Çiğdem Toker (Akşam, 23 Mayıs 2012)
Türkiye ile Pakistan ilişkileri, uluslararası alanda duyguların değil, karşılıklı çıkarların belirleyici olduğu tezine; muhtemelen en güçlü karşı tezi oluşturuyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın üç günlük Pakistan gezisi, bu realiteyi doğrulayan örnekler içeriyordu.
Aslında Erdoğan'ın seyahatinde biri başbakan yardımcısı beş bakanın yer alması, ülkeye gösterilen önemin güçlü bir kanıtıydı. Ancak ziyareti önemli kılan asıl unsur, ülkede giderek derinleşen siyasi krizin tam ortasına rastlaması oldu.
Pakistan'da bir numaralı gündem maddesi, Erdoğan'a evsahipliği yapan, Başbakanı Gilani'nin, Cumhurbaşkanı'nın İsviçre'deki gizli hesaplarıyla ilgili dosyasını kapattığı gerekçesiyle '60 saniyelik' hapis cezasına çarptırılması. Sembolik de olsa Yüksek Mahkeme'nin aldığı bu cesur karar nedeniyle, muhalefet partileri Gilani'yi 'resmen tanımadıklarını' ilan etmişler.
Erdoğan'ın ziyaretinin hemen öncesinde de Gilani'yi Başbakan Erdoğan karşısında mahçup edecek protesto gösterileri yapacaklarını bildirmişler. Gilani, bunun Başbakan Erdoğan'a çok ayıp olacağını, hiç değilse Erdoğan'a saygı ve liderliği hatırına böyle bir yolun seçilmemesini istemiş.
Pazartesi günü, Kuran okunarak açılan Pakistan Ulusal Meclisi'ndeki Erdoğan gündemli özel oturum, işte böyle bir atmosferde başladı. Meclis'in ferah ve serin salonundaki izleyici locasında yerlerimizi alırken, görüştüğümüz herkes, özellikle Navaz Şerif liderliğindeki ana muhalefet partisi PML-N olmak üzere, Gilani'yi tanımayan muhalefetin nasıl bir tutum sergileyeceğini merak ediyordu. Korkulan olmadığı gibi, ana muhalefet partisinin 'üç numarası' olarak bilinen Chavdry Ali Nissar, etkileyici bir konuşma yaptı. Erdoğan'a, 'Çok samimi konuşacağım. Siz burada olmasaydınız, biz yan yana gelemezdik' diye seslenen Nissar, 'Sizin liderliğiniz ve size olan saygımız, her şeyi değiştiriyor. O kadar ki, varlığınız siyasi çıkarlarımızın önüne geçti' diye konuştu.
Ulusal Meclis'in başkanı ise bir kadın. Dr. Fehmida Mirza oturumu açarken yaptığı konuşmada ise, 'Ne zaman başımıza bir felaket gelse, Türkiye'nin hemen yanımızda olacağını biliyoruz. Bu çok özel bir duygu' dedi.
(Bu vesileyle not: TOKİ'nin kısa arayla büyük deprem ve sel felaketlerine maruz kalan Pakistan'a yönelik yatırım tutarının toplamı 172.5 milyon dolara ulaşmış. Yüzde 40'ı tamamlanan yatırımların, bu yıl bitmesi hedefleniyor)
Ulusal Meclis'te dinlediğimiz bütün konuşmalar, tanıdık bir sevgi gösterisini tekrarlamaktan öte, farklı bir dinamiğin de altını çizdi aslında. Gilani olsun, Mirza olsun Nissar olsun, Pakistan'ın bu üç aktörünün hitaplarında ortaya çıkan gerçek; (başkanlık rejimine rağmen!) ülkede güçlü bir 'rol model' arayışının olduğuydu. Yerel gazetelerin manşetleri de bu arayışı doğruluyordu. (İşin bu kısmı, Türkiye'deki sıcak gündem açısından da önemli. Pakistan'da yaşanan istikrarsızlık ve kriz, başkanlık sistemini 'istikrarla' özdeş tutan argümanı tartışmalı hale getiriyor.)
Ulusal Meclis'in farklılığını anlatmadan olmaz. Başkanlık rejimi ve eyalet sistemine göre yönetilen Pakistan'daki 180 milyon nüfusu temsil eden bu Meclis, yıllardır TBMM düzen ve disiplinine alışmış bizler için, ezber bozan manzaralar sundu.
Sakallı, sarıklı, sarili, takım elbiseli, başörtülü, kol düğmeli, şalvarlı, kadınlı, erkekli, genç-yaşlı kısaca, ama son tahlilde rengarenk ve sıra dışı bir parlamento. Temsil gücünün yüksek olduğu söylenen Meclis'in bu görüntüsünü, bizim Kurucu Meclis'e benzetenler de çıktı.
Doğal olarak, Pakistan Ulusal Meclisi'nin gelenekleri de değişik. Erdoğan kürsüde konuşurken, vekiller sayısını hatırlamadığım kadar çok sıralara vurdu. Sıraya vurmak burada, yapılan konuşmanın beğenildiği anlamına geliyor. 'Peki gerçek protesto nasıl oluyor?' diye sorduğumuzda, verdikleri örnek tebessüm ettiriyor. Konuşan vekil erkekse ve protesto edilmesi gerekiyorsa, kadın vekiller kollarındaki bileziği çıkarıp sallıyormuş. Bu, konuşan vekile 'sen erkek değilsin' anlamına geliyormuş.
Türkiye-Pakistan ilişkilerinde Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana öne çıkan temel motif, dar zamanlarda güçlü dayanışma... Gelgelelim, artık bu bağın, ekonomik ve yatırım alanında da güçlenmesi isteniyor.
Bugünden bakıldığında alınacak mesafe biraz uzun. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi henüz 1 milyar dolar düzeyinde. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a göre bu zayıflığın temel sebebi Pakistan'ın kendisini 'fazla koruyan' yapısı.
Dün enerji, ulaştırma, ticaret, yatırımların teşviki alanında imzalanan 9 anlaşma ve mutabakat zaptıyla yeni bir ivme hedefleniyor.
Başbakan Erdoğan, beş günlük gezisinin Pakistan ayağını dün akşam tamamlayarak Kazakistan'ın başkenti Astana'ya geçti. Yarın oradan notlarla devam edeceğiz...