IŞİD’le ilgili yürütülen dava dosyasında ‘Türkiye’ye bomba sevkiyatlarını organize eden kişi olarak belirtilen örgüt yöneticisi Mustafa Demir ile rütbeli askerlerin sınırda rehine pazarlığı yaptığı ortaya çıktı. Telefon kayıtlarına göre Astsubay Özgür Örs’ün kaçırılmasının ardından Yüzbaşı A., Demir’i arayarak “Bizim personeli geri verin” diyor. Yüzbaşı istediği yanıtı alamayınca da IŞİD üyesine “Sen bizi aradığında biz böyle davranmadık” diye sitem ediyor.
Cumhuriyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre, Astsubayın kaçırılması ile ilgili görüşmelerde sınırdaki ilişkiler ortaya koyuldu. IŞİD yöneticisi Ebu Ali kod adlı Mustafa Demir ile Suriye sınırında görevli rütbeli askerler arasındaki telefon kayıtlarında astsubay Özgür Örs’ün 1 Ocak 2015’te IŞİD tarafından kaçırılmasından sonra yapılan görüşmeler de yer aldı.
Örs ve askerlerin takip ettiği kaçakçılar, askerle karşılaşınca yanlarındaki kaçak eşyayı bırakıp Suriye tarafına kaçmıştı. Örs, sınırın diğer yakasında içinde kaçak eşyaların bulunduğu bir traktörü fark etmişti. Yanındaki iki askere, “Siz bekleyin” diyen Örs, sınırın diğer tarafına geçmişti. Kaçakçıların dönmesi ihtimaline karşı ateş açan Örs, traktörün yanına gittiği sırada kafasına silah dayayan IŞİD’ciler tarafından rehin alınmıştı. Örs, önce Suriye tarafında bulunan Çobanbey’e ardından da Cerablus’a götürülmüştü. MİT, Musul Konsolosluğu personelinin kaçırıldığı süreçte olduğu gibi temaslar kurmuş ve Örs, sınırın Suriye tarafındaki bir sınır karakolunda MİT mensuplarına teslim edilmişti. Örs, IŞİD’e direnmediği gerekçesiyle ordudan atılmıştı. Savcılık belgelerinde Mustafa Demir’in Örs’ün kaçırılması olayının faillerinden biri olduğu belirtildi. Buna karşın Demir, 1 Ocak 2015 gecesi IŞİD mensupları ile yaptığı telefon görüşmelerinde olaydan haberdar olmadıklarını söylemelerini istedikleri anlaşıldı. Ardından Örs’ü 23.34’te Çobanbey Karakol Komutanı Yüzbaşı A. aradı.
Cumhuriyet'in haberine göre görüşmenin ayrıntıları şöyle:
A: Bir durum var, bir durum var, bizimle sizin aranızda
M.D: Buyur abi dinliyorum seni
A: Sıkıntı şu an sizde bir personelimiz olduğuna dair bir durum var
M.D: Yani sizinkilerden bir tanesi … Nerde olmuş olay
A: Bu gaz istasyonu var ya
M.D: He bi aramıştım seni, oraya gitmiştim ben
A: Bana araştır bak, bunun sonu iyi olmayacak
M.D: Abi orası Ribat noktası bizim askeriye var orda; bizim askeriye yani
A: Tamam işte senin askerin kimse araştırın edin
M.D: Gecenin bi saatinde beni aradın, benden bişey istiyon, şimdi adamlar telefon kullanmıyor, ondan sonra askeriyeyle benim bir bağlantım yok. Rabbim nasip ederse inşallah, yarın başım üstüne
A: Ya Ali yarın değil bak, şu an kalk ne yapacaksan kime irtibat kuracaksan kur, bunun sonu iyi değil bak, şu an büyük sıkıntı var
M.D: Abi A. Abi beni tehdit mi ediyorsun gözünü seveyim sen bana ... Ben çıkarım, gezerim, dolaşırım”
Yüzbaşı A. ile yaşanan bu gerilimden sonra Kilis İl Jandarma Komutanlığı’ndan saat 23.48’de aranan Demir’in Y. İsimli bir jandarma istihbaratçıyla yaptığı görüşmede de çarpıcı ifadeler yer aldı:
Y: Abi ıı ben Kilis jandarmadan arıyorum ismim Y. Abi Çobanbey’desin herhalde
M.D: Az önce A. Abi aradı, o konu için mi aradın? Çobanbey Karakol Komutanı
Y: He he
M.D: Abi o bölgeye inşallah, bi 45 dakika bi saat yol alır, az önce dedi yani rica etmedi de yani biraz kaba konuştu ama insanlığını yapacam ben inşallah, biraz sonra o Ribat noktasına gidecem,
Y: Ali kardeşim, e sen de Türksün, biz de Türküz, artı ikimiz de Müslümanız elhamdülillah, tehdit vari konuşmanın bi anlamı yok bu noktada
M.D: Şimdi ben Çobanbey’e giderim bir. İkincisi abi bi şey çıkmazsa, o Ribat noktası A. Yüzbaşı’nın dediği bölgeye giderim iki, bi de abi senden ricam yani böyle kaba konuşmaya gerek yok, geçen ben bizzat buradaki T. Üsteğmene de söyledim, askerleriniz bu tarafa giriyo, şahsen ben görürsem dedim problem yok, geliyo kaçakçıya küfrediyo dövüyo dedim. Bi problem olur biz sorumlu değiliz. Bizzat ben kendim yüz yüze söyledim bunu. Ermiş Karakolu’nda A. abi var orda, ee kaçakçıları biz beraber burada bitirdik yani. Sağolsun çalıştık, bu tarafa geldiler, silahlarıyla geldiler, oturduk sohbet ettik, muhabbet ettik, geri gittiler. Bizde bi problem yok ama bunu bizden biri yapmış olamaz yani, mümkün değil
Y: Anladım. Ali sen ne iş yaparsın orda abi?
M.D: Abi beni bütün şey tanır, Dağ Karakolu, Çobanbey, ondan sonra Ermiş yani, B. Teğmen, A. Yüzbaşı, o T. Üsteğmen, hepsi tanır beni, ben sınırdayım abi … Bizzat tele kadar gitmişimdir, onlar benim yanıma gelmişlerdir. Gayet iyi çalıştık, burada araba meselesinde çok yardımcı oldular, sağolsun, kaç tane araba teslim ettim onlara. Hatta yakaladım, yani çok yardımım oldu.
Bu görüşmenin ardından saat 00.06’da yüzbaşı A. ile yapılan ikinci görüşmede de tansiyon düşmedi:
A: Şu an herkes ayakta ben sana o kadar söylüyorum. Tamam bana yani hemen haber ulaştır. O adam suratle bize gelecek abi
M.D: Abi ben normal basit bir şeyim yani askerim yani sen bana öyle diyon da A. Abi
A: Ben sana söyledim, tamam o zaman beni kimse muhatabım, beni onla görüştürecen o zaman
M.D: Sen böyle konuşuyon ya abi, ben biraz sonra telefonu kapatıyorum abi evime geçip yatıyorum. Ne halin varsa gör o zaman abi böyle konuşuyorsan..
A: Sen öyle diyorsan yapacak bir şey yok diyeyim ben sana
M.D: Tamam abi yapacak bişey yoksa elinizden geleni ardınıza koymayın. Şu konuşmaya bak hele ya abi. Sen bu konuşmayla bir yere varamazsın
A: Sen bizi sen bizi aradığında biz sana böyle davrandık de mi
M.D: Ben seninle böyle konuşmadım
A: Hadi tamam tamam
Bu görüşmenin ardından istihbaratçı Y. ile yapılan görüşmede ise Demir, yalan söyleyerek olaydan haberi olmadığını söyledi.
M.D: Abi arkadaş geldi, bizzat odaları gezdik. Abi yok öyle bişey burada Y: Nolmuş olabilir ki Ali bu ya M.D: A. Yüzbaşının demesine göre orda kaçakçılık var anladın mı abe? BTR kendilerine küfür ediyor, silah sıkıyor. Bu adamlar kaçakçılarsa, muhakkak ki bir pislik yapmışlardır ama bu işin peşini bırakmayız biz. Çünkü bu iş bize mal edilecek. Y: Anladım, büyük ihtimalle de ihale IŞİD’e kalıyor gibi yav iş. Yani Devlet’e kalıyor gibi.
Y ile ertesi gün 11.30’da yapılan görüşmede ise şu konuşmalar geçti:
Y: akşam ki davamız öyle kaldı ya
M.D: Abi kalmaz inşallah, yani kim alırsa alsın, vatandaş da alsa, askeriye de alsa, hudut da alsa, yine bize dönecek yani huduta dönecek bu
Y: Ali Abi, asker almış asker almış ya
M.D: Bizim askeriye almış de mi. Tamam abi bu iş bize döner, biraz sabredin inşallah
Y: Haber alırsan gözünü seviyim beni bilgilendir tamam
M.D: A. yüzbaşıyı napayım açıyım mi telefonları
Y: A. Yüzbaşıyla benim alakam yok, ayrı bir birim. Sen JİTEM’i duydun mu?
M.D: Bilmez miyim abi, hayatım geçti onda
Y: Ben ordayım gardaş. … Sen Cüceneyle görüşüyon mu?
M.D: Biraz atıştık onla, mahkemelik oldum, sonra birbirimize yaklaşmadık
Y: Sıkıntım var diyosun hee
M.D: He abi ya, sizin paralel yapı gibi bu
Bu konuşmanın ardından Yüzbaşı A. ile Mustafa Demir arasında geçen görüşmede ise Demir, Örs’ün kurtarılması konusunda ilginç bir bir yol önerdi:
M.D: Abi sakin mi konuşacan, gene bağıracan mı?
A: Ben sakinim ben
M.D: Bizim askeriye almış. Netice itibariyle bize dönecekler abi. Ben senin normal bir erin gibi burada görevliyim sadece. Sadece Etilere haber verdim, ben böyle bir vaka var dedim. Onlar da ilgileneceğini söylediler, anladın mı abi? Sizin bu Şah Süleyman Türbesinin, ıı le irtibatlı olan 2-3 tane kardeş var, sizinle görüşen. Yüksek ihtimal olay oraya dönecek ve en kısa zamanda çözerler inşallah
A: Tamam
Jandarma istihbarattan Y. ile Demir arasında 4 Ocak 2015 saat 17.16’da yapılan görüşmede ise Örs’ü kurtaracak olan formül işlemeye başlıyor:
M.D: Abi açıktan konuşmak gerekirse bu 49 kişilik rehine olayı vardı ya abi. Irak’tan rehin alındı falan. Onlardan dolayı kim nasıl irtibata geçecekse tekrar irtibata falan girerler abi yani o davayı nasıl çözdülerse bunu da çözeceklerdir yani
Y: Yani o kadar basit değil diyosun
M.D: Abi devletler arası bir sorun oldu şimdi.. He bugün emirelmüminin bile haberi vardır kesinlikle ona haber gitmiştir abi yani…”