Kalbinize yenik düşmeyin

Kalbinize yenik düşmeyin
Kalp ve damar hastalıkları deyince akla; koroner kalp hastalıkları, kalp kapağı hastalıkları, doğumsal kalp hastalıkları ve büyük damarlarda görülen yırtılma ya da daralmalar geliyor. Koroner kalp hastalığı ise en sık karşılaşılan kalp hastalıklarının başında yer alıyor. Kalbi besleyen koroner damarlardaki daralma ve tıkanmalarla kendini gösteren koroner kalp hastalıkları, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, tüm dünyada ölüm nedenleri içinde ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda kalp hastalıklarında görülen hızlı artışın nedeni olarak sigara tüketimi, obezite ve hareketsiz yaşam gösteriliyor. İstanbul Kalp Cerrahisi Vakfı’nın verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 1,5 milyon kalp hastası bulunuyor. Yılda yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor ve bu krizlerin 100 bini ölümle sonuçlanıyor. Kalp krizi ve koroner kalp hastalığı, başlangıçta çok sinsi ilerlediği için, çoğu kişi ancak kalp krizi geçirdikten sonra hastalığın farkına varıyor. Oysaki tanı yöntemlerinde gelinen son aşama, sadece birkaç saatinizi ayırarak hastalık riski taşıyıp taşımadığınızı size söyleyebiliyor. KALP KRİZİ 'GELİYORUM' DERMaltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren kalp krizi hakkında bilgi verdi: “Kalp kasının bir bölümüne giden kan akımının aniden durması sonucu kalp krizi oluşuyor. Kalp krizi vakalarının büyük çoğunluğu aniden ve istirahat halindeyken oluşur. Bazen de kalp krizi, kalbin aşırı oksijene ihtiyaç duyduğu hallerde bu ihtiyacı kan damarlarının karşılayamaması sonucu oluşur. Kalbe kanı getiren damarlara koroner damarlar adı verilir. Bu koroner damarların herhangi birinde oluşan bir kan pıhtısı kan akımını aniden durdurduğunda o bölgedeki kalp kası oksijensiz ve besinsiz kaldığı için normal fonksiyonunu göremez yani kasılması bozulur. Eğer kan akımının kesilmesi 20 dakikadan fazla sürerse o bölgedeki kalp kasında kalıcı bir hasar oluşur. Eğer bu süre 4-6 saati geçerse o koroner damar bölgesindeki kalp kası tamamen canlılığını yitirir. Bu nedenle kalp krizinde adeta zamanla yarışan bir çaba ile erken müdahale önemlidir.” HANGİ YAŞLARDA DAHA RİSKLİ? Kalp krizine yol açan ve koroner damarların duvarlarında biriken kolesterol plakları daha çocukluk döneminden başlayarak oluşmaya başlar. Bu plaklar yaş ilerledikçe büyüyerek belli bir hacme ulaşığında komplike olma eğilimi gösterir. Yani koroner damar duvarındaki bu kolesterol yüklü plak çatlama ya da ülsere olma eğilimine girer. Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren riskli yaşları şöyle özetledi: “Yirmili yaşlarda bile koroner damar duvarında tespit edilmiş olan kolesterol plakları genellikle 40’lı yaşlarda çatlama, ülser olma ve aniden damar duvarını bozarak kan pıhtısı ile kan akımının kesilmesine yol açabilir. Erkeklerde 40’lı yaşlar, kadınlarda ise menopoz sonrası 50’li yaşlar kalp krizi riskinin ciddi olarak artmış olduğu ilk yaşlardır. Yaş ilerledikçe bu risk daha da artar. Bununla birlikte kolesterolden yüksek fast food beslenme tarzı ve sigara alışkanlığında artış, daha stresli ve düzenli spor yapmayan bir hayat tarzının gençler arasında yaygınlaşması kalp krizi yaşını 30’lu yaşlara kadar indirmektedir. 30 – 40 yaş arası erkeklerde düzensiz olarak yapılan aşırı zorlayıcı spor riski 5-6 kat artırmaktadır. Buna karşın haftanı en az 4 günü yapılan düzenli egzersiz riski azaltır.” KALP KRİZİ ANINDA NE YAPILABİLİR?Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren kalp krizi anında yapılması gerekenleri anlattı: “Kalp krizi nedeniyle kaybedilen hastaların yarısından çoğu daha hastaneye ulaşamadan kaybedilmektedir. Bu nedenle kalp krizi belirtileri ortaya çıktığında, kalp hastalıkları uzmanının bulunduğu bir sağlık kuruluşuna en kısa sürede ulaşması gerekir. Koroner damar tıkanıklığı 20 dakikayı geçtiğinde kalp kası hasar görmeye başlar ve ne kadar geç müdahale edilirse bu hasar o kadar geri dönüşümsüz ve büyük olur. Hastaneye ulaşana kadar geçen sürede kalp krizi şüphesi taşıyan hastaya hemen bir aspirin çiğnetilmesi, hastanın oksijensiz kalmasını ve kalbinin yorulmasını olabildiğince engellemek için 45 dercede yatar pozisyonda dinlenmeye alınarak etrafının boşaltıması gerekir. Hastaneye ulaşıldığında kalp elektrosu ve yapılan kan tetkikleri neticesinde bir kalp krizi olduğu kesinleştirilirse hasta hemen koroner yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınacaktır. Bu tedavi kalpte oluşan hasarın daha fazla ilerlemesini engellemek için uygulanan pıhtı eritici ilaçlar, kalp ritminin takibi ve stabil tutulması, kanın daha iyi oksijenlenmesini sağlayıcı dışarıdan oksijen verilmesi ve gerekirse acil olarak yapılan bir koroner anjio ile tıkalı damarın belirlenerek bir an evvel balon anjiyoplasti ve stent yerleştirilerek kalp kasının ihtiyaç duyduğu kan akımının tekrar sağlanmasıdır. ” (DOĞAN BURDA DERGİ - Özel Hastaneler Rehberi)