'Kamu kuruluşları reklamları hükümete yakın medyaya veriyor' iddiası

'Kamu kuruluşları reklamları hükümete yakın medyaya veriyor' iddiası

Bugün gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, kamu kuruluşlarının gazete ve televizyonlara reklam verirken ayrımcılık yapıldığını belirterek, “Hem televizyon kullanımlarında hem de gazete reklam paylamışında belirli kanallar ve gazeteler, reyting veya satış sıralaması, erişim gibi hiçbir kriter gözetmeden paylaşılmış. Daha ilgincini de söyleyeyim, kamudan verilen tüm reklam yayınlarında Bugün gazetesi, Zaman gazetesi, Sözcü ve Taraf gazetesi hariç tutulmuş. Aslan payı Sabah gazetesinin olmuş” dedi.

AKP Gülen cemaati kavgası gazete manşetlerine de yansırken, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen iş adamı Akın İpek’in sahibi olduğu Bugün gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, gerilimin gazete ve televizyonlara verilen reklamlara da yansıdığını söyledi.

Erhan Başyurt’un Bugün gazetesinin bugünkü (14 Şubat) nüshasında yayımlanan, “'Temiz Medya ve adil rekabet' istiyoruz” başlıklı yazısı şöyle:

 

'Temiz Medya ve adil rekabet' istiyoruz

 

Kamu kuruluşlarının 1 Ocak-11 Şubat 2014 arasında televizyon ve gazetelere verdiği reklamların dağılımı, adil bir rekabet ortamının olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Reklamlarda aslan payı “ahaber” ve “24 haber televizyonu” ile Sabah ve Star gazetelerinin oldu. Bugün, Zaman, Sözcü ve Taraf gazeteleri görmezden gelindi.

Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bir gerçeği daha ortaya çıkardı: Medyamızın en azından bir kısmının hali perişan...

Bir bakanın koordinatörlüğünde kamu ihaleleri karşılığında işadamlarından toplanan “haraçlar” ile satın alınan medya grupları var.

Kamu imkânlarının bu medya kurumlarına birincisi “kredi” olarak, ikincisi de “reklam sübvansiyonu” olarak sunulması ise bir başka tartışmalı konu olarak karşımızda duruyor.

Neresinden bakarsanız bakın çok büyük skandal.

Temiz medyada adil rekabet yapabilmenin önü açılmalı.

Aslında işe en temelden başlanmalı.

Medya satış rakamları bağımsız ve tarafsız kurumlarca denetlenmeli.

 

Satış rakamlarını şişiren gazeteler

 

Birçok gazetenin satış rakamlarının gösterildiği gibi olmadığı, şişirildiği, hatta bazı gazetelerin resmi olarak gösterilen satış rakamlarının baskı adetlerinin altında olduğu biliniyor.

Satışları 100 binin üzerinde gözüken bazı gazeteler, okura ve kamuoyuna ilan etmeden bedava dağıtım yapıyor ve satış gibi gösteriyor.

Gerçek satış rakamını 3 kat şişiren gazetelerin varlığı ve reklamlar yoluyla haksız kazanç elde ettikleri maalesef bir gerçek.

Basın İlan Kurumu, gazeteleri 50 binin üstü, 100 binin üstü satış yapan gazeteler olarak ayırıp herkese eşit ilan veriyor.

50 bin bile satmayan gazeteler 100 binin üzerinde kendilerini gösterip, bir yönüyle “nitelikli dolandırıcılık” yapmış olmuyorlar mı?

 

Reklam verenin parası çöpe gidiyor

 

İkincisi, erişim rakamlarını değil satış rakamlarını ölçü alarak reklam veren iş dünyası aynı yolla aldatılıyor.

Yüksek satış rakamı üzerinden ücret alınıyor ama düşük erişim ile reklam verenin, paraları çöpe gidiyor.

Satış rakamlarında temiz medyaya erişebilmek için tiraj denetimlerinin bağımsız kurumlarca yapılması olmazsa olmaz şart.

Okur erişim rakamlarının da, BİAK’ın da yenilenerek, daha sağlıklı bir yapıya dönüştürülmesi ve bağımsız şekilde denetiminin sağlanması gerekiyor.

Kamunun da reklam verenin de parasının çöpe gitmemesi, aldatılmaması ve haksız kazanç sağlayanların önünün alınması için bu adımlar mutlaka atılmalı.

 

Reklamlar adil dağıtılıyor mu?

 

Temiz medyaya erişim için kamu imkânlarının adil olmayan şekilde bir kısım medyaya kullandırılmak yoluyla sağlanan haksız rekabetin de önlenmesi gerek.

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının yasal dinleme kayıtları, iktidar kontrolünde bir medya için kamu bankalarından sağlanan kredileri de ortaya çıkarıyor.

Daha ilginci aynı kamu bankaları, daha sonra bu medya gruplarına satışı ve reytingi ile ters orantılı olarak reklam aktararak, talimat ile verdiği kredileri milletin sırtından haksız yoldan temin etmeye çalışıyor.

Reklam veren konumundaki kamu kurumlarının, reklam verme kriterleri şeffaf hale gelmeli, hangi medya kuruluşuna ne kadar reklam ödemesi yapıldığı da şeffaf olarak halka açıklanmalı.

Aksi halde zihinleri bulandıran çok sayıda soru gündeme geliyor.

 

Kamuda aslan payı ahaber ve 24 TV’nin

 

İsterseniz, 1 Ocak-11 Şubat 2014 arasında bazı kamu kuruluşlarının televizyon ve gazetelere verdiği reklamların dağılımına ADEX verileri üzerinden bakalım.

ADEX, gazete ve tlevizyonlarda yayınlanan reklamların nerede ve ne kadar yayınladığını takip için Nielsen Company tarafından kurulan sektöre yönelik ücretli bir hizmet...

Önce televizyon reklamlarının dağılımını ele alalım.

Kamu kurumu olan Halkbank, 1 Ocak-11 Şubat 2014 arasında ekranlarda toplam 4 bin 840 saniye reklam kullanmış.

3 bin 632 saniyesi 24 haber televizyonunda, 708 saniyesi ahaber televizyonunda, 312 saniyesi Ülke haber televizyonunda ve 128 saniyesi Show televizyonda yayınlanmış.

Kamu kurumu olan Ziraat Bankası, 1 Ocak-11 Şubat 2014 arasında 5 bin 198 saniye reklam kullanmış.

3 bin 443 saniyesi ahaber televizyonunda, 879 saniyesi 24 haber televizyonunda, 801 saniyesi atv’de, 75 saniyesi de GS televizyonunda yayınlanmış.

Kamu kurumu olan Emlak Konut, 1 Ocak-11 Şubat 2014 arasında 5 bin 62 saniye reklam kullanmış.

5 bin 32 saniyesi ahaber televizyonunda, 30 saniyesi de 24 haber televizyonunda yayınlanmış.

Halkbank, Ziraat ve Emlak Konut’un televizyon reklamlarında şaşılacak şekilde ahaber ile 24 haber televizyonu aslan payını almış.

CNNTürk, BUGÜN televizyonu, Samanyolu Haber, Kanaltürk, Kanal D, Samanyolu ve NTV gibi her alanda izlenme oranı yüksek kanallar tamamen mecra dışı bırakılmış.

 

Kamu ilanları SABAH ve STAR’a akmış

 

1 Ocak-11 Şubat 2014 arası döneme ait gazete reklamlarının dağılımı da ADEX verilerine göre pek farklı durmuyor.

Ziraat Bankası, toplam 727 sütun/santim reklamın 568’ini Sabah’ta, 120’sini Star’da, 39’unu da Posta’da kullanmış.

Halkbank, toplam 780 sütun/santim reklamın 546’sını Sabah’ta, 234’ünü de Hürriyet’te yayınlamış.

Türk Hava Yolları, toplam 1414 sütun/santim reklamın 575’ini Sabah’ta, 559’unu Habertürk’te, 280’ini de Hürriyet’te yayınlamış.

Vakıfbank ise toplam 5 bin 312 sütun/santim reklamın 848’ini Sabah’ta, 844’ünü Akşam’da, 644’ünü Milliyet’te, 592’sini Türkiye’de, 540’ını Star’da, 448’ini Takvim’de yayınlamış...

Dikkat edilirse, hem televizyon kullanımlarında hem de gazete reklam paylamışında belirli kanallar ve gazeteler, reyting veya satış sıralaması, erişim gibi hiçbir kriter gözetmeden paylaşılmış.

Daha ilgincini de söyleyeyim, kamudan verilen tüm reklam yayınlarında Bugün Gazetesi, Zaman Gazetesi, Sözcü ve Taraf Gazetesi hariç tutulmuş.

Aslan payı Sabah Gazetesi’nin olmuş...

 

Kamu kaynakları keyfi dağıtılıyor

 

2013 bütçesinde THY’nin reklam harcaması 134 milyon, Halbank’ın 120 milyon, Vakıflar’ın 73 milyon, Ziraat’in de 51 milyon lira.

Halka açık olduğu halde, bağımsız denetim raporlarını henüz açıklamadığı için Emlak Konut’un kesin harcama miktarını paylaşamıyoruz.

Ancak son dönem reklam dağılımları net olarak gösteriyor ki kamuya ait dev bir reklam payı haksız şekilde bir kısım medyaya aktarılıyor.

Oysa bu şirketlerin tamamı kamu malı olmanın yanı sıra halka açık şirketler.

Yani ellerindeki kamu imkânlarını yasal ve SPK mevzuatına göre, önceden ilan edilmiş kriterlere göre dağıtabilirler.

Keyfi şekilde, siyasi görüşlerine göre hareket edemezler, tüm faaliyetleri saydam olmak zorunda...

Aksi halde yapılan işlemlerin “görevi suistimal ve emniyeti suistimal” gibi suçlar kapsamına girmesi söz konusu, SPK’nın da yatırımcının haklarını korumak için ayrı bir soruşturma başlatması gerekir.

 

Şeffaf kriterlere ihtiyaç var

 

Sonuç olarak, medyamızın bir kez daha okurla güven tazelemeye ihtiyacı var.

Bunun için ilk olarak, bağımsız ve tarafsız kurumlarca denetlenen gerçek satış rakamlarına ve erişim raporlarına ihtiyaç var.

İkinci olarak da, özellikle kamu kurumu ilanlarının adil dağılıma ve haksız kazanç sağlamayacak şeffaf kriterlerle gerçekleşmesine ihtiyaç var.

Üçüncü olarak, “havuz medyası” net olarak gösteriyor ki, medyamızın yalan, iftira ve hakaret içerikli haberlerden arınabilmesi için yayın bağımsızlığına ve siyasi baskılardan arındırılmaya ihtiyacı var.

Bugün olarak “temiz medya ve adil rekabet” istiyoruz.

Bu hedefe varılabilmesi için de elimizden gelen katkıyı yapmaktan geri kalmayacağız...