Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeki bir çay bahçesinde, fincanda pişirilen geleneksel Türk kahvesi damla sakızı gibi aromalarla farklı tatlarda müşterilere sunuluyor. Ayvacık ilçesine bağlı Behramkale köyünde faaliyet gösteren çay bahçesinin işletmecisi Şükrü Elibol, Türk kahvesini daha farklı nasıl yapabileceklerini düşündüklerini ve fincanda pişirmeyi denediklerini belirtti. Arnavutların çok eskiden bu yöntemle kahve pişirdiklerini bildiğini kaydeden Elibol, fincanın içerisine su, şeker ve kahvesini koyduktan sonra ızgaraya bıraktıklarını ve hiç karıştırmadan beklediklerini söyledi. Elibol, bunu yaparken her evde bulunabilen kahve fincanlarını cezve olarak kullandıklarını kaydederek, “birkaç dakika sonra fincanın üzerinde yoğun bir köpük oluşuyor ve kahvemiz içime hazır oluyor” dedi. Elibol, bugüne kadar gelen müşterilerden hep olumlu tepkiler aldıklarını ifade ederek, “ocak üzerinde ısındığı için fincanların sıcak olduğunu söyleyerek müşterilerimizi uyarıyoruz. Kısa bir süre sonra fincan soğuyor ve kahvenizi rahatlıkla içebiliyorsunuz” diye konuştu. Bu şekilde pişirilen kahvenin fincan ısındığı için çabuk soğumadığına işaret eden Şükrü Elibol, bu şekilde hazırladıkları Türk kahvesini sade olarak ya da damla sakızlı, kafeinsiz, acı ve tatlı bademli, vanilyalı, çikolatalı ve acı olarak müşterilerin beğenisine sunduklarını bildirdi. Elibol, bu pişirme yönteminin ve kahve çeşitliliğin insanların dikkatini çektiğini, özellikle damla sakızlı Türk kahvesinin büyük ilgi gördüğünü dile getirdi. Türk kahvesinin bir geleneği var Kendisine has hazırlama ve pişirme metodu olan Türk kahvesinin tadı, köpüğü, kokusu ve ikramı ile kendine özgü bir kimliği ve geleneği bulunuyor. Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından 1517 yılında İstanbul’a getirilen kahvenin, Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldığı kaydediliyor. Kaynaklarda, önceleri Arap Yarımadası’nda kahve çekirdeğinin kaynatılması ile elde edilen içeceğin, Türklere özel hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek lezzetine ve eşsiz aromasına kavuştuğu ve daha sonra ulaştığı Avrupa’da Türk kahvesi olarak bilinip tüketildiği bilgileri yer alıyor. Saray mutfağında ve evlerde de yerini alan Türk kahvesinin, çiğ kahve çekirdeklerinin tavalarda kavrulup dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişirilerek içildiği ve itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram edildiği belirtiliyor.