptı. Bu dönemde Adalet Komitesi ve Dış İlişkiler Komitesi üyeliklerinde bulundu. Bir dönem Dış İlişkiler Komitesi'nin başkanlığını yürüttü. Bu görevleri sırasında Türkiye'yi yakından ilgilendiren birçok konunun içinde yer aldı.
Biden, Senatörlüğü döneminde uzun yıllar Türkiye'nin Kıbrıs politikasını sert dille eleştirirken, 1915 olaylarının ABD tarafından "Ermeni soykırımı" olarak tanınması için de faal olarak çalışmalar yürüttü.
Biden'ın Senato'da 36 yıl temsil ettiği Delaware eyaletinde Yunan asıllılarının sayısının fazla olması ve burada yoğun şekilde örgütlenerek birçok siyasi sivil toplum kuruluşuna sahip oldukları biliniyor.
Türkiye'nin 1974'te Kıbrıs askeri müdahalesinden bir yıl önce Senatör seçilen Biden, uzun yıllar boyunca Türkiye'ye Kıbrıs'tan çekilme çağrısı yaptı. 1987 yılında da Birleşmiş Milletler'in (BM) bu doğrultuda aldığı karara uymadığı için Türkiye'ye yeniden ambargo uygulanmasını öngören kanun taslağını hazırlayan ve Kongre'ye sunan isimlerden biri oldu. Bu tasarı Kongre'de yeterli oyu alıp yasalaşamadı.
Biden, Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nda olduğu dönemlerde Kıbrıs Sorunu'nun çözülememesinden Türkiye'yi sorumlu tutan açıklamalar yaparken, 1999 yılında da Türkiye'ye yönelik 5 milyar dolarlık yardım paketinin serbest bırakılmasını Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak veto etmişti.
Joe Biden, Türkiye'nin ABD ile ilişkilerindeki bir diğer sıkıntılı konu olan 1915 olaylarıyla ilgili de bunun "Ermeni Soykırımı" olarak tanınması gerektiğini savunan bir siyasetçi.
Gerek Senato'daki görevleri sırasında gerekse de Başkan Yardımcılığı döneminde bu konuyu zaman zaman gündeme getiren Biden, bu yıl da seçilmesi halinde soykırımı tanıyacağını vaat etti.
Biden'ın 24 Nisan'da yaptığı yazılı açıklamada da Senato'daki çalışmalarını hatırlatarak, "soykırımın tanınması için yürütülen çabalara liderlik etmekten gurur duyduğunu" söyledi. Biden, "Ermeni Soykırımı tanıyan bir karara destek vereceğime ve evrensel insan haklarını yönetiminin bir numaralı önceliği yapacağıma söz veriyorum" dedi.
Bununla birlikte, Biden'ın 2009 senesinde sarf ettiği bazı sözler Ermenistan'la ciddi bir diplomatik kriz yaşanmasına neden olmuştu.
Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşme süresinin yürütüldüğü 2009 yılında Biden'ın Ermeni lobisine mensup bazı kişilerle sohbet ederken çekilmiş görüntüleri internet ortamında yayınlanmıştı. Görüntülerde, Biden'ın dönemin Ermenistan Başbakanı Serj Sarkisyan'ın normalleşme süreci nedeniyle kendilerinden soykırımın ABD'de tanınması için baskı kurmamalarını istediğini söylediği görülüyor.
Bu görüntülere, özellikle ABD'deki Ermeni diasporası sert tepki göstermişti. Biden ise sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek, kendini savunmuştu.
Senato'da görev yaptığı dönemlerde sıkıntılı konularda Türkiye karşıtı bir tutum takınan Biden'ın, Başkan Yardımcılığı sırasında daha dengeli bir role büründüğü görülüyor.
Biden, ABD Başkan Yardımcısı olarak üç kez Türkiye'yi ziyaret etti ve bu ziyaretlerin her biri ikili ilişkiler açısından kritik dönemlerde yapıldı.
Türkiye'ye ilk ziyaretini Aralık 2011'de yaptı. Biden, ana gündemini Arap Baharı nedeniyle Orta Doğu'daki yaşanan gelişmelerin oluşturduğu ziyaret kapsamında, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi.
Joe Biden yine aynı ziyarette Fener Rum Patrikhanesi'ni de ziyaret etti ve burayı ziyaret eden ilk ABD Başkan Yardımcısı oldu. Biden'ın ikinci ziyaretinin tarihi ise Kasım 2014. Bu ziyaret de Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Kobane'ye yönelik operasyonu ve ABD'nin de örgüte karşı başlattığı hava bombardımanlarının hemen ardından geldi.
Biden, ziyaret kapsamında İstanbul'da bazı sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya geldi. ABD basınında, Biden'ın bu toplantılardan birinde güçler ayrılığının önemine ve başkanlık sistemlerinin risklerine vurgu yapmasının, Ağustos 2014'te Türkiye'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden Erdoğan'ın galip çıkmasına ve başkanlık sistemi tartışmalarına bir gönderme olduğu yorumları yapılmıştı.
Biden, ABD Başkan Yardımcısı olarak Türkiye'yi üçüncü ve son kez 2016'da ziyaret etti. 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık bir ay sonra yapılan bu ziyaretin ana gündemini de Fethullah Gülen'in iadesi oluşturdu.
Biden, Erdoğan ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, müttefiklerinden birinin demokrasisine zarar verdiği iddia edilen birini barındırmaktan hoşlanmayacaklarını ancak bunun hukuk sistemi içerisinde çözülmesi gereken bir konu olduğunu söylemişti.
Joe Biden'ın başkan yardımcılığı döneminde Türkiye ve Erdoğan hakkında yaptığı bazı açıklamalar büyük tartışma yarattı.
Biden, Türkiye'den iki kez özür dilemek zorunda kaldı.
Bu olaylardan ilkinde Türkiye'ye yaptığı ikinci ziyaretten birkaç ay sonra, Ekim 2014'te Harvard Kennedy School'da yaptığı bir konuşma yapan Biden, Orta Doğu'daki en büyük sorunlarını müttefikleri olarak tanımladı.
Biden, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye Devlet Bakanı Beşar Esad'ı devirmek adına çok ciddi paralar ve silahlar aktardığını söyledi.
Biden, "Bu ülkeler, Esad'la savaşan herkese yüzlerce milyon dolar para ve onlarca, binlerce ton silah verdi. Bu politikalar El Kaide bağlantılı grupların ve en sonunda da IŞİD'in işine geldi" dedi.
Biden ayrıca, Türkiye'nin Suriye'ye giden çok sayıda yabancı savaşçının sınırı geçmesine izin verdiğini kabul ettiğini de söyledi.
Bu sözler, Türkiye'nin tepkisini çekti.
Erdoğan, "Bakın bu konuda eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa benim için tarih olur. Sayın Biden eğer Harvard'da böyle bir şey söylediyse bizden özür dilemesi lazım. Öyle ufak tefek çevresinden dolaşarak yapılacak açıklamalar bizim kabulümüz değildir" dedi.
Biden da daha sonra Erdoğan'ı arayarak sözlerinden dolayı özür diledi.
Biden'ın ikinci özrü de 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından geldi.
Darbe girişiminden bir ay sonra Türkiye'ye yaptığı ziyarette Biden, "Amerikan halkı sizin yanınızda. Obama, Erdoğan'ı arayan ilk insanlardan biri oldu. Ancak yine de özür dilemek istiyorum. Keşke daha erken buraya gelebilseydim. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı (Erdoğan), halkınıza büyük hayranlık duyuyoruz ve bu zorluklara göğüs germe biçiminize hayranlık duyuyoruz" demişti.