TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Meclis'te geçtiğimiz yıl yıkılan eski halkla ilişkiler binasının olduğu yere Genel Kurulun acil durumlarda güvenli bir şekilde toplanabileceği yeni bir bina yapılacağını söyledi. Minaresi olmadığı için yıkılacağı söylenen Ağa Han ödüllü Meclis cami durumunun yeniden ele alınacağını belirten Kahraman, milletvekillerinin yeniden aday mısınız sorusuna, "Ayın 12’sinde mi başlıyor bu müracaatlar?” yanıtını vermekle yetindi. HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın Erdoğan’ın genel başkan sıfatına dikkat çekerek neden karşıladığı sorusuna, “Tekrar karşılayacağım, her zaman karşılayacağım, o benim Cumhurbaşkanımdır, o benim liderim, önderim, Türkiye’nin dünya çapındaki bir kişisidir” diye yanıt verdi. CHP'lilerin “Atatürk ve cumhuriyete ait neden yayın yapılmadı?” sorularına da yayınlanan makalelerin isimlerini vererek yanıtlayan Kahraman, "Burada öküz altında buzağı aramayalım" dedi.
Kahraman, Meclis Başkanlığının bütçesi görüşmelerinde icraatlarını savundu. HDP'li vekillerin tutuklu milletvekillerinin yasama faaliyetlerine katılması yönündeki taleplerine Kahraman, "O noktada, Ceza İnfaz Kanunu’muz var, o mâni oluyor, onun için olmuyor" yanıtı verdi.
Kahraman'ın Necip Fazıl'dan, "Perdenin ardı perde, perdenin ardı perde/Her siper aşıldıkça hedef daha ileride” mısrayı okudu. Komisyonda Kahraman'ın milletvekillerinin sorularına verdiği yanıt şöyle:
TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Cami hadisesi yani bu mesele, yıkılma diye bir hadise, yok etme diye bir hadise mevzubahis değil ama sanat yönü, kültür yönü, tarihî bir yapı olup olmadığı yönü açıklığa kavuştu çünkü Danıştay ittifakla karar verdi: “Tarihî bir eser değildir, özelliği yoktur ve herhangi bir işlem yapılabilir, bu serbesttir.” MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Allah Allah, bir başkası da “var” diyor. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bu, bilimin ortaya koyduğu bir yaklaşım. BAŞKAN – Otuz yıllık bir tarihî eser olmadığını zaten biliyoruz efendim, onu tartışmıyoruz. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bunu geçiyorum. Bir diğer üzerinde durulan husus var, tarafsızlık hadisesi. Değerli milletvekilleri, tecrübelisiniz, herkes tecrübeli, zaten kaçıncı senesindeyiz, bir insan nasıl tarafsız olur ki? Tarafsız davranır, adil davranır, elinde teraziyle davranır ama bir fikri vardır, kafasını boşaltıp da mı vazifelere gelmektedir? Allah Allah! “Efendim, Meclis Başkanısınız, tarafsızsınız.” Ee… “Siz İstanbul’da Başkanlık sistemi hakkında lehte konuştunuz.” Tabii konuşurum, benim fikrim o. Ben, kendi fikrimi ifade etmek durumundayım. AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Efendim, o zaman bu görevi yapmayacaksınız. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Böyle dersek, elbette ki inançla söylersek hepimiz karşı olmuş luruz fakat “acaba” dersek olmaz, dememeliyiz. Demokrasi hepimize lazım. Bu bina hadisesine de dokunmak istiyorum. Eski -yıkılan- A-B Blok yıkılması gereken bir binaydı. Kat yüksekliği 2,75; havala n dırma yok, tesisat yok; bir beton yığını. Ve nitekim, onun mimarı, çizeni, müellifi itiraz etti; gelindi bakıldı, hiçbir mahzur olmadığına dair rapor verildi. Artı, bu son saldırı dolayısıyla da teknik ekip geldi, bir mühendis ekibi geldi üniversitelerden “Bu bina yıkılmalıdır.” dedi. Artı, kullanılması için oranın yıkılması gerekiyordu. 4 kattır, hepiniz biliyorsunuz ama 2,75 yüksekliktir tabliye dâhil. Bir katı kaldırarak, Ana Bina’yla olan yüksekliği aynı tutarak oraya inşallah güzel bir bina yapacağız. Böylece kat yükseklikleri 3,60’a gelecek, tesisatların tamamı tamam olacak. BAŞKAN – Mevcut bu hizmet binasının hakikaten Meclise yakışmadığı noktasında bir ortak kanaat var Sayın Başkan, görünüş itibarıyla. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Neresi için diyorsunuz? BAŞKAN – Mevcut hizmet binası. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Hayır, hayır, mevcudu demiyorum; A-B Blok olarak yapılmış yeri söylüyorum. BAŞKAN – Onu biliyorum efendim, tamam. MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Mevcut bina ne olacak Sayın Başkan? AVM olarak kiraya verelim o zaman. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Şimdi şurada Bütçe Komisyonundayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesi konuşuluyor. Gruplar kendi aralarında bir toplantı yapacaklar, odaları var mı, danışmanlarının odası var mı? Rahat bir mekânda mıyız? Çok güzel odalar yapacağız. Orada fevkalade bizi temsil eden, tatmin eden birimler meydana getireceğiz. Benim isteğim, niyetim, inşallah ben veya bir başka arkadaşım yapacaktır. MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Adaysınız yani. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – A Blok vardı, onun köşesinde, eski dönem milletvekilleri için bir lokal, onun bu tarafında fevkalade güzel bir lokanta, bahçeli; dışarıdan gelenler Halkla İlişkilerden oraya geçecek, Meclisin içine girmemiş olacak. Mevcut lokantamızda alt kat duracak, üst kattaki fevkalade güzel bir kütüphane olacak. EHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Mevcut yeni bina ne olacak? BAŞKAN – Taburu yıktılar efendim, taburdaki lokantayı kaldırdılar. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Nasıl? BAŞKAN – Taburdaki lokantayı kaldırdı Genel Sekreterlik. Nasıl olacak? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – İşte diyorum ya, bahçesi olan, arka tarafta, B Blok’un arkasında bir lokanta olacak. Şimdi, bunları yapmak, Türkiye'nin vitrinidir Meclis -dışarıda görüyoruz, meclisleri görüyoruz- bizi temsil ediyor. 1600’lerde, 1700’lerde yapılmış Versay’ları görüyoruz; diğerlerini, Buckingham’ları görüyoruz. Daha yeni St. Petersburg’daki çarın ikamet ettiği yeri gördük. AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Başkanım, şimdi basın mensupları diyecek ki: “Milletvekilleri lüks içinde.” Biz buna karşıyız arkadaş. Hani, bizi karıştırmadan yazın. BAŞKAN – Sayın Erdoğdu, lütfen, bilahare bir basın açıklamasıyla buna karşı olduğunuzu duyurursunuz. Sayın Meclis Başkanım, buyurun. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Efendim, ben şunu ifade ediyorum, herhangi bir milletvekili arkadaşımın vekâletiyle konuşmuyorum. İstanbul Barosuna kayıtlıyım ama kimseden vekâletname almış değilim. Ben kendi görüşlerimi arz ediyorum. Dolayısıyla, Sayın Aykut Bey, hiç endişeye mahal yok. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bu arkadaşlarımdan bazıları, neden Meclis Başkanı olarak benim hapisteki tutuklu kişilerle ilgilenmediğimi diyorlar. Ben kuvvetler ayrılığına inanan bir insanım. Ben teşrinin başındayım. Milletvekili bu kişiler. Eğer orada bir iddia ileri sürülmüş, savcı ona bağlı olarak mahkemeye gitmiş, mahkeme tevkif etmiş, itiraz edilen mahkeme kabul etmişse ben adliyeye karışmam. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Yasama çalışmalarına müdahil olmalarını söylüyoruz Başkan. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – “Daha önceki başkanlar öyle yapmadı.” Ben öyle yapmam. Onlar yaptılar, kendilerini ilgilendirir. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Bu cevap sayılmaz. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Dolayısıyla, ben teşrinin yani yasamanın başındayım, kalkıp da yargıya müdahale etmem, edilmesini de istemem, etmeyeceğim de. GARO PAYLAN (İstanbul) – “Yasama faaliyetlerine katılsınlar.” Diyoruz Sayın Başkan. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Yürütmeye müdahale etmenizi istiyoruz. “O insanların Meclis çalışmalarına katılmalarının önünü kapatıyorlar, açınız.” diyoruz. Bu mahkemelerle ilgili değil. GARO PAYLAN (İstanbul) – Yasama faaliyetlerine katılmak istiyorlar. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – O noktada, Ceza İnfaz Kanunu’muz var, o mâni oluyor, onun için olmuyor. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – E, hani olmuyordu? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Kim demiş? GARO PAYLAN (İstanbul) – Siz diyorsunuz. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Hayır, nerede? ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Mahkeme böyle tutukluyor ama hukuk “Mâni değildir.” diyor. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Yok, öyle değil. Yanlış bir şey gelmiş size, yanlış bir bilgi gelmiş beyefendi. BAŞKAN – Sayın Başkan, buyurun lütfen siz. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Yanlış bir hâkim gelmiş olabilir belki, doğru. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bazı sualler var; müsaade buyurursanız ben onları yazılı olarak cevaplandırayım çünkü Sayın Başkan benim müddetimin bittiğini ifade buyuruyorlar. Çoğu mevzuya zaten temas etmiş olduk. Türkiye hepimizindir, geleceğimiz parlaktır. Çetin Altan’ın o sözünü her zaman söylüyorum: Enseyi karartmaya gerek yok. Çok öteye gideceğiz inşallah. Türkiye güçleniyor, daha da güçleneceğiz inşallah. Efendim, değerli arkadaşlarım... MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Düzeltin Başkanım, iyiye gideceğiz. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Efendim? BAŞKAN – İyiye gidecek efendim, iyiye gidecek. GARO PAYLAN (İstanbul) – “Kötüye gidiyoruz.” dediniz. BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – “Kötüye gidecek.” dediniz. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Daha iyiye gideceğiz, hep ileri gideceğiz, hep ileri. “Perdenin ardı perde, perdenin ardı perde/Her siper aşıldıkça hedef daha ileride.” Bu da Necip Fazıl’dan. Evet, diğer sualler var, ben onlara müsaade ederseniz yazılı cevap vereyim. GARO PAYLAN (İstanbul) – Çok sual var. GARO PAYLAN (İstanbul) – “Külliye”ye ne diyorsunuz Sayın Başkan? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Ha, “külliye” çok doğru bir kelimedir. GARO PAYLAN (İstanbul) – Niye efendim? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bize ait bir kelimedir, kökü bizimdir, bizim kendi lisanımızdır, bizim “kampüs” diye bir lisanımız yok. GARO PAYLAN (İstanbul) – Milletin tamamını temsil etmiyor. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – “Külliye” Arapça yahu. “Yerleşke”ye ne oldu? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bizim “yerleşke” diye bir uydurma kelimeye ihtiyacımız yok. GARO PAYLAN (İstanbul) – “Külliye” ne demek? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – “Külliye” demek bütün bir bina topluluğunun bir araya gelmesi demek. GARO PAYLAN (İstanbul) – Hayır efendim. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – “Külliye” kimsenin kulağını tırmalamamalıdır. GARO PAYLAN (İstanbul) – Hayır, efendim, Türk Dil Kurumuna bakın. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bizim içinde bulunduğumuz yer külliyedir, Cumhurbaşkanlığı da külliyedir. GARO PAYLAN (İstanbul) – Türk Dil Kurumu ne diyor efendim “külliye”ye? “Cami ve etrafındaki müştemilat.” der. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Hayır, Beyefendi, ibadethaneler, çevresi, kervansaray hepsi topyekûn “külliye” denir. Personelle ilgili… GARO PAYLAN (İstanbul) – Yanlış biliyorsunuz efendim. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Yok, benim bildiğim sahadır bunlar, ben yanlış bilmem, siz yanlış biliyorsunuz. GARO PAYLAN (İstanbul) – Türk Dil Kurumu yanlış biliyor o zaman. BAŞKAN – Türk Dil Kurumunun bütçesinde bunu gözden geçireceğiz. GARO PAYLAN (İstanbul) – O zaman değiştirin, Sayın Başkan yazsın anlamını. BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Başkanım. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Efendim, bu tadilat mevzusu, ben, zannediyorum ki tadilatla kulisleri gayet iyi bir hâle getirdik. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Başkan, çok kötü kulis ya. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Muhalefet kulisinde eskiden suni ışık vardı, tabii yoktu, fuzuli bir engel vardı çünkü Millî Birlik Komitesi var iken, Senato salonuna giderken oradaki duvarı örmüşlerdi, kaldırdık, aydınlattırdık, büyüttük, genişlettik. Eksik görülebilir ama varın takdiri gerektiğine inanıyorum. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Bu tasarımları kim yaptı Başkan? Bu düzenlemeleri kim yaptı? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bu tasarımları, size şunu söyleyeyim, tamamen teknik elemanlar, profesörler… ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Mimar var mı aralarında? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Mimar da var, güzel sanatlardan da var ve Bilim Kurulumuz tasdik ediyor bütün projeleri. GARO PAYLAN (İstanbul) – Taşeron işçiliğe ne diyorsunuz? ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Peki, vekillerin görüşünü hiç almayı düşünmediniz mi Başkan? TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bu, Başkanlık Divanında konuşulan konulardır; dolayısıyla vekillerin, bütün partilerin görüşü alınmış demektir BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) – Sayın Başkan, kavasların kıyafetlerini kim tasarladı hakikaten? Çok mutsuzlar. Kavasların şu anki kıyafetleri kötü gerçekten kim tasarladıysa… TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Vallahi yani o hususta yine gelişme neyse ona göre hareket ederiz. Yalnız, kıyafet meselesinde de zannediyorum bir rahatlama olmuş oldu. Biz kur şun asker değiliz, kalıpta değiliz. Avrupa Birliğinde, Avrupa Parlamentosunda, diğer parlamentolarda kişiler rahatlıkla giyerler ve otururlar kendi kıyafetleriyle. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Kavaslar mutsuz. BAŞKAN – Yani kavasların görünür olmaları önemli efendim evet ama uygun hâle gelmeli. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Ona göre onlarınki, elbisesi uygun değilse, uygun bir şekle getiririz ama mukallit olmayız, biz biziz. Bu iade edilen önergeler hakkında zannediyorum zatıalinize ben hep bilgileri verdim. Bir daha eğer görürseniz, sözlü soruya ne oldu, yazılıya ne oldu, ne kadar geri geldi; şunu da söyleyeyim: Arkadaşlar, “temiz bir dil” dediğimiz hadise aynı zamanda millî birlik ve bütünlüğümüze aittir. Bendeniz, Meclis Başkanı olarak benim orduma, benim polisime “faşist istila güçleri” der de bir beyanda bulunursa ben onu aşağı indirmem, onu belge hâline getirmem. Türkiye’mde “kürdistan” diye bölgecilik yapılırsa, bölmek istenirse böldürtmem, bu benim yetkim. GARO PAYLAN (İstanbul) – Erdoğan Mecliste dedi efendim. Sayın Erdoğan iki yıl önce Mecliste söyledi. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Kim söylesin? Ben bunu… Her neyse… GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Erdoğan söyledi efendim. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Ha, Sayın Cumhurbaşkanımızı karşılama hadisesini söyledi Garo Bey. Tekrar karşılayacağım, her zaman karşılayacağım, o benim Cumhurbaşkanımdır, o benim liderim, önderim, Türkiye’nin dünya çapındaki bir kişisidir. GARO PAYLAN (İstanbul) – Ama Mecliste grup toplantısı yapmaya… Efendim, grup toplantısı yapmaya geliyor kendisi. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Ne için geliyorsa, onu o bilir. GARO PAYLAN (İstanbul) – Bir partinin grup toplantısını yapmaya geliyor. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Efendim, o, kendisi bilir. Cumhurbaşkanı gelecek ve ben Meclis Başkanı olarak bizim mıntıkamızda bütün hepiniz adına ona “hoş geldin” demeyeceğim; bu olamaz, bu, benim idrakime, hukuk mantığıma sığmaz. GARO PAYLAN (İstanbul) – Bütün parti başkanlarını karşılayın efendim. BAŞKAN – Efendim, çalışın, sizin de olur Sayın Paylan. TBMM BAŞKANI İSMAİL KAHRAMAN – Bir şey daha söylüyorum: Sayın Başkanım, Sibel Hanımefendi’nin bir suali var, diyor ki: “Atatürk ve cumhuriyete ait neden yayın yapılmadı?” diye. Bana verilen notu okuyorum, ıttılanıza sunuyorum: “Millî Mücadele’de Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı, İstiklal Mahkemeleri, 100. Yılında Fotoğraflarla Çanakkale, Türkiye Büyük Millet Meclisi İngilizce-Türkçe, Fotoğraflarla Tarihî Ulus Meydanı ve Büyük Millet Meclisi Binası, Cumhurbaşkanlığı Makamı Olarak Dolmabahçe Sarayı ve Atatürk, ayrıca Meclis Bülteni’nde Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Birinci Mecliste Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi” gibi makaleler var. Burada öküz altında buzağı aramayalım.