"Kamu görevlisi için ihmal, istisnai midir yoksa yaygın bir kural mı?"

"Kamu görevlisi için ihmal, istisnai midir yoksa yaygın bir kural mı?"

Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, 2019'da yapılacak seçimler için Meclis'e sunulan yasayı değerlendirdi. Değişikliğin gerekçesinde yer alan “..sandık kurullarının ihmali sonucu arkası mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli sayılacağı..." ifadesine Toker, "Kamu görevlisi için ihmal, istisnai midir yoksa yaygın bir kural mı?" tepkisini gösterdi.

Toker'in "Memur ‘ihmal’ etsin AKP’ye oy yağsın" başlığıyla (25 Şubat 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

İttifak kanun teklifini incelemeyi sürdürüyoruz.

Önceki yazıda aktardık. 16 Nisan referandumunda, oylama sürerken sonucu değiştiren mühürsüz oy pusulasını geçerli sayma hukuksuzluğu bu kez kalıcı hale getiriliyor ya.

AKP+MHP hukukçuları bunu yaparken çok acayip bir kılıf bulmuş.

Gerekçede denmiş ki:

“..sandık kurullarının ihmali sonucu arkası mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli sayılacağı..”

Şimdi çok basit bir soru:

Kamu görevlisi için ihmal, istisnai midir yoksa yaygın bir kural mı?

Nadiren görülen ve görüldüğü zaman da bir yaptırıma bağlanması gereken “ihmal”i gayet normal bir durum gibi göstermeyi, bunun kuralını yazmayı bir hukukçu kendisine nasıl yakıştırıyor?

Öyle tuhaf bir madde ki bu, adeta sandık kurullarına “Sen şu pusulaların arkasını mühürlemeyi bir ihmal et bakayım” talimatı verilmiş.

Memur diyorum çünkü, bu teklif yasalaştığında sandık kurullarında siyasi parti temsilcisi olmayacak zaten. Hepsi “kamu görevlisi” olacak.

Aslında oturup burada ciddi ciddi tartışıyoruz ama belki de fazla naif kalıyoruz.

Zira bu teklifle, bir seçim yapmaya zerre gerek kalmadığını savunanlar az değil.

Aynı apartmandaki sakinlerin farklı sandıklara bölünebileceği, sandıkların taşınabileceği gibi diğer maddelerle beraber düşündüğünüzde yabana atılır bir yanı yok.

İttifak en az 14 artı vekil getiriyor

İttifak düzenlemesi AKP+MHP+BDP üçlüsünün fazla milletvekili çıkarmasını sağlayacak mı?

Bu sorunun cevabı evet. Yer darlığı dolayısıyla tamamını yayımlayamıyorum.

Elimde mühendis/yazılımcı Can Karatoprak’ın çalışması var.

İki genel seçim ve bir referandumda CHP Genel Merkezi’nde Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı’nda gönüllü olarak görev yapmış Karatoprak’ın çalışması 1 Kasım 2015 seçim sonuçlarını baz alıyor ve bütün seçim çevreleri üzerinde tek tek hesaplanmış. ,

Kanun teklifini esas alarak, 550 milletvekili sayısına göre D’Hondt sisteminin uygulandığı çalışmada,

AKP+MHP+BBP ittifakı, ittifak yokken çıkaracağı milletvekili sayısından 14 daha fazla milletvekili çıkarıyor.

Örneğin Ankara 1. Seçim Çevresi...

Bugünkü ittifak mantığından gidildiğinde:

1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP+MHP+BBP’nin oy toplamı:  1 milyon 119 bin 340. (AKP: 837 bin 602, MHP: 269 bin 514, BBP: 12 bin 224)

Devam edelim.

Aynı seçimde AKP 8, CHP 7, HDP 1, MHP 2 milletvekili çıkardı. BBP barajı geçemediği için milletvekili yok. AKPMHP toplamı 10 milletvekili ediyor.

Fakat bugünkü ittifak hesabına BBP oyu da dahil edileceği için D’Hondt sistemiyle milletvekili sayısı 11’e yükseliyor.. CHP bir milletvekili kaybediyor.

Meselenin özünü, tek başına milletvekili çıkarmaya yetmeyen artık oyların, ittifak kapsamına alındığında “artı milletvekili” yazabileceği oluşturuyor.

Önceki yazıda söz ettiğim “ince mesai” tam da budur.

Not: Başlıktaki “en az” ifadesi de bu hesabın 550 milletvekiline göre yapılmasından.