Kadisiye zaferini örnek verip, "Tarih tekerrür ediyor" diyen Abdurrahman Dilipak: Kazandık, birbirimize düştük ve yenildik

Kadisiye zaferini örnek verip, "Tarih tekerrür ediyor" diyen Abdurrahman Dilipak: Kazandık, birbirimize düştük ve yenildik

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Hz. Ömer zamanında yaşanan, İslam tarihinde büyük zafer olarak geçen Kadisiye’yi anlamadan bugünü anlamanın kolay olmayacağını,  tarihin tekerrür ettiğini belirterek “Bağdat’ta zafer kazandık, Bağdat’ta birbirimize düştük ve Bağdat’ta yenildik!” dedi.

Hz. Ömer zamanında 16 - 19 Kasım 636 tarihleri arasında yapılan Kadisiye Muharebesi'ni kazanan Müslüman Arap ordusunun Sasani İmparatorluğu karşısında zafer elde ettiğini belirten Dilipak "Savaştan sonra Müslümanlar bir anda büyük güç ve servete kavuştular.  Kadisiye zaferi, aşırı bir özgüvene sebep olmuştu. Güç ve servetin ani artışı Müslümanların etrafından birçok menfaatperestin kümelenmesine sebep oldu. Bizans gelişmelerden rahatsız olmuştu. Hz. Ömer zafer sonrası Şam’ı ziyaretinde, zaferin içinde gizlenmiş yenilgiyi görmüştü. Servet ve güç insanları kibir ve israfa yönlendirmişti. İşi ehline değil, kendi, kabile mensuplarına veriyorlardı. Birileri lüks malikaneler yaptırırken, etraflarına toplandıkları ile başkalarına karşı gayri adil bir rekabetin içine girmişlerdi. Savaşmak istiyorlardı birileri ama şan ve ganimet için, ilayı kelimetullah için değil" diye yazdı. 

“Servet ve iktidarı siz yönetemiyorsanız, o sizi yönetir” diyen Dilipak, “Kim Allah indinde makamını görmek istiyorsa, kendini neyle meşgul ediyor ona baksın.. Kendi sözlerine, işlerine, çevresinde toplananlara baksın. Dikkat edelim Şeytan işadamı, bürokrat ve politikacı ile kurar kendi üçgenini” dedi.

Dilipak şöyle devam etti:

“Haksızlıklar karşısında susanlar da, 'içlerindeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden zarar görür' ve o ateş onları da yakar. Kurtuluşa erenlerden olmak istiyorsanız sizi Allah’tan uzaklaştıran söz, iş, para, makam ve dostlarınızdan uzaklaşın. İşi ehline verin, adaletten ayrılmayın, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı durun. Adil şahidler olun. Haksızlıklar karşısında susanlardan olun, istişare ve şûradan ayrılmayın.

Sadece siyasiler değil, hepimiz, kafir, fasık, zalim, müstekbir, mütrefin, münafık, cahil kişilerden, topluluklardan uzaklaşalım. Bunları amir, memur, veli, müsteşar, müşavir edinmeyin. Bunlar sadece insanları değil, haşa Allah’ı da aldatacakları mı sanıyorlar yoksa. Oysa her şeyi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Bu zalimler, akılsız ahlaksızlar, her haltı yerken, bunu kimsenin bilmediğini, bir din günü olmadığını, bir gün bu olup bitenlerin hesabını dünyaya da ahirette de sorulacağını bilmiyorlar mı?”

Yazının tamamını okumak için tıklayın