"Kadına şiddetin ve cinayetlerin önlenmesinde elektronik kelepçe hayati öneme sahip"

"Kadına şiddetin ve cinayetlerin önlenmesinde elektronik kelepçe hayati öneme sahip"

Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin önlenmesi için neler yapılması gerektiği konuşulurken avukatlar elektronik kelepçe uygulamasına işaret ediyor. Hukukçular elektronik kelepçenin kadına yönelik saldırı ve cinayetlerin önlenmesinde etkili olabileceğini ve yaygınlaşması gerektiğini savunuyor. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukat Afet Gülen Büberci, elektronik kelepçe uygulamasının hayati bir öneme sahip olduğunu belirtirken, avukat Emre Alıcı da uygulamanın 10 yıldır Türkiye'nin gündeminde olduğunu fakat maliyeti sebebiyle yaygınlaşamadığını belirtti.

Hürriyet'yen Ece Çelik'in haberine göre elektronik kelepçenin kadına karşı şiddet olaylarında kullanılması 2015’te resmiyet kazandı. Öncesinde elektronik kelepçe sadece bazı denetimli serbestlik durumlarında kullanılırken 4 yıl önce Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kapsamında Teknik Yöntemlerle Takip Sistemlerinin Kullanılmasına Yönelik Pilot Uygulama İşbirliği Protokolü’ imzalandı. Ankara ve İzmir’de pilot uygulamasına başlanan elektronik kelepçe daha sonra Antalya, Bursa, Samsun ve İstanbul’da da kullanılmaya başlandı.

"İstanbul'da bir yılda sadece 5 elektronik kelepçe kararı çıktı"

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukat Afet Gülen Büberci kadına karşı şiddeti önlemek için elektronik kelepçenin etkin bir önlem olduğunu savunuyor:

“Elektronik kelepçe sistemi yaygınlaştığı takdirde şüpheli şahıs takip edilebilecek ve mağdura yaklaşması önlenebilecek. Bu açıdan Türkiye’de elektronik kelepçe uygulamasının yaygınlaşması hayati öneme sahip. Biz İstanbul Barosu olarak bu pilot uygulamaları yakinen takip ediyoruz. Birçok olayda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında korumaya alınmasına rağmen şüphelinin kadına yaklaşmasının önüne geçilemiyor. Tehdidin ve şiddetin devam ettiği, bu yasanın caydırıcı olmadığı konularında; Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) müdürü, bir uzman avukat ve emniyet müdürü bir araya gelip elektronik kelepçe uygulamasının gerekli olduğuna dair bir rapor yazıyor. Ardından bu rapor ve şahısların daha önce yaşadıklarına dair dosyalar aile mahkemesine gidiyor. Ancak buna rağmen hâkimlerden elektronik kelepçe kararının çok nadir olarak çıktığını görüyoruz. İstanbul 2018’de pilot şehirler arasına girdi bir yılda sadece beş elektronik kelepçe kararı çıktı.”

"Öleceği varsa kelepçeyi versek de ölür"

 
Büberci kendi müvekkiliyle yaşadığı bir olayı örnek veriyor:
 
“Bir müvekkilim eski eşinden şiddet görmeye devam ediyordu. Ailesiyle yaşamasına rağmen eski eş evin kapı zilini kırmış, çocuğunun gözünü bıçakla oyma girişiminde bulunmuştu. Tüm bu yaşananlar defalarca dosyaya girdi. Dosya resmen ağlıyor, Emine Bulut hikâyesinin benzeri. Ancak elektronik kelepçe kararını çıkarttırmakta çok zorlandık. 6 farklı hâkime gittik. Hâkimler ret kararı verdiler, itiraz hakkımızı kullanıp dosyayı farklı hâkimlere götürdük. Ret kararı veren hâkime hanımlardan birine ‘Neden ret verdiniz böylesi bir davada?’ diye sordum. ‘Öleceği varsa biz bu elektronik kelepçeyi versek de ölür, onun önüne geçilmez’ gibi bir cevap aldım. Daha sonra Küçükçekmece mahkemesinde bir hakim dosyanın 6 kez reddedilmesine çok şaşırdı ve elektronik kelepçe uygulamasına karar verdi.” 

"Kelepçelerin büyük bölümü terör suçlarında kullanıldı"

Elektronik kelepçe konusunda çalışan avukat Emre Alıcı, bu uygulamanın 10 yıldır Türkiye’nin gündeminde olduğunu ancak maliyeti sebebiyle yaygınlaşmadığını anlatıyor. Şimdiye kadar 4 bine yakın olayda elektronik kelepçe kullanıldığını söyleyen Alıcı, “Bunların çok büyük bölümü terör suçlarında kullanıldı. Senede 150 bine yakın kadının şiddet gördüğü bir ülkede elektronik kelepçenin kadın olaylarında kullanılmaması çok üzücü. Bu çok sayıda ölüm vakasının önüne geçebilir” diyor. 

Nasıl Kullanılıyor?

Uygulamada şüphelinin eline ya da ayağına bileklik yardımıyla bir cihaz takılıyor. Mağdura ise bir cep telefonu veriliyor. GPS üzerinden mağdurun ve şüphelinin her an nerede olduğu kontrol altına alınıyor. Eğer şüpheli mağdura yaklaşırsa telefonla uzak durması söyleniyor. Eğer önlenemezse en yakın güvenlik görevlileri olay yerine ulaşıp şüpheliyi gözaltına alıyor.