2017 yılının üçüncü çeyreğinde gerçekleşen yüzde 11.1’lik ekonomik ve 2017 için yapılan yüzde 7’lik büyüme tahminine rağmen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’nun asgari ücretle ilgili “fedakarlık” açıklaması kafalarda soru işareti bıraktı. Durumu değerlendiren ekonomistler, “Eğer böyle bir büyüme varsa halkta bu büyümenin etkileri görülmeli” görüşünde birleşti.
Milli Gazete'den Onur Şehmus Şahin' e konuşan ekonomist Bartu Soral, yayınlanan büyüme rakamlarında ilginç bir durum söz konusu olduğunu belirterek, “Yayınlanan 3. çeyrekteki yüzde 11’lik büyüme verileri, özel tüketim ve sabit sermaye yatırımlarından geliyor. Son 6 aylık dönemde dünyada gerilim ortamı ve piyasalarda sürekli bir dalgalanmalar varken vatandaşın harcamalarının bu denli büyük olması mantıklı gelmiyor. Özel sektör hangi güven ortamına sahip ki yatırım yapıyor? Eğer böyle bir büyüme varsa halkta bu büyümenin etkilerini neden göremiyoruz?” şeklinde konuştu.
Yayınlanan TÜİK verilerine işaret eden Soral, “Verilere göre üçüncü çeyrekte yüzde 11’lik büyüme söz konusu ve 2017 yılı için hükümetin yüzde 7’lik bir büyüme beklentisi var. Yüzde 13’lük enflasyon ve büyüme oranlarına bakıldığı zaman hükümetin memura, emekliye ve işçiye en az yüzde 20’lik bir zam oranı yapması gerekiyorken, hükümetin bu konuda herhangi bir açıklaması yok. Neden? Hükümet, TÜİK’in açıkladığı büyüme ve enflasyon verilerine mi güvenmiyor? Böyle bir büyüme varken neden hâlâ asgari ücrette sıfır zam konuşuluyor? Bu sonuç gösteriyor ki hükümet, emekliyi, memuru ve çalışan vatandaşı ne enflasyona karşı koruma derdinde ne de % 11’lik büyümeden faydalandırma çabasında. Bu durumun sorgulanması gerekiyor” diye konuştu.
Ekonomist Uğur Civelek, yüzde 11.1’lik ekonomik büyümeyi değerlendirerek, “Elde edilen ekonomik büyümeye hem iyi hem de kötü bir yorum yapılabilir. Özel tüketim, beyaz eşya ve inşaat sektörüyle ekonomiye yalancı bir bahar yaşatıldı. Bunun yanı sıra yüksek vergi oranları uygulandı, Kredi Garanti Fonu (KGF) ile kredi borçları çoğaldı ve sonuç olarak bir büyüme elde edildi. Durum böyleyken asgari ücrete tabii zam yapılamaz. Büyümenin vatandaşa bir etkisi yoksa bu nasıl büyümedir?” ifadelerini kullandı.
Civelek, “Yayınlanan büyüme oranlarını 2016, 2017 ve 2018 yıllarını yan yana koyup mukayese etmek lazım. 2016’da yaşanan kalkışma ve sonrasındaki süreçte yaşananlar ekonomimizi ciddi manada zor bir duruma soktu. 2017 yılında, tek kullanımlık ekonomi politikaları, KGF ile kredi hacmini artırılması ve büyümenin en önemli etkeni hizmet sektörünün, turizmin canlandırılması ile geçmiş yılın izleri silinmeye çalışıldı. Peki, 2018 yılı? 2018 siyasi ve ekonomik olarak daha zor bir yıl olacak gibi görülüyor. KGF ile alınan kredilerin borçları ve mevsimlik, geçici hamlelerin zor süreçte uygulanmasının zorluğu 2018’de aynı büyümenin olmayacağını işaret ediyor” diyerek durumu özetledi.