Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı: Uygulayıcılar İstanbul Sözleşmesi'ni içselleştiremedi

Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı: Uygulayıcılar İstanbul Sözleşmesi'ni içselleştiremedi

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadına yönelik şiddete karşı önemli koruma hükümleriyle 2014’de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin uygulayıcılar tarafından içselleştirilmediğini söyledi. Uluslararası sözleşmenin kadına şiddet konusunda meydana gelebilecek her vaka için korumayı taahhüt ettiğini anlatan Güllü, İstanbul’da bir belediye otobüsünde tekmelenen Ayşegül Terzi olayını hatırlatarak "Ayşegül Terzi, aslında içselleşmeyen İstanbul sözleşmesinin mağduriyetini yaşadı. Hem tekme yediği için mağdur oldu hem de failin 3 kez tutuklanıp ve sonunda serbest bırakılması ile yaşadıkları ile mağdur edildi” dedi.

Özgecan Aslan’ın öldürülmesinden sonra kamuoyunda yeni yasa beklentilerine dikkat çeken Güllü, bu görüşlere dünde bugünde katılmadıklarını söyledi ve "Yasalarımız yeterli, ufak tefek eksiklikleri ile uygulamadan doğan sıkıntılarımızı giderelim diye. Bugün de yaşanan bu süreçte ne kadar haklı olduğumuzu gözlemledik yaşanan bazı vakalarla. Bu vesileyle de yasalar yeterli sorun içselleştirilmemesi diyoruz" dedi.

Canan Güllü, kadına şiddet olaylarında İstanbul Sözleşmesinin yerini ve uygulanma durumu ile kamuoyunu derinden etkileyen vakaları T24’e değerlendirdi:

"Yasalar yeterli, içselleşmeyen uluslararası İstanbul sözleşmesi"

"Özgecan 2 yıl önce kamusal alanda bir minibüste saldırıya uğradı. Ölümünün üzerine kamuoyu duyarlılığı ile çok konuşuldu. Bu bildiğimiz bir kadın cinayeti değildi. Boşandığı eşi, flörtü, sevgilisi, kocası, abisi ya da kayınpederi veya babası değildi katil. İlk defa herhangi bir ilişkisi olmayan erkek yolcu olarak dolmuşuna binen bir kadını vahşice katletmişti. Mesele vahimdi. Ama hemen bazıları yetersiz yasalar, idam, hadım gibi cümleleri kullanmaya başladılar. Hatta ‘Özgecan Yasası’ diye anılan bir taslak bile hazırladılar.

"Oysaki 2 yıl önce de söylemiştik yasalarımız yeterli ufak tefek eksiklikleri ile uygulamadan doğan sıkıntılarımızı giderelim diye. Bugünde yaşanan bu süreçte ne kadar haklı olduğumuzu gözlemledik yaşanan bazı vakalarla. Bu vesileyle de yasalar yeterli sorun içselleştirilmemesi diyoruz.

"İstanbul Sözleşmesi kadınlara her açıdan şiddetin önlenmesini öngörüyor"

"Çünkü 2014 yılı 1 Ağustos tarihinde yürürlüğe giren Uluslararası İstanbul sözleşmesi ile var olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesi yasa tasarısının da üzerinde kadınlara uygulanan şiddetin her açıdan önlenmesi adına bir sözleşmemizin varlığının olması.

"Uluslararası sözleşme iç hukuktan üstündür"

"54/2 maddesi mağdura STK’ların davalarda yardımcı olabileceğini söyler. Yani kamuoyunda bilinen tabirle müdahillik yapılaması gerektiğinin altını çizer. Oysa ki bizler birçok davada savcı ve hakimin müdahillik talebimize 'suçtan direk etkilenmediğiniz' için ret edilir demelerine itiraz ediyoruz. Çünkü uluslararası bir sözleşme iç hukuktan üstündür. Ama ne yazık bizim yargıda görevli arkadaşlarımızdan bize bu cevabı verenler haberdar olmadıkları için davaların uzamasına ve şiddetin toplumsal yara olmasına yol açmaya devam etmektedirler.

"Ayşegül Terzi içselleştirilmeyen İstanbul Sözleşmesi'nin mağduriyetini yaşadı"

"Yine 27 Eylül 206 tarihinde İstanbul’da bir belediye otobüsünde tekme darbesine muhatap kalan Ayşegül Terzi olayında aslında içselleşmeyen İstanbul sözleşmesinin mağduriyetini yaşadı Ayşegül Terzi. Hem tekme yediği için mağdur oldu hem de failin 3 kez tutuklanıp ve sonunda serbest bırakılması ile yaşadıkları ile mağdur edildi.

"Oysa ki İstanbul Sözleşmesinin 42/1 maddesi ; herhangi bir şiddet olayının arkasından gelenek ,kültür ,inanç gibi argümanların kabul edilemeyeceğini 46 /h bendi şiddetin mağdur için ciddi fiziksel ve psikolojik zararlarla sonuçlanması 49/ 2 bendinde ki toplumsal cinsiyet temelli şiddet anlayışını göz önünde bulundurmalarını ve insan hakları temel ilkelerine uygun biçimde soruşturmanın yapılmasını 52 – Acil Engelleme emirlerinin hayata geçirilmesini 53 /1 şiddet mağdurları için Kısıtlama ve koruma tedbirlerinin hayata geçirilmesini söyler.

"Failin serbest kalmasına kızmamak elde değil"

"Aslında sözleşme incelendiğinde Türkiye kadına karşı şiddet konusunda ülke topraklarında meydana gelecek her vaka için sonsuz korumayı taahhüt etmişken otobüs olayında içselleşmeyen bu yasa nedeniyle basit darp şekli ile davasının açılmasına ve açılan maddenin de tutuklamaya yer olmayan bir madde olması sebebiyle failin serbest kalmasına kızmamak elde değil.

"Ayrıca otobüste atılan bu tekme Anayasamızın 17/1 maddesine Avrupa İnsan hakları sözleşmesinin 2. Maddesi ve Avrupa medeni ve siyasi haklar sözleşmesinin 6. Maddesine insan yaşamının korunmasına konusunda temel hükümlere imza koymuş bir ülkede gerçekleşmektedir. Öyleyse şimdi deveye sormuşlar niye boynun eğri cümlesini kullanmanın tam zamanı. Çünkü ihlal edilen sadece İstanbul sözleşmesi değil yukarıda saydığımız sözleşme ve anayasa da ihlal edilmiş ve içselleşmemiştir. İşin vahim boyutu yaşam hak ve tercihlerinize müdahaledir. Ve bu düpedüz şiddet olarak ta yansımıştır.

"Oysaki sanık yaşam hakkına müdahaleden tutuklansa serbest kalmayacak ve o tarihten bu yana mağdur olan ve korkuyla yaşayan Ayşegül Terzi de bu olayın şokunu ceza aldığı içinde içi rahatlığını yaşayacaktı. Ama öyle olmadı sanık hala serbest ve dava 8 Marta ertelendi.

"Başbakan tekmeciye mırıldansaydın göndermesi yapmıştı"

"Bunun dışında Manisa da hamile kadına yapılan darp olayı da öyle. Yaşam hakkına müdahale edilen bu durumlar ne yazık yargı tarafından sözleşmeye uygun olarak değerlendirilmemekte. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak bu sitemde ki yargının hatası kadar Hükümetin de tavır ve davranış konusundaki eksikliği olayların artması yönünde bir etken. Hatırlayın Otobüs tekmecisine Sayın Başbakan mırıldansaydın diyerek esprili bir gönderme yapmıştı.

"Oysa ki herhangi bir kimsenin hayatına müdahalesi yasalarla korunurken mümkün değil diyen bir başbakanı tercih ederiz biz kadın örgütleri. Hatırlayın bize Sayın Başbakan bu nasıl söz domino etkisi yaratır cümlemiz hakkında başbakan tarafından hakaret davası açılmıştı.

"Menderes’teki istismar olayı 3 yıldır devam ediyor"

"Aslında sözlerimiz son dönemde gerçekten bitti. Hatırlayın Menderes ilçesine bağlı bir köy okulunda istismara uğrayan çocukların davası 3 yıldır devam ediyor ve 9 Şubatta görülen dava da mağdur çocukların 2. Kez adli tıp kurumuna gitmesi kararı alındı. Bu ne demektir davanın uzaması ve çocukların tekrar mağdur edilmesi. Ben yine burada istismar olaylarının bu kadar uzun sürmesinin adalete olan güveni sarsacağını ve bu sonucun failler açısından pozitif olarak değerlendirileceğini söylemek istiyorum.

"Cinsel istismar ve tecavüz davaları 6 içinde tamamlanmalı"

"Yeni bir şiddet yasası yapmaya gerek olmadığını, yasaların uygulayıcılarının sadece yargı da değil kolluk kuvvetleri açısından bilinçlendirilmelerini, cinsel istismar ve tecavüz davalarında sürecin 6 ay içinde tamamlanarak davanın kapatılması konularında hızlı yargılamanın yapılmasının ülkemizde bu sorunların yaşanmaması adına bir önlem teşkil edeceğini düşünmekteyiz. Ayrıca bahse konu Uluslararası İstanbul sözleşmesinin Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ders olarak MEB müfredatına eklenmesi yünündeki maddesinin de işlevsel hale getirilmesinin altını önemle çiziyorum.

"Şiddetsiz bir Dünya ancak hayallerimizde değil mücadele ile yaşadığımız dönemde olur."