Şiddete Son Platformu çatısı altındaki 243 kadın örgütü, pek çok farklı konuda yasal değişikler içeren Türk Ceza Kanunu'nda getirilecek yeni düzenlemelerin “torba yasa” usulü çıkartılmasına, muhataplarıyla tartışılmadan hazırlanmış olmasına ve çözüme katkı sağlamak yerine sanıklara ceza indirimi getirmesine tepki gösterdi. Yeni düzenleme ile "Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri konusunda tek bir düzenleme olmadığını" aksine, "Kadınlara tecavüz sırasında uygulanan/uygulanacak şiddet konusunda erkeklere yeni “ceza indirimleri” getirildiğini" savundu.
Bianet.org'a konuşan avukat Hülya Gülbahar da, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kadınlara ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesine yönelik hazırlandığını söylediği yasa tasarısına ilişkin, “Bugüne kadar cinsel şiddet kriz merkezleri dahil olmak üzere hiçbir kurumsal mekanizmayı işletmeyip, gerekli merkezleri açmayıp, cezaları arttırıyormuş gibi yaparak, kadınlara ve çocuklara karşı cinsel saldırıları önlemek mümkün değil” diyor, “TCK’ya bu kadar emek vermiş kadın örgütlerini dahil etmeden yapılan bu tasarı, TCK sistematiğini alt üst ederken, uygulamada onlarca sorun doğuracak” dedi.
Cinsel şiddetle mücadele için kurumsal mekanizmalar oluşturulmadan, kağıt üzerinde yasaları ağırlaştırmak/hafifletmenin hiçbir toplumsal sorunu çözemeyeceğine dikkat çeken Platform’un tasarı maddelerine ilişkin eleştirileri şöyle: * TCK’nın birçok maddesinde değişiklik öneren bir yasada, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri konusunda tek bir düzenleme yok. Tam tersine, kadınlara tecavüz sırasında uygulanan/uygulanacak şiddet konusunda erkeklere yeni “ceza indirimleri” geliyor. * Cinayet davalarında haksız tahrik indiriminin uygulanmasının önüne geçecek bir düzenleme yapılmıyor. * Tasarıya, cinsel taciz, cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarında “çocuğun ve kadının beyanının esas alınması ve aksini ispat yükümlülüğünün erkekte olması”na ilişkin de hiçbir hüküm konulmamış. * Tasarıda zaman aşımı korunuyor, cinsel taciz ve kimi cinsel saldırı suçlarında şikayet süresinin 6 ayla sınırlandırılıyor. * 15-18 yaş arası gençlerin kendi rızalarıyla giriştiği cinsel eylemlerin cezası arttırılıyor. Flört eden genç kadın ve erkekleri (ve hatta ailelerini), daha uzun sürelerle hapse atma tehdidiyle cezalandırılmak isteniyor. * Yürürlükteki yasa maddesini değiştirerek çocukların yetişkinler tarafından istismar edildiği durumlar için, “taciz” ve “saldırı” ayrımı getiriliyor. Bu da çocukların taciz edilmesi halinde cezanın düşmesi anlamına geliyor. * Tasarıda sanıkların “tedavisinden” söz edilmesi, devlet nezdinde eylemin hala bir suç değil, hastalık olarak görüldüğünü gösteriyor. Tedaviden söz ederek, bu suç toplumun önünde tıbbileştirilmeye çalışılıyor.
Kadın örgütleri, tasarının çocukları korumayı değil, muhafazakarlaşmayı ve cinsel özgürlüklerin sınırlandırılmasını amaçladığını söylerken; gençlerin flörtüyle, ülkemizde büyük bir sorun olan “çocuk yaşta ve zorla evlendirmeler” konusu iki ayrı konu olduğunu ve bu konuda toplumda ve hukukta bir algı karışıklığı yaratmamak gerektiğini vurguladı.