CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı'nın İskele Meydanı'nda düzenlediği "Özgürlük İstiyoruz" başlıklı basın açıklamasında OHAL yönetimini eleştirildi.
Basın açıklamasında OHAL'i eleştiren CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, "Demokrasi ve özgürlük istiyoruz. Ve bunları mutlaka kazanacağız" dedi.
Yoğun katılımın olduğu ve balonların üzerine 'özgürlük' yazıldığı açıklamada CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da konuştu.
AKP iktidarının Türkiye'yi yarı açık bir cezaevine dönüştürdüğünü belirten Yarkadaş, "İktidar, tam 64 bin yurttaş halkında sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı soruşturma açtırttı. Bunların 17 bini hakkında fezleke hazırlandı. Fazebook ve Twitter'da yazılan her yazı ve yorumu suç olarak gören bir anlayış var" dedi.
Yarkadaş, "Milletveklimiz Enis Berberoğlu, HDP milletvekilleri ve seçilmiş belediye başkanları cezaevinde. AKP, muhalefeti sindirmek için maddi temeli olmayan, tel tel dökülen iddianamelerle siyasetçileri cezaevinde tutuyor" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının da 17 aydır cezaevinde haksız ve hukuksuz bir biçimde tutulduğunu belirten Yarkadaş şöyle konuştu:
"Dün hakim önüne bir kez daha çıkan Akın Atalay ve arkadaşları, çürümüş bir iddianame yüzünden mağdur ediliyor. Hiçbir kanıtı olmayan akıl dışı suçlamalar yüzünden aylarca cezaevinde eziyet gördüler. 165 gazetecinin cezaevinde tutulduğu bir ülkede hiç kimse özgürlükten söz edemez. AKP, tüm özgürlükleri ortadan kaldıran ve gasp eden bir iktidardır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar; bir gün yine bu meydanda özgürlük şarkılarını söyleyecek ve ülkemizi özgürleştireceğiz. Buna hiç kimse engel olamayacak."
CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin'in okuduğu açıklama ise şöyle:
"Değerli Kadıköylüler, Hepimizin bildiği, yakınen yaşadığı 15 Temmuz Darbe girişimini izleyen süreçte ülke olarak bir yönetim krizinin içerisinde düşürüldük. 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL ile birlikte ülkemiz KHK’lerle yönetilir hale geldi.
Siyasal iktidar 15 Temmuz darbe girişimini gerekçelendirerek anayasayı ve tüm demokratik hakları yok sayan, evrensel hukuk değerlerini çiğneyen bir yönetim anlayışını inatla, daha da otoriterleştirerek sergilemeye devam etmektedir.
Bu ayın başında OHAL komisyonu bir açıklama yaptı. 220 kişinin çalıştığı komisyonun yalnız ve yalnızca 6 bin 400 dosya ile ilgili karar verebildiğini belirtti. Yüzbinlerce kamu ihracı, belediyeye atanan yüzlerce kayyım, tutuklanan onlarca milletvekili, susturulan basın hakkında hızlıca işlemlere başlayan komisyonun çözüm konusunda bu kadar yavaş olması kabul edilemez! Siyasal iktidara ve altında çalışan bu komisyona sormak isteriz. OHAL soruşturmaları hangi hukuki dayanaklara, raporlara göre yapılmaktadır? Bu komisyon kime ve neye hizmet etmektedir?
Biz çok eminiz ki memlekete hizmet etmemektedir. Cadı avına dönüştürülen soruşturma süreçleri, aile devleti olma yolunda koşar adım ilerleyen yönetim anlayışı bu memleketin birikimine ve gerçekliğine hakarettir.
Biz, böyle bir anlayıştan yüzyıl önce sıyrılmış ve bunun için halk mücadelesi başlatmış bir geçmişe sahibiz. Kimse bizim zaferlerimizin karşısına kirli iş birliklerinin memleket düşmanlığını ispat ettiği 15 Temmuz’u koyamaz. Bu ülkede kurtuluşun destanı Çanakkale’de, Samsun’da, Amasya’da, Sivas’ta, Erzurum’da, Sakarya’da yazılmıştır. Bu memleket, bu topraklarda kazanılmıştır. Bu vesileyle, 18 Mart zaferinin 103.yılında Çanakkale’de gerçek bir destan yazan şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.
Değerli dostlar,
Bugün burada “OHAL derhal kaldırılsın, demokratik yönetim organları işlevselliğine dönsün” demek için bir araya geldik. Aslında söylediğimiz şey çok açıktır. Biz, özgürlüğümüzü istiyoruz. Biz, özgür irademizi istiyoruz. Ve bu olağanüstü hali olağanlaştırmayı reddediyoruz.
Yeni mezun gençler hiçbir kriteri belli olmayan kamu soruşturmaları nedeniyle mesleklerine başlayamıyorken, keyfi gerekçelerle mesleklerinden edilen emekçilerin aileleri her türlü mağduriyetle boğuşurken, FETÖ’den değil, iktidarın OHAL fırsatçılığından dolayı mağdur edilen onbinlerce insanın yaşama tutunma ümidi kırılırken bizim her şey olağanmış gibi davranmamızı kimse bekleyemez.
Yaratılan bu siyasi iklim, türlü rekabetçiliğin ve toplum olarak birbirimize yabancılaşmamızın hızını artırmaktadır. Bizlerden “ispiyoncu” yurttaşlar yaratmaya çalışan bu iktidar, her şeyini elinden aldığı insanlarla dayanışma içerisinde olmamızı istememektedir.
İstediğini hem mecliste hem de havuz medyasında terörist gösteren; ama ödüller dizdikleri, yolsuzluklarının kesişim noktası Sarraf’ı ağzına bile almayan, kendi medyasına yazdırtmayan bir siyasal iktidardan bahsediyoruz. Bu ikiyüzlülüğe, bu kasıtlı yaratılan iklime karşı inatla dayanışma içerisinde olacağız.
Ve bize bunun kazandıracağını biliyoruz. Pes etmek yok arkadaşlar. İçerideki yoldaşlarımız, dışarıda olan ama hayatı, ekmeği elinden alınan dostlarımızın bizlere ihtiyacı var.
Bizim cesaretimize, bizim mücadelemize, bizim umudumuza ihtiyaçları var.
49 haftalık nöbetin ardından geçtiğimiz hafta Ahmet Şık ve Murat Sabuncu’yu aldık. Belki yine bir 49 hafta mücadele edeceğiz, ama Akın Atalay’ı da içeriden alacağız. Onlar kepçeyle aldı, biz belki kaşıkla ilerliyoruz. Ama bu bizi yormaz. Biz; tek bir vekilimizi, tek bir basın emekçimizi, tek bir yurtseveri onlara teslim etmeyeceğiz.
2019 sürecine giderken iktidarı kaybetme korkularının ne kadar yüksek olduğunu hep birlikte görüyoruz. Çıkartılan seçim yasası bunu en açık şekliyle ispat etmektedir. Hiçbir makul gerekçesi, dünyada tek bir örneği dahi yoktur. Mecliste bu yasaya evet demek; bu halkın iradesine hakaret etmektir. Kendi seçmenine “biz kendimize güvenmiyoruz, mecliste olmak için her türlü ihanete hazırız” demektir.
Adına Cumhur ittifakı denilen özü Saray biatı olan birlikteliğe karşı kuracağımız hat bellidir. Bugün bu OHAL fırsatçılığına karşı bir arada olanlar, 16 Nisan’ı memlekete güneş gibi doğuranlar o ittifakın karşısındadır.
“Ne olursa olsun, bizim olsun” anlayışına karşı “memleket için olsun, memleketin olsun” anlayışıyla hareket edeceğiz. Ne sandıkları ne de bu memleketi onlara teslim etmeyeceğiz. Bu memleket bizim, bu memleketi biz kurtaracağız.
Yarın aynı zamanda hepimizin evladı olan Ali İsmail Korkmaz’ın doğum günü. Düşlerindeki özgür dünya için biz mücadele etmeye devam ediyoruz. Edeceğiz de.
Hepimiz inanalım, memleketimize ve kendimize güvenelim. Biz kazanacağız, cumhuriyetimiz kazanacak. Saray kaybedecek!”
"Özgürlük İstiyoruz" gösterisine CHP PM üyeleri Pınar Uzun, Ayça Taşkent ve milletvekili Ali Şeker de katıldı. Etkinliğe, ADD, Eğitim İş, Onuncu Köy Derneği de destek verdi.