T24 - Hüseyin Akkaş
Kadriye Ceylan, 7 Ağustos 2004'te İğneada'ya gittikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan oğlu Tolga Baykal Ceylan'ı arıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik bölümünde okuyan oğluyla en son eve dönmeye söz verdiği telefonda konuştu. 9 Ağustos 2004'te yaptıkları bu görüşme son konuşmaları oldu.
Kadriye Ceylan oğlunu bulabilmek için her yola başvurdu. Ankara'ya kadar yürüdü. "Nefesim yetene kadar arayacağım oğlumu" dedi ve Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık bir yıl önce Cumartesi Anneleri'yle yaptığı görüşmede Başbakan'dan "Oğlunu bulacağız" sözünü aldı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bir alt komisyon kurarak 135 sayfalık "Tolga Baykal Ceylan" raporu hazırladı. Raporun sonuç bölümünde, "Komisyonumuz, elindeki verilerin değerlendirilmesi sonucunda, Tolga Baykal Ceylan'ın gözaltında kaybolmadığına, ancak bu güne kadar ailesi ve çevresinden hiçbir kişiyle temas kurmaması gerçekliği karşısında da normal asayiş olayı olarak değerlendirilmesi gereken bir kayıp olayı ile karşı karşıya olduğumuz sonucuna ulaşmıştır" ifadesine yer verildi. Rapordan tatmin olmayan anne Kadriye Ceylan, raporun devleti aklamaya yönelik olduğunu, "eksik ve taraflı yazıldığını" söyledi.
Bu arada bir vatandaş İstanbul İnsan Hakları Derneği'ne ihbarda bulunarak, Eyüp Camii'nin yakınında sokakta yaşayan bir kişinin Tolga olduğunu öne sürdü. Ceylan, hemen bahsedilen yere gitti ve saçları beyazlamış, akli dengesi yerinde olmayan bir gençle karşılaştı. Bölge esnafının 1.5 yıldır orada yaşadığını ve aslında gayet kültürlü ve eğitimli olduğunu öne sürdüğü şahıs, Tolga ile büyük benzerlik gösteriyordu. Yaşı genç olmasına rağmen sokakta yaşadığı için yüzü oldukça hırpalanan "Birol" adlı şahsı inceleyen anne Baykal, oğlu ile benzerlikler kurdu. Ancak İHD'nin girişimiyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırılan gencin DNA'sıyla Kadriye Ceylan'ınki örtüşmedi. Adli Tıp Kurumu, Kadriye Baykal Ceylan’ın hastanede yatan kişinin biyolojik annesi olamayacağını belirledi.
Umutları yıkılan anne Kadriye Ceylan, son durumu özetlerken T24'e şunları anlatıyor:
"DNA sonucunun bana ve avukatıma tebliğ edilmemesi üzerine geçen ay Kırklareli Demirköy Savcılığı'na giderek sonucu talep ettim. Ancak savcılık, test sonucunun kendilerine gelmediğini, sadece rapor olduğunu, bu raporun da soruşturma dosyası ile beraber kişinin yatırılmış olduğu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne gönderildiğini belirtti. Adli Tıp’ın testine güvenmediğimi, bağımsız bir kuruluştan ikinci bir test talep ettiğimi dilekçe ile belirtmeme rağmen yanıt alamadım. Ancak savcılık, kendi imkânlarımla bu testi yaptırabileceğimi belirtti."
Ceylan, ikinci DNA testi için girişim yapmaya hazırlanırken Bakırköy'de yatan şahsın taburcu edildiğini öğrendi. Anne Ceylan, taburcu olan hastanın nereye gittiğini öğrenmek için Aile ve Sosyal Hizmetler Kurumu'nu aradı, ancak yanıt alamadı. Konuyla ilgili olarak bilgi almak istediğimiz Bahçelievler Sosyal Hizmetler Müdürlüğü T24'e de cevap vermedi.
Kadriye Ceylan, telefonda anlatıyor:
"Eyüp Camii'nin yanında bulunup gözetim altına alınan kişiyi hastanede ziyaret ediyordum. Hatırlamaya, konuşmaya çalışıyordu. Ona sorular soruyordum, terlemeye başlıyordu. Bana, 'Benim başka kimsem yok' dedi. Bana abla, teyze diyordu. Sonra onunla görüşmeme izin vermediler. Savcılıktan görüşmek için bir kâğıt almam gerekiyormuş. Savcılığa gittim, 'Görüşmeme cezasını biz koymadık ki biz nasıl izin verelim' dediler. Savcılığa ısrar ettim ve Birol'la tekrar görüşebilmemi sağlayacak bir kâğıt verdiler. 9 Mart Cuma günü akşam üstü saatlerinde hastaneyi aradım, görüşme talebinde bulundum. Taburcu edildiğini söylediler. Cumhurbaşkanlığı dahil bu konuyla ilgili kimse daha beni aramadı."
'Oğlum olduğundan şimdi daha eminim’
Cumartesi gününden bu yana telefon başında olduğunu söyleyen Kadriye Yücel, “O benim oğlum” diyor:
"2004 yılında kaybedilen oğlum Tolga Baykal Ceylan olma olasılığı bulunan Birol 'un akıbeti hakkında bir bilgiye ulaşamadım. Hastaneden başlayarak İstanbul'daki sosyal hizmet müdürlüklerini, hastanenin yerleştirdik dediği huzur ve bakımevlerini tek tek aradım. Hiçbirinde yok. İlk baştaki görüşmemizde hastaneden sosyal hizmetlere gönderildiği belirtilen Birol, sosyal hizmetlerde bulunamayınca, hastanenin sosyal hizmet uzmanı tarafından sosyal hizmetlere değil Ataköy polis merkezine teslim edildiği belirtildi. Ancak Ataköy polis merkezi bunu yalanladı. Telefon ile yaptığım görüşmede böyle bir şeyden haberdar olmadıklarını bildirdiler. Birol'un üstünde dönen şeyler var. Ben şimdi daha eminim Birol'un oğlum olduğundan. Birçok senaryo çıktı. İyi ki fotoğrafını çekmiştim. Bende hâlâ."
Başbakan'a: Samimiyseniz oğlumu bulun
"Başbakan bana söz vermişti. Daha önce bana 'Bilmiyordum' demişti. Başbakan'a soruyorum; şimdi de mi bilmiyorsunuz, samimiyseniz oğlumu bulun, bana 'bulacağım' dediğinizde yüzünüzdeki samimiyeti görmüştüm."
İHD: Hastane temkinli
İnsan Hakları Derneği'nden T24'e bilgi veren bir yetkili, "Birol" isimli kişinin tedavi için hastaneye kaydını yaptırdıklarını, taburcu edildikten sonra nereye götürüldüğü konusunda ise bilgi sahibi olmadıklarını söyledi. İHD yetkilisi, hastane yönetiminin akli dengesi yerinde görülmeyen "Birol" adlı kişinin tedaviyle iyileşmesi durumunda yeni bir travma yaşamaması için DNA testiyle herhangi bir kan bağı bulunmadığı tespit edilen Kadriye Ceylan'la görüşmesine temkinli yaklaştığını aktardı.