Yüzü aşkın kadın ve LGBTİ+ örgütü, Anayasa değişikliği teklifinin Anayasa'nın eşitlik ve laiklik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle teklifi reddettiklerini açıklayarak muhalefet partilerini teklife "hayır" demeye çağırdı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yasal güvence çıkışının ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından hazırlanan teklif, geçen ay Meclis'e sunulmuştu. Teklifte Anayasa'nın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. maddesi ile aile ve çocuğun korunmasına ilişkin 41. maddesinde değişiklik öngörülüyor.
Anayasa teklifinde 24. maddeye "temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasının, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamayacağı" ile "hiçbir kadının dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacağı ve bu nedenle kınanamayacağı, suçlanamayacağı ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacağı" hükümlerinin, 41. maddeye ise "Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir" ifadesinin eklenmesi öngörülüyor.
Teklifin kabulü için 400 milletvekilinin desteği şart.
Aralarında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları–Yeni Çözümler Derneği, Havle Kadın Derneği, Kaos GL gibi örgütlerin olduğu 171 kadın ve LGBTİ+ örgütü tarafından yapılan basın açıklamasında, 24. maddede yapılmak istenen değişikliğin din ve vicdan hürriyeti açısından hak alanını genişletici değil, tam tersine daraltıcı olduğu savunuldu.
Başörtüsü hakkında eklenmesi öngörülen hükümler için de "Türkiye'nin gerek anayasası gerekse taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri doğrultusunda kimseye din ve inanç temelli ayrımcılık yapmama ilkesi ile halihazırda zaten yükümlü olduğu" belirtildi. Düzenlemeyle kadınlar arasında "başı açık-başı örtülü" ayrımı yapılmasının tehlikeli ve ayrımcı olduğu ifade edilen ortak açıklamada, "Yalnızca kadınların başörtüsünün referans alınması kadın bedeni üzerinden son derece dar, ayrımcı ve laiklik ilkesi ile çelişir bir şekilde kılık kıyafete ilişkin devlet müdahalesinin önünü açmaktadır" denildi.
Hak savunucularına göre teklif, evrensel insan hakları normlarına aykırı olmakla beraber Anayasa yapım tekniği ve kamuoyunun gündemine getiriliş biçimi nedeniyle de kabul edilemez nitelikte.
Kadın ve LGBTİ+ örgütleri, muhalefet partilerine değişikliğe "hayır" demeleri için çağrıda bulunuyor. DW Türkçe'ye konuşan Müslüman feminist Havle Kadın Derneği'nden Rümeysa Çamdereli, başörtüsü meselesinin çözüme ihtiyacı olan bir mesele olduğunu ancak bu çözümün antidemokratik yollarla değil, tüm hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıyla mümkün olacağını vurguluyor:
"Biz Müslüman feminist bir derneğiz. Bir kısmımız başörtülü, bir kısmımız başörtüsü yasaklarının ağır sonuçlarını gündelik hayatında deneyimledi. Yine bir kısmımız hâlâ gündelik hayatında başörtülü olduğu ya da eskiden başörtülü olduğu ya da başörtülü olmadığı için ayrımcılığa uğruyor. Bizlerin ve tecrübelerimizin bu süreçte her türlü siyasi odağın malzemesi haline gelmesi talihsiz."
Çamdereli, başörtüsünün kamu kurum ve kuruluşlarında yasaklandığı dönemde de yasağın yasalara dayandırılmadığını hatırlatıyor:
"Ülkede bir şeylerin öznelerine rağmen değil, özneleriyle ve kapsayıcı bir şekilde çözülmesi öncelik olmalı."
Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği'nden İrem Gerkuş, Anayasa değişikliği teklifine ayrımcılığı meşrulaştırdığı için "hayır" dediklerini dile getiriyor. Demokratik ve insan hakları temelli bir Anayasa'nın ancak toplumsal mutabakatla mümkün olabileceğine ancak teklifin hiçbir kadın, LGBTİ+ yahut insan hakları örgütünün görüşüne başvurulmadan hazırlandığına dikkati çekiyor:
"İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz bir şekilde çekilen, kadınların yoksulluk nafakasını kısıtlamaya çalışan, 'erken evlilik' adı altında çocuk istismarının yıllardır önünü açmaya çalışan, kadınları giyimlerinden ve fikirlerinden ötürü cezalandıran, LGBTİ+'lara karşı nefret siyaseti yürüten iktidarın önerdiği teklifini reddediyoruz."
41. madde için önerilen değişikliğin gerekçesinde, "Türk toplumunun temeli olan aile yapısını korumak ve aileye yönelik her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı tedbir almak devletin asli görevidir" deniliyor.
İrem Gerkuş, teklifte yer alan bu değişiklik için "İktidarın yıllardır körüklediği ve sürdürdüğü LGBTİ+'lara yönelik nefret ve şiddeti meşrulaştırma çabası olduğunu görüyoruz" değerlendirmesini yapıyor.
İrem Gerkuş'a göre, İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden imzalama ve sözleşme doğrultusunda politika yapma vaadi olan, tüzüğünde ayrımcılıkla mücadele ve cinsiyet eşitliğini sağlama amaçlarına yer veren tüm muhalefet partilerinin teklife itiraz etmesi gerekiyor:
"Demokrasiyi yeniden inşa etme yönünde vaadi olan her parti, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının da demokrasinin temeli olduğunu unutmamalı. Muhalefet partileri kadınların ve LGBTİ+'ların insan haklarını korumaya talipse bu eşitliğe aykırı ve ayrımcı Anayasa teklifine hayır demeli."
Rümeysa Çamdereli, Anayasa ile ilgili yapılabilecek herhangi bir değişiklik için gerekli demokratik ortam olmadığı, kararın tek merkezden ve zoraki bir şekilde alınmaya çalıştığı için "evet" denmemesi gerektiğini söylüyor:
"Toplumun bir kesimini kriminalize eden bir paket içerisinde özgürlük adı altında kapsayıcı olmanın yanından bile geçmeyen bir maddenin Anayasa'ya giremeyeceğini 'bildikleri' için evet dememeli."
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, 9 Aralık'ta Meclis'te düzenlediği basın toplantısıyla birkaç aydır çalışmaları devam eden anayasa değişikliği teklifinin ayrıntılarını ve partisinin konuya bakışını aktarmıştı.
Başörtü düzenlemesi ile "sadece kapalı kadınların değil başı açık kadınların da özgürlüğünü teminat altına almayı" amaçladıklarını söyleyen Zengin, tartışmalı aile düzenlemesine dair ise "Aile dünyada her geçen gün kıymeti artan bir kurum. Bu nedenle evlilik birliğinin bir kadın ve erkek arasında olan hukuki bir müessese olduğunu anayasaya koyuyoruz. Ben buna Meclis'te karşı çıkacak bir vekil olacağını düşünmüyorum. Çünkü halen aile birliğine dair farklı yorumlar ve suistimaller var" açıklamasını yapmıştı.