Cumhuriyet'in tutuklu yazarı Kadri Gürsel'in eşi Nazire Gürsel, 10 yaşındaki oğulları Erdem Gürsel'in kendisine “Anne yoksa babamı hiç bırakmayacaklar mı?” diye sorduğunu aktardı. Nazire Gürsel, gözaltı işleminden 156 gün sonra hazırlanan 'cumhuriyet iddianamesi' ile ilgili olarak da "6 aydır bu insanları suçsuz ve delilsiz Silivri’ye tıktılar. Sırf sesleri çıkmasın diye. İlla dava açacaksan, tutuksuz yargıla. Bizim en önemli derdimiz bu. Dünya her şeyin farkında. Kimse aptal değil. 24 Temmuz’a vermişler ilk duruşma tarihini. Yani 9 ay sonra tek hukuki kazanımları, hâkim karşısına çıkmak olacak" dedi.
Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar ve avukatları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş; duruşma günü olarak 24-25-26-27 Temmuz tarihleri belirlenmişti.
Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a konuşan Nazire Gürsel'in açıklamaları şöyle:
Nasılsınız?
Doğrusu, “İyiyim, iyiyiz!” demekten sıkıldım. Tüm Cumhuriyet eşleri adına. Gerçekçi olalım, normal bir insan bu koşullarda iyi filan olamaz! İyi değiliz ve onlar çıkana dek de olmayacağız! Güçlü durmak ve vazgeçmemek ise ayrı şeyler...
Epey bir süre önce sizinle röportaj yapmıştık. O zamandan bu yana eşiniz Kadri Gürsel’in durumunda ne değişiklik oldu?
O zaman içeri alınalı 3 ay olmuştu, şimdi 6 ay. Tek fark, 5.5 ay sonra iddianamenin çıkmış olması. Bunu bile bir cezalandırma yöntemi olarak kullandılar.
İddianame hakkında ne diyeceksiniz?
Düşünebiliyor musunuz, 5.5 ay sonra geldi! Yani 6 aydır bu insanları suçsuz ve delilsiz Silivri’ye tıktılar. Sırf sesleri çıkmasın diye. İlla dava açacaksan, tutuksuz yargıla. Bizim en önemli derdimiz bu. Dünya her şeyin farkında. Kimse aptal değil. 24 Temmuz’a vermişler ilk duruşma tarihini. Yani 9 ay sonra tek hukuki kazanımları, hâkim karşısına çıkmak olacak! Katil ve tecavüzcülerin tutuksuz yargılanabildiği bir Türkiye’de bu, Türk toplumuyla dalga geçmektir!
İddianamede, eşinizle FETÖ/PDY örgütü arasında yoğun bir iletişim trafiğine dikkat çekiliyor. Hatta 19 sanık arasında en yoğun iletişimi olan eşiniz görünüyor... Siz bu konuda ne diyeceksiniz?
Biliyorsunuz, daha iddianame çıkmadan yandaş basında haberi çıktı. Dakikasında, “Kesinlikle tek bir görüşme yok!” dedim. Hiç Kadri’yle konuşmadan. Zaten sayının abukluğu işin içinde bir bit yeniği olduğunu ortaya koyuyordu. Ama onun ötesinde 25 yıllık kocamı tanıdığım için. Hiç işi olmaz öyle tiplerle. Nokta. Zaten sağı solu arayıp, haber peşinde koşan bir gazeteci değil. Analiz yapmak için Van’daki müezzini aramaya ihtiyacı yok takdir edersiniz ki...
İddianamede, eşinizin 92 ByLock kullanıcısı şüpheli şahıs ve ayrıca haklarında FETÖ/PDY terör örgütünden dolayı soruşturma bulunan 21 kişiyle “iletişim kaydı” bulunduğu yazılı. Bu durumda, toplam 113 FETÖ şüphelisiyle iletişimde bulunduğu iddia ediliyor. Sizce bu mümkün mü?
Tabii ki değil! İddianameden bir hafta önce, bu abuk iddia sosyal medyaya sızdı ya da sızdırıldı. Derhal avukatlarımızı bilgilendirdik. İtiraf edeyim, bu boyutta bir iftira beklemiyorduk. Gerçi son yaşananlara bakarsak artık her yerden, her şeyi bekleyebiliriz değil mi? Bu ByLock meselesinin gazetelerde yer almasından sonra Silivri’de herkes beni, “Oo Nazire Hanım, meğer Kadri Bey boş zamanlarında Türkiye’nin dört bir yanını arıyormuş” diye kahkahalarla karşıladı. Anlayın artık!
Eşiniz bu duruma ne dedi?
Kadri’nin de benden habersiz ilk tepkisi, “Tek bir görüşme bile yok!” olmuş. Bunu Kadri’yi ziyaret eden CHP milletvekili sevgili Utku Çakırözer’den öğrenince çok mutlu oldum. İşte ne kadar ayırsalar da kalbimiz ve beynimiz bir. Cümlelerimiz de. Onun görüşü, kendisine gelen SMS’lerden tutun da tweet’lerinin rt’lenmesine kadar her şey ilave, ki tablo da bunu gösteriyor...
Twitter takipçileri arasında bulunabilecek ByLock kullanıcısı/FETÖ şüphelisi kişilerin, eşinizin paylaşımlarını “retweet” etmiş olmalarını, savcı bir “irtibat” gibi kabul etmiş olabilir mi?
“İrtibat” lafından bunu anlıyoruz. Malum 200 bin kişide varmış. En kötüsü de bunlar zamanında Kadri’ye hakaret eden Cemaatçılar. Düşünün, adamlar size ağza alınmayacak küfürler ediyor. O küfürler bir de aleyhinize delil olarak kullanılıyor! Olacak şey değil! Kim haklı Türk milleti karar versin...
Yargıya nasıl bir çağrıda bulundu eşiniz?
İrtibatın niteliğinin açıklanmasını istedi. Kim aramış? Kaç kez aramış? SMS mi? Retweet mi? Kadri kendisi mi aramış? Dosyada bu görünmüyor. Bu bilgiye ulaşmak Kadri’nin de savunmanın da hakkı...
10 yaşındaki oğlunuz Erdem, babasını üç ayda sadece bir kere görebilmişti... Ocak’tan sonra durum ne?
6 ayda sadece 2 kere. Korkunç bir işkence. Kim duysa tüyleri diken diken oluyor. “Geçmiş olsun” diye arayan uzak bir tanıdık şoka girdi. Referandumda “evet” diyecekmiş. Ama bunu öğrenince, sülalece “hayır” demişler. Bunu bana sonradan söylediler.
Oğlunuz size, “Katillere açık görüş var, bana niye yok” diyordu...
Onu geçtik. Artık Erdem, “Anne yoksa babamı hiç bırakmayacaklar mı?” diye soruyor. 10 yaşında bir masuma yaşatılan adaletsizlik duygusu için, “Yazıklar olsun!” diyorum.
“Makul kavramı bize uzak, olan biteni açıklayamıyoruz. Masum ve mazlumuz” demiştiniz...
Eziyet arttıkça, masumiyet de artar. Şimdi çok daha masumuz. Sadece bize değil Türkiye’ye bedel ödetiliyor.
Eşiniz aylardır içeride. Ve dünya âlem biliyor ki, Kadri Gürsel işini iyi yapan, tavizsiz bir gazeteci ve düşünce adamı. Yine de bir sonuç alınamıyor... Ne hissediyorsunuz?
Belki de tam bu saydığınız nedenlerden dolayı sonuç alınamıyor, kim bilir. Artık bir numaralı duygum, öfke. Öfkenin çok kıymetli bir duygu olduğuna inanıyorum. Yapıcı şekilde kullanılırsa. Ve bu öfkeyi toplumda da hissediyorum. Gerçekten bu insanlar neden içeride? Artık izahı yok...
Diğer tutuklu eşleriyle bir araya geliyor musunuz?
6 aydır birlikte güldük ve ağladık. Bu süreç ne zaman biterse bitsin, onlardan asla vazgeçemem. Umudumuz ve adil olan toplu tahliye. Ama peyder pey olursa, herkes “Ay seninki çıksın”, “Yok seninki çıksın” diyor. Bu kadar da pırlantalar. Çocuklar, gelinler, damatlar... Kocaman bir aile olduk.
Gücünüzü kimden alıyorsunuz?
Öncelikle Türk milletinden sonra oğlumdan. Bir kişi bile çıkmadı karşıma bu duruma sinirlenmeyen. Öyle ki ben insanları sakinleştiriyorum.
15 kilo verdiğinizi söylediniz bu süreçte. Hastalanmamaya dikkat ediyor musunuz?
Evet. Kadri de dikkat ediyor. Oğlanın durumu malum. Kedilerimiz bayağı bunalımda. İkisi de Kadri’nin kıyafetlerinin üzerinde uyuyor. Kadri onları da çok özledi...
Esas mühim olan Silivri’dekiler. Hepsi 55 yaş üzeri. Her an, her şey olabilir. Bunların işaretlerini görüyoruz eşler olarak. Tahliye çıkmadıkça risk büyüyor. Birinin kılına zarar gelirse kimse bunun altından kalkamaz.
Gıyabınızda cep telefonunuza bir mesajın gelmesi, sosyal medyaya gönderdiğiniz mesajınızın paylaşılması ya da elektronik posta hesabınıza bir e-mail’in düşmesi ve bu iletişimin ByLock kullanan bir şahıs tarafından yapılması, sizin açınızdan hiçbir cezai sorumluluk doğurmaz. Hatta, bir ByLock’çu telefonunuzdan sizi arayabilir ve siz telefonunuzu açıp ‘Alo’ diyebilirsiniz. O kişiyi dinleyip konuşabilirsiniz de...
Burada önemli olan nokta, suç kastının bulunup bulunmadığıdır. Suç kastının bulunması için, sizin o kişinin ByLock kullandığını bilmeniz, ayrıca sizinle kurulan iletişimin yasadışı ByLock faaliyeti ya da suç örgütünün faaliyetiyle ilgili olduğunun da farkında olmanız gerekir. Ancak o zaman suç kastı oluşabilir. Kadri Gürsel’in durumunda, bunların hiçbiri yoktur.