Kadıköy'de biber gazı gündelik hayatı sekteye uğratıyor

Kadıköy'de biber gazı gündelik hayatı sekteye uğratıyor

Gezi sürecinde İstanbul’daki eylem merkezlerinden biri olan Kadıköy, 10 Eylül gecesinden itibaren polis çıkartması ve gaz bombalarının menzili altında. Ahmet Atakan’ın hayatını kaybetmesiyle başlayan eylemlerde polisin aşırı derecede gaz kullanması Kadıköylüleri bezdirdi. Üç aylık sürede ilk kez gaza maruz kalan Kadıköy halkı ve esnafı polisin yöntemlerinden şikâyetçi, gelecek süreçten endişeli. Gündelik hayatın sekteye uğradığını söyleyip ekliyorlar: “Şimdi iki tarafın da durup düşünmesinin zamanı geldi.”

 

Polis öfkesini bizden çıkarıyor

 

Radikal gazetesinden Ayça Örer'e konuşan, giyim mağazasında çalışan üniversite öğrencisi İlker Özer, geçen perşembe günü Kadıköy Altıyol’dan iş çıkışı polis aramasına maruz kalmış. Çantasındaki kitapların da arandığını, polisin Alper Çeker’in ‘Reziller’ isimli kitabını bulunca “Bu kitabı neden taşıyorsun” diye sorduğunu anlatıyor. Cuma günü eylemcilerin dükkânlarının önüne geldiğini, içeridekilerin onlara atılan gazdan etkilendiğini anlatıyor: “Bizde müşteri saat 22.00’ye kadar gelir. Olaylar başladığından beri erken kapatıyoruz.”

Caferağa’da eczane işleten Gülay Gün, şikâyetlerinin ‘Kadıköy elitizmi’ olmadığını söylüyor: “Uzun zamandır Türkiye ’nin her yanında bir sürü insanın hayatı sekteye uğradı. Kadıköy bundan en geç nasibini alan yer. Ama burada polisin öfkesi tam da yaşam tarzına gibi.” Gün, eylemci grupların da bu öfkeyi pekiştirdiği kanaatinde: “İlk günler biz de eyleme destek vermiştik ama sol grupların da polisi tahrik ettiğini düşünüyorum. AKP binasına gitme ısrarı ipleri kopardı. Beşiktaş ’ta Dolmabahçe’ye yürüme ısrarı gibi bir durum oldu burada da. Polis de tahrik olmaya teşne.”

 

Özellikle hedef seçilen yerler var

 

Kadife Sokak esnafı sokaklarının özellikle hedef gösterildiği kanaatinde. İsmini vermek istemeyen bir mekân sahibi “İlk gün ortada hiçbir şey yokken ilk buraya geldiler. Mekânın içine biber gazı attılar. Bu bir tesadüf de değil, yanlışlık da.” Ona göre Shaft’ta çalışan Serdar Kadakal’ın kalp krizi geçirmesi de bir tesadüf değil. Özellikle insanların oturduğu mekânlara gazın yoğun atıldığını söylüyor. Şifa Hastanesi’nin önünde duran akreplerin insanların hastaneye gitmesine engel olduğu fikrini paylaşıyor. Büfe işleten Kemal Avcı da benzer bir kanaatte: “Artık gaz atılması için dört kişilik bir grubu bir arada görmeleri yetiyor. İnsanlar bir mekânda oturamıyor. Yolda bile yürüyemiyor.”

Olayların ikinci günü bulunduğu apartmana gaz atılan Şerif Kapı polisle yaşadığını anlatıyor: “İlk gün kapılarını açan apartmanlar oldu. İnsanlar gazdan perişan olduğu için sığınacak yer arıyordu. İkinci gün yine dışarıda olaylar başladı. Kapıları pencereleri kapattık. Yaklaşık bir saat sonra dışarıdan sesler geldi, kapıyı açıp bakınca bir gaz bulutuyla karşılaştık. Apartmana eylemci girebilir diye içeride gaz atmışlar. Kadıköy’ün insan profili yaşlılardan oluşur. İnsanlar evlerinde bile güvenlik içinde değil. Suç duyurusunda bulunmak için imza topluyoruz.”