T24 Haber Merkezi
'Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır Platformu' Dünya Mülteciler gününde Kadıköy'de bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. "Göçmenlerle dayanışmayı inşa etmeliyiz, onlar yabancı veya misafir değil Türkiye emekçi sınıflarının bir parçasıdır. Baskılara karşı haklarımız için birlikte mücadele etmeliyiz." denilen basın açıklamasında, "Amasız, fakatsız 'göçmenlere özgürlük, ırkçılığa dur de!' diyoruz ve bu sesi büyütmek için çalışıyoruz. Dünya Mülteciler Günü’nde her göçmenin, insan onuruna yakışır şartlarda yaşamını sürmeye hakkı olduğunu bir kez daha belirtiyoruz." ifadelerine yer verildi.
Dünya Mülteciler günü dolayısıyla 'Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır' platformu akşam saatlerinde Kadıköy'de Süreyya Operası Binası önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Ardından gruba Tarlabaşı Dayanışma ve Dertleşme Topluluğu üyeleri de katıldı.
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Mülteci; ülkesinde ırk, din, sosyal konum, siyasal düşünce ya da ulusal kimlik nedeniyle kendisini baskı altında hisseden ve bu nedenle ülkesini terk eden kişidir. Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesine göre bu kişiler diğer ülkeler tarafından mülteci olarak kabul edilmek zorundadır.
Bugün dünyada 100 milyondan fazla mülteci bulunuyor. Dünya’nın birçok bölgesinde ve Türkiye’de mülteciler hak ihlallerine ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Eğitim hakkı, sağlığa erişim hakkı, kültürel/ sosyal hakları, seyahat hakları ve çalışma hakları yok sayılıyor.
Avrupa ülkeleri sınırlarda kurdukları insanlık dışı bariyerlerle mültecileri ölüme yolluyor. Avrupa’nın sınır güvenlik kuvveti Frontex, Ege denizinde mülteci botlarını batırıyor, Meriç nehri kıyısında mültecileri çırılçıplak soyarak suya atıyor, bazen de doğrudan silahla vurarak öldürüyor. Bu insanlık suçu davranışlar herhangi bir ceza görmüyor.
Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli ve 1 milyon civarında Afgan, Iraklı, İranlı, Afrikalı göçmen bulunuyor. Bu kişilerin çok büyük bir kısmı kendi devletlerinden kaçtıkları halde, Türkiye hükümeti bu kişileri mülteci olarak tanımıyor, mültecilik haklarını vermiyor. Geri gönderme merkezlerinde pek çok yanlış uygulamalar yapıyor. Pek çok göçmenin kayıt altına alınması işlemi bilinçli olarak yapılmıyor, kayıtsız olan göçmenler hastalandığında tedavi olamıyor, hastanelere gidemiyor, çocukları okula gidemiyor, ev tutamıyor, kayıtlı çalışamıyor, geri gönderiliyor.
Türkiye’deki göçmenlerin çok büyük bir bölümü mülteci statüsünde olması gereken kişilerdir. Bu kişiler, mültecilere sağlanması gereken bütün haklardan yararlanmalıdır. Göçmenlerin hakları için mücadele etmeliyiz. Onları hapseden, ölümcül yollarla seyahat etmeye zorlayan bu sisteme karşı çıkmalıyız. Bugün özellikle muhalefet partileri, ekonomideki çöküşün faturasını göçmenlere kesmek için birbiriyle yarış halinde. İktidar ve muhalefet hep birlikte “briket evler yapıp göçmenleri geri göndermek” konusunda anlaşmış gibiler.
Savaştan, ölümden, çatışmadan kaçan insanlar geri gönderilemez. Sorun ev değildir. Buraya gelen Suriyelilerin, Afganların, Iraklıların zaten evleri vardı, bu evler bombalarla yıkıldı, içindeki insanların bir kısmı öldürüldü. Bu katliamları yapanlar halen bu ülkelerde yönetimlerde yer almaya devam ediyorlar. Bu ülkeler, diktatörlükler yıkılmadıkça ve demokratik bir yönetim kurulmadıkça asla güvenli olamazlar.Göçmenlerle dayanışmayı inşa etmeliyiz, onlar yabancı veya misafir değil Türkiye emekçi sınıflarının bir parçasıdır. Baskılara karşı haklarımız için birlikte mücadele etmeliyiz.
Amasız, fakatsız " Göçmenlere Özgürlük/Irkçılığa DurDe" diyoruz ve bu sesi büyütmek için çalışıyoruz. Dünya Mülteciler Günü’nde her göçmenin, insan onuruna yakışır şartlarda yaşamını sürmeye hakkı olduğunu bir kez daha belirtiyoruz.
İltica haktır, göçmenlere özgürlük. Bütün göçmenler kardeşimizdir."