Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kilis’te bir iftar programında Türk vatandaşı olmak isteyen Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkının verileceğini açıklamasının ardından konuyla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı.
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin huzurunu bozan, teröre bulaşanların vatandaşlığa alınmayacağını belirtirken, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci vatandaşlığa alınacak kişilerde teröre bulaşmamış olma ve ‘ahlaki anlamda’ Türk vatandaşlığı kıstaslarını taşıyabilme özellikleri aranacağını söyledi. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu da “Kriterler mutlaka olacak ve incelenecek” demişti. Habertürk'te yer alan habere göre, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, MİT ve diğer kurumları ilgilendiren çalışmanın detayları, vatandaşlığa alınacaklarda aranacak kriterler ve arka planı şöyle:
7 Haziran öncesinde de Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusu gündeme geldi. Öneriler üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, konunun speküle edilebileceğini ifade ederek düzenlemeyi ertelediği belirtiliyor. Suriye iç savaşı ve sığınmacı krizi baş gösterdiğinde, başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkeleri az sayıda da olsa temiz sicil, eğitim durumu, din ve mezhep kriterlerini göz önünde bulundurarak, doktor, mühendis, tekniker gibi Suriyelileri vatandaşlığa aldı, bu insanları sisteme kazandırdı.
Düzenleme tartışılırken, Türkiye’nin ciddi, tutarlı ve istikrarlı bir göçmen politikası oluşturamaması göz önünde bulunduruldu. İkinci Dünya Savaşı öncesinde yoğun Yahudi nüfusun Türkiye’ye geldiği, bunların çocuklarından hâlâ üniversitelerde ders verenler olduğu, Albert Einstein’ın o dönemde gelen ancak sonra Türkiye’den ayrılan Yahudilerden biri olduğu hatırlatıldı. Yine İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sından kaçanların ABD’de CIA’nın alt yapısını kurduğu, NASA gibi önemli kurumlara büyük katkı sağladığı vurgulandı.
Düzenlemenin sadece Suriyelilere değil, genel olarak göçmenlere alan açacağına, ülkenin zenginleşmesine, bilim ve teknolojik altyapısına katkıda bulunacağına, yetişmiş insanların değerlendirilmesini sağlayacağına vurgu yapılıyor. Belirlenen kriterlerle yetişmiş insanlar alınacak, bunlara sorumluluk verilecek, çalışma hakkı sağlanarak sisteme entegre edilecek. Taslak çalışma devam etmekle birlikte, Türkiye’deki 3 milyona yakın Suriyelinin 2 milyonu kadınlar ve çocuklardan oluşuyor. Kadınlar genelde çalışma hayatının dışında. Bu 2 milyon kişiyi isihdam etme imkânı yok. 1 milyon kadar erkeğin de 500 bini çocuk ya da engelli. İstihdamda değerlendirebilecek yaklaşık 500 bin kişi var. Bunların içinde teknik elemanlar bulunuyor. Elektrik, sıva, seramik ustası vb. ara elemanlar gibi. 10-15 bin kadar doktor, mühendisin bir bölümünün Avrupa’ya gittiği, yine de hatırı sayılır bölümünün Türkiye’de kaldığı belirtiliyor.
Suriyeli sığınmacıların 11.5 milyar dolar olarak tespit edilen ve kalıcı halen gelen maliyeti, kamu bütçesine getirdiği yük kadar, hükümetin sosyo-ekonomik açıdan düşük kesimlere yönelik harcamalarını ve bunlarla etkileşimini de sarsacak niteliğe ulaştı.
Kriterlere gelecek olursak; birinci hedef doktor, mühendis gibi beyaz yakalılar. İkincisi, ara eleman olarak çalışacak teknik iş yapanlar. Kayıtdışı çalışan bu insanların istihdam sistemine entegre edilmesi amaçlanıyor. Üçüncü olarak, farklı nedenlerle Avrupa’ya gitmeyen zenginler, nakit parası olanlar var. Bu insanlar da yatırıma yönlendirilecek.
-Suriyeliler vatandaşlığa peyderpey alınacak. İlk etapta aranan mesleki nitelikler göz önünde bulundurularak 30-40 bin kişi vatandaşlığa geçecek.
- Toplamda 300 bin kişinin Türk vatandaşı olması hedefleniyor. Varsa, bu kişilerin Türkiye’deki aile fertleri de vatandaşlık hakkı kazanmış olacak.
- Vatandaşlığa geçenler 1 yıl içinde yapılacak seçimlerde oy kullanamayacak.
- Mevcut hükümlere göre, vatandaşlık hakkı için yabancıların Türkiye’de 5 yıl kalmış olmaları gerekiyor. 5 yıldan az süre Türkiye’de olan Suriyelilerin de vatandaş olabilmesi için düzenleme yapılabilir.