Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun 28 Şubat'ı araştıran alt komisyonunun dinlediği 28 Şubat'ta Meclis başkanlığı yapan Mustafa Kalemli, 1995 genel seçimleri sonrasında Refah Partisi ile koalisyon kurulmaması için dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın kendi aracılığıyla liderleri uyardığını söyledi. Kalemli, "Karadayı'nın hoşnutsuzluklarını bizzat dinliyordum. 'Orduya yasayla verilmiş Cumhuriyet'i koruma kollama görevi var, her an görevimizi yaparız.' diyordu. Cumhurbaşkanı Demirel de yurtdışına çıkışlarda mutlaka askerlere gidip görüşmemi isterdi. Ben de Karadayı'ya gidip görüşürdüm. Bana gelen şikâyetleri Erbakan ve hükümete iletemedim. Çünkü beni dışlamışlardı. Sadece Demirel'le görüşebiliyordum." dedi.
İbrahim Asalıoğlu'nun Zaman'daki haberine göre; Kalemli, eski MHP lideri merhum Alparslan Türkeş'in bir gün makamına gelerek ANAP'la Refah Partisi'nin koalisyon görüşmeleriyle ilgili getirdiği mesajı da şöyle anlattı:
"Türkeş, 'Önemli bir yerden geliyorum, nerden geldiğimi sorma. Refah'la koalisyon kurarsanız hiç hoş olmayan şeyler olacak.' dedi. Refah Partisi bana soğuk bakıyordu, onlara ulaşmam mümkün değildi. Ben de Mesut Yılmaz'a ulaştım ve mesajı ilettim."
GATA ziyaretinde de Karadayı'nın kendisini aradığını ve GATA komutanının odasında telefonla görüşlerini aktaran Kalemli, şöyle devam etti: "Karadayı bana, 'Önemli olaylar cereyan ediyor, lütfen görevinizi yapın.' dedi. 'Benim yapabileceğim bir şey yok' karşılığını verince de 'Çok dikkatli olmaları konusunda liderleri uyarın.' dedi. Bayram tebriği ve iade-i ziyaret bahanesiyle Başbakan Çiller'den randevu isteyip yanına gittim. 'Siyasi ortam çok gergin, yumuşatmak lazım.' dedim. Türkeş ve Karadayı'nın endişelerini aktardım. 'Lütfen bir değerlendirin.' dedim. Çok hoşnut olmadı ama çok da tepki vermedi. Teşekkür ederek 'Gerekli şekilde değerlendiririz.' karşılığını verdi. Karadayı bana 'Ben üstüme düşeni yaptım; gerisini size bırakıp Uludağ'a gidiyorum.' demişti ve gitmişti, arkasından da Çiller Uludağ'a gitti, ne konuştular bilmiyorum."
Kalemli'nin, "Karadayı hiçbir gün 'Bir iş siyaseten şöyle yapılmalı.' demedi. Siyasete direkt olarak girdiğini görmedim, duymadım." değerlendirmesi de dikkat çekti. AK Partili İdris Şahin'in "Daha koalisyon görüşmeleri yapılırken Karadayı'nın olaylara müdahalesi demokratik kültürle bağdaşır mı?" sorusuna Kalemli, "Bağdaşmaz." cevabını verdi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 Askeri Müdahalelerini Araştırma Alt Komisyonu, eski Saadet Partisi lideri Recai Kutan'ı da dinledi. Askerin Refah Partisi'ni hedefe koyduğuna işaret eden Kutan, 'kurt-kuzu' hikâyesine gönderme yaptı. Dönemin önemli aktörlerinden ve 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Org. Çevik Bir'in, "Askerin ihtiyacı olan parayı vermiyorlar." iddiasında bulunduğunu söyleyen Kutan, "Erbakan Hoca, Çevik Bir'i de, Maliye Bakanı Abdüllatif Şener'i de çağırdı, bak böyle diyor, diye. Abdüllatif Şener, askerin şunu şu tarihte, şunu şu tarihte istediklerini belgeleri ile gösterdi. Hoca, 'Peki ne istiyorsun öyleyse?' dedi. Adam (Çevik Bir), verecek cevap bulamadı. Yani kurt-kuzu hikâyesi. İlla ben seni yiyeceğim, kararını vermiş." diye konuştu.
'Erbakan'ın da sağı-solu rahatsız eden beyanlarının olduğunu' ifade eden Kutan, buna 'İslam dinarı' örneğini verdi. Erbakan'ın Müslüman ülkeler için İslam dinarı teklif ettiğini belirterek, "Hocam, dünyanın merkezine atom bombası koydunuz, dedim. O da 'Birilerinin bunu yapması lazım' dedi." ifadelerini kullandı. Kutan, "Aczimendilere neden müdahale etmediniz?" sorusuna da şu cevabı verdi: "Sıhhiye-Kızılay arasında gidip geliyorlardı, ellerinde kocaman sopalarla. Takibinin yapılmasını istedik ama müdahale edilmedi, bu da bir provokasyondu." Kutan, 28 Şubat'ın darbeler arasında en iyi planlanmış, toplum mühendisliğinin örneklerinin görüldüğü darbe olduğunu da sözlerine ekledi.