Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamuya 2009 yılında 65-70 bin civarında personel alınacağını bildirdi. Başesgioğlu, “ek ödeme zammı, kamuya personel alımı ve kamu personel reformuna” ilişkin soruları yanıtladı. Soru üzerine Başesgioğlu, 2009 yılında emeklilik, ölüm ve istifa gibi haller hariç kamuya 21 bin personel alımı yapılacağını bildirdi. Başesgioğlu, “Bu rakama istifa, emeklilik, ölüm gibi boşalmalar ile büyük miktarda sözleşmeli personel çalıştıran Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumları da katarsak 2009 yılında 65-70 bin civarında asli, sözleşmeli ve diğer boşalan unvanların yerine yeni personel alınacaktır” dedi. Ek ödeme zammıBaşesgioğlu, ek ödeme düzenlemesiyle, “eşit işe, eşit ücret” ilkesi çerçevesinde kamu personeli arasındaki ücret farklılığının ortadan kaldırılmasının amaçlandığını belirterek, “Maaşlarda çok farklı ücret skalaları var. Bu farkı gidermek istiyoruz” dedi. Aynı pozisyonda ve kadroda olmasına rağmen kurumları farklı olduğu için farklı ücret alan personel bulunduğuna işaret eden Başesgioğlu, bu durumu gidermeye yönelik geçen yıl Temmuz ayında önemli bir adım atarak, yaklaşık 1.5 milyon civarında ek ödeme almayan, denge tazminatı adı altında çok cüzi bir miktar alan kamu personeline, ek ödeme imkanı getirdiklerini anımsattı. Başesgioğlu, 4 yılda kamu personeli içindeki ücret adaletsizliğini gidermeyi hedeflediklerini belirterek, “Ama 2009 bütçe göstergeleri nelerdir, 2009'da olabilir mi, olursa ne kadar olur? Toplu görüşme aşamasında olacak ama nihayetinde 4 yıl içinde bu aradaki farkı gidereceğiz. Ek ödeme alan ile almayan personel arasında ücret farkı kalmayacak. Temmuz ayında yaptığımız düzenlemeyle zaten o farkı biraz daha kapattık. Şu anda yaklaşık 35-40 puan falan bir fark kaldı” diye konuştu. Türkiye'nin uzun süreden beri kamu personel reformuna ihtiyaç duyduğunu belirten Başesgioğlu, konuyla ilgili yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Başesgioğlu, personel rejiminin, önemli bir sistem değişimi anlamına geldiği için mutlaka memur ve kamu sendikaları başta olmak üzere bütün sosyal taraflarla paylaşılması gerektiğine dikkati çekerek, “Bu süreci henüz daha yapmadık, yapamadık” dedi. Göreve gelir gelmez bu yönde bir çalışma başlattığını bildiren Başesgioğlu, şöyle devam etti: “Şu anda kamu personel rejimine ilişkin bir taslak çalışmamız var. Bittiği zaman bunu sosyal taraflar başta olmak üzere kamu kesimi ve diğer bakanlıklarla paylaşacağız. Buna ihtiyaç var. Niçin ihtiyaç var? Bunun önemli bir ayağı da ekonomik boyutudur. Yani 'eşit işe, eşit ücret' vermemizi sağlayacak parametrelerde kamu personel rejiminden referans alınması lazım. Kadro tanımı, görev tanımı yapıldıktan sonra ancak ücretlerin eşitliğinden bahsedilebilir. Kamu personelinin etkinliği ve verimliliği açısından da bir kamu personel rejimine ihtiyacımız var.” İş gücü planlaması gerekliTürkiye'nin bir insan kaynakları planlamasına da ihtiyacı olduğunu, bu çerçevede genç nüfusun iyi yetiştirilmesi, donatılması ve sektörlerin ihtiyaç duyduğu alanlarda istihdam edilmesi zorunluluğu bulunduğunu belirterek, şunları söyledi: “Yoksa tek başına genç nüfusa sahip olmak bir şey ifade etmiyor. Önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl içerisinde Türkiye'de trendi yükselecek meslekler neler olabilir, bunları tespit edip, artık üniversitelerimizin bizim bu alanlara göre öğrenci yetiştirmesi lazım. Yani bir ülke önümüzdeki süreçte kalkınma modeli için hangi mesleklere öncelik verecekse, hangi alanlara ihtiyacı varsa o alana ilişkin insan yetiştirmesi lazım. Yoksa artık demode olmuş, güncelliği kalmamış mesleklerde inatla insan yetiştirmenin bir mantığı yok. Ama şimdi bizim bugün maalesef bazı mesleklerde birçok diplomalı işsizimiz var. Onun piyasada karşılığı yok, kamuda da karşılığı yok. Kamu, '20 bin veteriner alırım' demiş ve orada bitmiş. Ama bizim hala üniversitelerimiz bu güncelliği kalmayan alanlarda öğrenci alıyorlar, kontenjan artırımına gidiyorlar.” Başesgioğlu, bu sorunun mutlaka YÖK ve diğer ilgili kurumlarla birlikte ele alınması gerektiğini, ülkenin insan kaynakları ve iş gücü planlaması yapma ihtiyacıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Başesgioğlu, buna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile DPT'de çalışmalar bulunduğunu belirtti. Türkiye'nin elindeki insan kaynakları ve beşeri sermayesini çok iyi kullanması ve yönlendirmesi gerektiğine dikkati çeken Başesgioğlu, “Belki kamu personel rejiminin daha büyük başlığı bir insan kaynakları, bir iş gücü planlamasıdır. Onun ardından da bir kamu personel rejimini hayata geçirmemiz lazım” dedi. Kamu personel rejiminin sosyal güvenlik sistemiyle de çok sıkı bağları bulunduğu, bunların birbirine entegre edilmesi gerektiğini belirten Başesgioğlu, çıkarılacak kamu personel rejiminde kimlerin sendikal kapsama gireceğinin de ortaya koyulabileceğini kaydetti. Başesgioğlu, kamu personel rejiminin, personelin “özlük hakları ile terfi ve işe alınma” gibi 2 önemli ayağı bulunduğunu ifade ederek, “Bütün bunları dengeli bir şekilde gözeterek, önümüzdeki süreçte bir kamu personel rejimi mutlaka ve mutlaka Türkiye'de çıkması gereken önemli radikal bir reformdur” şeklinde konuştu. Kamu personeli dağılımı dengesizBaşesgioğlu, kamuda personel istihdamı bakımından dengesiz bir dağılımın söz konusu olduğunu, bunun ortadan kaldırılması için geçişken ve kurumlar arası transferleri kolaylaştıracak esnek bir çalışma modeline gidilmesi gerektiğini ifade etti. Bütün dünyada da artık “tam istihdam” denilen olgunun kaybolmak üzere olduğunu belirten Başesgioğlu, şunları kaydetti: “Bir iş yerine başlayıp, o iş yerinde 25 yıl çalışma ve emekli olma durumu gün geçtikçe değişiyor. İnsanlar birbirine yakın sektörlerde 5 yıl bir yerde, 5 yıl da başka bir yerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu geçişgenliği sağlamak lazım. Bizde birçok kurum özelleştirildi. Biz ne yapıyoruz? O özelleşen personeli ihtiyaç duyulan diğer kurumlara naklediyoruz. Ama burada tam verimli transferden bahsetmek pek mümkün değil. Ne giden personel açısından, ne de onu çalıştıran kamu idaresi açısından tam verimli bir entegrasyonu sağlanmış, uyumu sağlanmış bir personel politikasından bahsedemiyoruz. Bu bir yerde atıl kapasite yaratıyor.” Başesgioğlu, memurları geçici işe almaktan ziyade kamunun ihtiyaç duyduğu oranda çalıştırmanın en doğru tercih olduğunu, oradaki kaynağın başka bir yerde kullanılabileceğini söyledi.