Muğla’nın Datça İlçesi’nde 25 yaşındaki G.K. isimli kadına cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle yargılanan Orçun Gültekin, bugün yapılan karar duruşmasında 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Gültekin'in "üzerine atılı suçun mahiyetini, ceza miktarını ve tutuklulukta geçen süreyi" göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Gültekin’in 2016 yılında da benzer suçtan cezalandırıldığı öğrenilirken G.K.’nin avukatı Gülhan Keleş, "Hükümle birlikte tahliyeye karar verilmesi bize göre usulsüz oldu. Bundan sonraki süreçte gerekli itirazlarımızı yapacağız" dedi.
Orçun Gültekin, 25 Ekim 2021 tarihinde G.K. isimli bir kadını, ‘Evine bırakacağım’ diyerek kendi işletmesine götürdüğü, burada genç kadına nitelikli cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı. Gültekin, davanın ilk duruşması yapılmadan Datça Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 23 Aralık'ta adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Datça Kadın Platformu ve Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri ise sanığın serbest bırakılmasını, basın açıklaması yaparak protesto etmiş, mağdur vekili de tahliye kararına itiraz etmişti. İtiraz üzerine Muğla 2. Sulh Ceza Mahkemesi 30 Aralık’ta Orçun Gültekin hakkında yeniden yakalama kararı çıkarmış, evinde yakalanan ve adliyeye sevk edilen Orçun Gültekin tutuklanmıştı. Davanın ilk duruşması, eksik tanık ifadesi olması ve G.K.'nın telefonunun HTS kayıtlarının beklenmesine karar vererek, duruşmayı bugüne ertelemişti.
Mahkeme, davanın bugün yapılan ikinci duruşmasında kararını verdi. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Orçun Gültekin’i G.K.’ye karşı, “vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle cinsel saldırı” suçundan önce 12 yıl hapis cezası verip eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle 1/4 oranında indirim yaparak 9 yıl hapis ile cezalandırılmasına ve “cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan önce 2 yıl hapis cezası verip, suçu cinsel amaçla işlediği gerekçesiyle 1/2 oranında artırım yaparak 3 yıl, toplamda 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme daha sonra, Sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, verilen ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verdi.
Gültekin’in 2016 yılında da benzer suçtan cezalandırıldığını belirtilen mahkeme kararında, “Cezanın mükerrerlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulamasına” denildi.
Duruşma sonrası tahliye kararına itiraz edeceklerini belirten G.K.’nın avukatı Gülhan Keleş, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:
"Çok hızlı bir yargılama oldu, ikinci duruşmada karar verildi. Savcılık mütalaası verildikten sonra taraflar söz alarak, mağdur taraf cezalandırmayı, sanık tarafı da beraatını talep etti. Verilen hükümle birlikte 12 yıl cezaya hükmedildi. Hükümle birlikte tahliyeye karar verilmesi bize göre usulsüz oldu. Bundan sonraki süreçte gerekli itirazlarımızı yapacağız. Tekrar tutuklanması ve bu kalan süreyi de cezaevinde geçirmesi için gerekli itirazlarımızı yapacağız. Bundan sonraki süreçte istinaf Mahkemesi tekrar dosyayı değerlendirecek ona göre 12 yılı onaylarsa hapis cezasının infazın geçilecek. Dolayısıyla da sanık cezasını çekmeye devam edecek.”
Datça Kadın Platformu adına açıklama yapan Çiğdem Erkan da şunları söyledi:
“Biz, Datça Kadın Platformu ve Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi’nden kadınlar, yaşadığımız ilçede nitelikli cinsel saldırı ve şiddete maruz kalan kız kardeşimizle dayanışmak için Muğla Adliyesinin önündeyiz. Kız kardeşimizle birlikte davacıyız. Bugün ve gelecek için davacıyız. Binlerce kadının öldürüldüğü, tecavüze ve şiddete uğradığı bir ülkenin kadınlarıyız. Geçen hafta Pınar Gültekin ile birlikte buradaydık. Bugün de ortak yaşam alanını paylaştığımız genç bir kadın için; hak, hukuk adalet yerine gelsin diye buradayız.
Datça yarımadasında, Datça’da ve Betçe’de eşit, özgür, dil, din, ırk, kimlik farklılıklarını değil, insan olmayı esas alan bir yaşam değerlidir. Çocuklarımız, gençlerimiz cinsiyetçi ön yargıların az olduğu bir ortamda doğayla, hayvanlarla iç içe, bir arada büyür, öğrenir, gelişir. İnsanlar ayrım yapmadan sofrasını paylaşır. Birlikte çalışır, eğleniriz. Aynı köyde, aynı mahallede kadın erkek aynı havayı solur, birbirimize güveniriz. Her gün, her saat, gece gündüz herkes içindir. Kız kardeşimize yapılan nitelikli cinsel istismar ve şiddet, güvenin esas olduğu, doğduğu, büyüdüğü, herkesi arkadaşı bildiği köyünde yapılan bu saldırı, sadece O’na yapılmamıştır. Kadınları ve ortak yaşamı örseleyicidir. Olağan değildir. Bütün kadınlar için tehdittir. Bu suç adaletli bir şekilde cezalandırılmazsa sadece kadınları değil, herkesi etkiler.
Biz kadınlar kız kardeşimize yaşatılan şiddet için öfkeliyiz. Aynı beldede yaşadığımız genç kadınların bu olaydan sonra hissettikleri; yoğun kaygı, korku, endişe, güvensizlik duygularını gördüğümüzden öfkeliyiz. Hele yaşamın birlikte, saygı ve güvenle sürmesinin önemli olduğu bir yerde, erkek bakış açısıyla davacıya suç uydurulmaya çalışılmasını asla kabul etmiyoruz. Bize ‘kadın kadının kurdudur’ diyorlar. Biz de diyoruz ki, hayır, ‘kadın kadının yurdudur’. Farklılıklarımız varsa da kadın olduğumuz için kadına yapılan şiddet, baskı ve haksızlıkları hemen tanırız, ne olursa olsun adaletin yerine gelmesini isteriz. Adını koyarız suç suçtur. Kadın bedeni kadına aittir, hayır, hayır demektir. Bu böyle olduğu kabul edildiğinde yaşamı yeniden onarabiliriz. Erkek şiddetine maruz kalan kız kardeşimizin iyileşmesine katkı sağlayabilir, çocuklarımızı, gençlerimizi bugün ve gelecekte koruyabiliriz.
İfadelerin alınmasından tüm yargı safhasına kadar cinayete, tecavüze, zorbalığa, şiddete uğramış kadınlar için İstanbul Sözleşmesi hayatidir. Erkek şiddetinin son bulması için başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere uluslararası sözleşmelere bağlı kalınmasını, var olan yasaların uygulanmasını istiyoruz. Hukuk erkekten değil adaletten yana olmalı. Faillere ödül gibi cezalar verilmemeli. Haksız tahrik indirimleri, ayrımcı indirimler uygulanmamalı. Hukuk topluma hakim olan erkek egemen kültüre, eril önyargılara boyun eğmemeli. Suç suçtur. Asla gerekçesi yoktur. Bu toplumda eşit, barış içinde, huzurla ve güvenle yaşamamız için erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz. Erkek adalet değil gerçek adalet katillerin, zorbaların yargılandığı davalar yerine Katledilen, şiddete uğrayan kadınların yargılandığı davalar hukuk adına sürdürüldüğü sürece, biz de sonuna kadar, bu durum değişene kadar; korkmadan, susmadan, kararlılıkla burada her yerde dayanışacağız. Kadınlar asla yalnız yürümeyecekler, asla yalnız yürümeyeceğiz."