Şiir, Türkiye’de hâlâ “tehlikeli ve tehditkâr” görülen ve suç aracı sayılan bir edebi tür. Diğer edebi türlerin durumu da çok farklı değil, ancak Türkiye siyasi yaşamı açısından şiirin ayrı bir önemi var. Cumhurbaşkanlığı makamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Siirt’te 1997’de okuduğu şiir nedeniyle 10 ay hapse mahkûm edilen Recep Tayyip Erdoğan’ın oturduğu Türkiye’de 22 yıl sonra da şiir “suç” kabul edildi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, beş ayrı suçtan 27 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın 18 Temmuz’daki duruşmasından sonra Nazım Hikmet’in şu dizelerini okumuş ve sosyal medya hesabından paylaşmıştı.
"Sen bu kavgada/bir nokta bile değil/bir küçük, eğri virgül, bir zavallı vesilesin./Ben, kızabilir miyim sana?/Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir bir posta tatarına, bir emir kuluna sövmek, efendisine kızıp uşağını dövmek"
Mahkeme heyeti çok alınmış olacak ki bugünkü karar duruşmasından önce bu şiirin ve sosyal medya paylaşımlarının görüntüsünün dava dosyasına konulduğunu açıkladı. Bu bile Kaftancıoğlu’na ağır bir ceza verileceğini, buna yönelik hazırlık yapıldığını gösteriyordu. Duruşmaya verilen aradan sonra karar açıklandı. Kaftancıoğlu, PKK/KCK üst düzey yöneticilerinden Sakine Cansız’a ilişkin yaptığı paylaşım nedeniyle ‘silahlı terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 1 yıl 6 ay, Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘Kamu görevlisine alenen hakaret etme” suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, ‘Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme’ suçundan 1 yıl 16 ay, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak’ suçundan 1 yıl 8 ay, ‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek’ suçundan ise 2 yıl 8 ay olmak üzere toplamda 9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm edildi. Mahkeme, 2 yılın altındaki cezalar için hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına ya da ertelemeye gerek olmadığına hükmetti. Gerekçe olarak “Kaftancıoğlu’nun yeniden suç işleme kanaati uyandırdığını, pişmanlık göstermediğini” bildirdi. Bir diğer gerekçe ise, önceki duruşmadan sonra salonun önünde okuduğu şiir ve bu şiiri sosyal medya hesabından paylaşmasıydı. Mahkemeye, göre Kaftancıoğlu heyete karşı olumsuz tutum ve davranışlar içindeydi ve heyeti itham etmişti.
Kaftancıoğlu’na ertelemesiz 9 yıl 8 ay hapis cezası veren heyet tanıdık. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyeti, Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarının yargılandığı davada kendini gösterdi. ÇHD’li avukatlar için tahliye kararı veren heyetin yerine atanan heyet üyeleri, bu kararı kaldırdı ve yeniden tutuklanan ÇHD’li avukatlara ceza yağdırdı.
Mahkemeye başkanlık eden ismin bulunduğu heyet, HDP’li Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in halen cezaevinde bulunmasına yol açan kararları da verdi. Demirtaş 4 yıl 8 aya, Önder 3 yıl 6 aya mahkûm oldu.
Kaftancıoğlu hakkındaki iddianamenin hazırlanma süreci de ilginç. Kaftancıoğlu, geçen yıl il başkanı seçildikten hemen sonra açılan soruşturma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yenilenmeden önce iddianameye dönüştü ve Kaftancıoğlu, İstanbul’daki yenileme seçiminden sonra mahkeme karşısına çıktı.
Süreç, geçen yıl 14 Ocak’ta Sabah gazetesinin internet sitesinde soruşturma açıldığının haberleştirilmesiyle başladı. Kaftancıoğlu’nun suçlanmasına yol açan, 2012-2017 yılları arasında atılmış Twitter mesajları soruşturmanın konusuydu. Savcılığın, neden yıllarca bekleyip soruşturma açtığı elbette anlaşılamadı. Kısa sürede soruşturma tamamlandı ve Kaftancıoğlu’nun Berkin Elvan’la, 15 Temmuz’da köprüdeki askerlerin bazılarının öldürülmesiyle, Erdoğan’ı eleştirmesiyle ilgili Twitter mesajları suçlamaya konu oldu.
Kaftancıoğlu, çözüm süreci devam ederken iki PKK’lı kadınla birlikte öldürülen PKK’lı Sakine Cansız’ın terörle alakasız, süreci anımsatan sözünün paylaşılmasının örgüt propagandası anlamına gelmediğini, bir başka tweetini Cumhurbaşkanlığı makamı ile ilgili değil AKP Genel Başkanlığı ile ilgili attığını, bir başka tweette ise Berkin Elvan ve Hrant Dink cinayetleri ile ilgili mesaj paylaştığını söylese de sonucu değiştiremedi.
Mahkeme, her bir sosyal medya mesajı için alt sınırdan uzaklaşarak ceza verdi. Daha sonra bu cezaları basın yoluyla işlendiği gerekçesiyle arttırdı ve erteleme hükmünü uygulamadı.
Mahkemenin, verdiği cezaları erteleme kapsamına almamasına sunduğu iki gerekçe Kaftancıoğlu’nun pişmanlık göstermemesi ve okuduğu şiirle heyeti itham ettiği iddiası. Beş ayrı suç için de aynı gerekçeyle cezanın alt sınırından uzaklaşıp erteleme vermeyen mahkemenin 7 yıl önceki Twitter mesajı ya da 15 Temmuz’dan sonraki Twitter mesajı ile “yakın ve açık tehlike” yaratıldığı sonucuna nasıl ulaştığını gerekçeli kararı ile görebileceğiz.
Mahkemenin bugün yaptığı ise atıldığı dönemde tehlike oluşturmayan ve oluşturmadığı zaten görülen sosyal medya mesajlarını bu kapsama sokmak, Erdoğan’la ilgili eleştirileri ise ‘AKP Genel Başkanı’ sıfatına yönelik değil Cumhurbaşkanı’na yönelik kabul etmek. Mahkemeye yönelik tutum ise tüm suçlar yönünden “ertelemesiz cezanın” gerekçesi.
Kaftancıoğlu’nun Yargıtay’a başvuru hakkı yok ama istinaf mahkemesine itiraz yolu açık. Ancak bu yoldan sonuç alınamazsa karara göre hapis yatması gerekiyor. Bu durumda sadece ifade özgürlüğü hakkını kullandığı için yatması gereken süre 6 yıl 2 ayı aşacak.
Tecavüz, darp, istismar, açık hakaret gibi ağır suçlarda bile kullanılan cezanın ertelenmesi yoluna neden başvurulmadığı da verilen ceza gibi tarihe geçecek. Tıpkı Nazım Hikmet’in ve şiirlerinin hâlâ suç sayılmasının geçtiği gibi.