Chris Baraniuk / BBC Türkçe
Cambridge Üniversitesi’ndeki laboratuvarlardan birine yeni bir Xerox marka renkli fotokopi makinası gelmişti. 2000’li yıllardı ve bu yeni çıkmış makinanın hünerlerini denemek için öğrencilerden biri hemen cebinden bir kağıt para çıkarıp fotokopisini çekmeye çalıştı. (Paranın fotokopisini çekmek İngiltere’de ve başka ülkelerde yasa dışıdır.)
20 sterlin makinanın tarama bölümüne konulup düğmeye basıldı. Makinanın normal çalışma sesi duyuldu ama paranın fotokopisi çıkmadı. Onun yerine para kopyalamanın yasa dışı olduğunu belirten bir uyarı çıktı birçok dilde.
Makina nasıl olmuş da bir paranın fotokopisinin çekilmeye çalışıldığını anlamıştı? Bu denemeyi yapan o sıralar doktora öğrencisi olan bilgisayar uzmanı Markus Kuhn’du. Euro banknotları yeni çıkmıştı ve cüzdanında 10 euro vardı. Paranın üzerindeki minik çemberleri ve bunlardan oluşan desenin tekrarlandığını gördü.
20 sterline baktığında çemberlerden oluşan aynı desenleri orada da gördü. Ama oradakiler resimdeki notaların içinde saklıydılar.
Bu beş çemberden oluşan desenin dünyadaki diğer bütün banknotların hem ön hem de arka yüzünde kullanıldığı ortaya çıktı. Fakat farklı para birimlerinde renk ve biçimler farklı olduğu halde fotokopi makinası bunu nasıl tespit edebiliyordu?
Kuhn araştırmaya başladı. Önce boş bir kağıda sadece çemberlerden oluşan deseni çizdi. Bunu yazıcıdan alıp fotokopisini çekmeye çalıştı. Siyah-beyaz çektiğinde sorun çıkmamıştı, ama çemberleri renklendirip çektiğinde fotokopi makinasından aynı mesajı almıştı.
Fotokopi ve tarama cihazlarının bu desenleri nasıl tanıdığı konusu gizemini koruyor. Fakat Hindistan’daki kamu bankası Maharashtra’nın yayımladığı bir belgede, çemberleri çıplak gözün görmediği bir renkte tespit eden bir mekanizmanın varlığından söz ediliyordu.‘
Bu konuda herhangi bir yetkiliden fikir almak oldukça zor. Ne bankacılar, ne cihaz imalatçıları bu konuda konuşmak istiyor. Peki bu özel desen kimin eseri? Hindistan Merkez Bankası 2005’teki bir basın açıklamasında bu deseni Japon firması Omron’la ilişkilendirmişti. Yine Hindistanlı emekli bir yetkili blogunda Omron deseni olarak adlandırdığı bu desenin 1996’dan bu yana kullanıldığını söylüyordu. Banknotların basıldığı materyalleri hazırlayan Innovia Films adlı şirketin pazarlama müdürü Steve Casey “dijital çağda banknotlar için geliştirilen ilk güvenlik önlemi” olarak adlandırıyor bu deseni.
Xerox adlı fotokopi markasının banknotlardaki bu deseni tanıyacak şekilde mi tasarlandığına dair soruya firma yetkilisi Xerox ve diğer fotokopi ve tarama cihazlarının, sahte paraya karşı 32 merkez bankasının oluşturduğu bir konsorsiyumla birlikte çalıştığını ifade etti.
Banknotlarda başka gizli kodlar da var. Fakat merkez bankaları dışında bunları kimse bilmiyor.
Adobe Photoshop gibi fotoğraf düzenleme programlarında banknotlardaki görseller üzerinde oynanmasını engelleyen kodlar da var. Bunların insan gözüyle görülmeyen desenler olduğuna inanılıyor. Digimarc adlı şirket bu alanda bazı patentlere sahip. Bunlar arasında, herhangi bir bilgisayardaki fotoğraf düzenleme programlarında banknotlar üzerindeki resimlerle oynandığında kayıt yapılması da bulunuyor. Daha sonra yasal işlem yapıldığında şüphelinin bu tür verileri elde edilebiliyor.
Ticari bilgisayar programlarının benzeri teknolojileri içerip içermediği bilinmiyor. Digimarc bu konuda yorum yapmıyor. Sahte para basımına karşı konsorsiyum ise mahremiyet sorunundan dolayı takip ve kayıt yöntemleri geliştirilmediğini, ancak fotokopi ve fotoğraf düzenlemesini engellemek amacıyla bazı teknikler geliştirdiklerini kabul ediyor. Bu yöntemlerin sahte para basımını azaltmada etkili olduğu belirtiliyor. Bu alanda ne tür teknoloji kullanıldığını belki hiç öğrenemeyeceğiz. Fakat Kuhn’un dediği gibi, imalatçılar insanların aklına gelen ilk şeyin fotokopi çekmek olacağını bildiği için ilk önlemlerini de bu alanda almaları normaldir. Yoksa herkes kolayca sahte para basımı işine girişirdi. Steve Casey’in dediği gibi, “Merkez bankaları ülke çapında yüzlerce kalpazanla uğraşmak istemiyor… Onları tespit etmesi çok zor olurdu yoksa.”