Cumhuriyet gazetesinin avukatlarına destek olmak için Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda avukatlar tarafından başlatılan “Adalet Nöbeti”nin bu haftaki basın açıklamasına tahliye olan yazar Kadri Gürsel katıldı. Gürsel, "Attığımız başlıklar, yazdığımız haberler, yaptığımız gazetecilikten dolayı bize duydukları nefretin diliyle konuşanlar biz cumhuriyet tutuklularının cezaevinde çürüdüklerini yazıp söylüyorlardı. Ben bugün karşınızda, ne aklımızın ne ruhumuzun ne kalbimizin ne de bedenimizin çürümediğinin kanıtı olarak bulunuyorum" dedi.
Cumhuriyet gazetesinin yazar, yönetici ve avukatlarına yönelik davada tutuklanan gazetenin avukatlarının serbest bırakılması için Mart ayında başlatılan “Adalet nöbeti” 26’ncı haftasında da devam etti. Adalet Nöbetine CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Barış Yarkadaş da katıldı. Avukatlar, adliye binası içinde bulunan Themis heykelleri önünde bir süre ‘adalet nöbeti’ tuttuktan sonra adliye önünde konuya ilişkin basın açıklaması yaptı.
Açıklamada konuşan Avukat Gülendam Şan, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun davet etmelerine rağmen tuttukları adalet nöbetine katılmadığını söyledi. Şan, “Nöbetimize hocalarımız, baro başkanlarımız, milletvekilleri ve dışarıdaki gazeteciler düzenli olarak katıldılar. Nöbetimize davetimize rağmen bir tek kişi katılmadı. O da Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ‘dur. Feyzioğlu’nun Barolar Birliği Başkanı olarak elbette çok işi var. Bizler de sosyal medyadan takip ediyoruz. Bu yoğun gündeminde ‘Adalet Nöbeti’ne katılımını beklerdik” dedi. Şan ayrıca, iki hafta önce gözaltına alınan 16 avukatın savcılık ve sorgu sürecinde bazı hukuksuzluklara uğradığını ileri sürerek Feyzioğlu’ndan bu konuda da bir açıklama yapmasını beklediklerini söyledi.
Bu haftaki açıklamada, 25 Eylül Pazartesi görülen duruşmada tahliye olan yazar Kadri Gürsel de konuştu. Gürsel şunları söyledi:
“Attığımız başlıklar, yazdığımız haberler, yaptığımız gazetecilikten dolayı bize duydukları nefretin diliyle konuşanlar biz cumhuriyet tutuklularının cezaevinde çürüdüklerini yazıp söylüyorlardı. Ben bugün karşınızda, ne aklımızın ne ruhumuzun ne kalbimizin ne de bedenimizin çürümediğinin kanıtı olarak bulunuyorum. Bizler çürümedik. Alnımız da aktır başımızda diktir. Bu arada Türkiye’de çürümüş birçok şey vardır. En başta da bizim hapiste çürüdüğümüzü söyleyenlerdir. Ayrıca soylu, yüce kavramlar adına dikilen binaların içinde oynanan oyunlarda çürümüştür.
Bu oyunların parçası olarak yazılan iddianameler de tarafımızdan çürütülmüştür. Cumhuriyetçileri içeri tıkan iradenin bu oyundan umduğu fayda miadını doldurmuştur. Hükmünü icra ettiyse etmiştir. Bundan sonra yargılananla yargılayanın yer değiştirdiği görülecektir. Dolayısıyla benim buradan cumhuriyetçileri içeriye tıkan iradeye mesajım şudur; vakit varken geride bıraktığımız dört arkadaşımızı lütfen serbest bırakın. Sizin menfaatinizin icabıdır. Vicdan, akıl icabıdır aynı zamanda ama, ben menfaatinize seslenmek istiyorum, sizin siyasi menfaatinizin icabıdır öncelikle.”