Kanada'da namus cinayeti davası KINGSTON (A.A)

-Kanada'da namus cinayeti davası KINGSTON (A.A) - 30.01.2012 - Kanada'da, namus cinayetleri işlemekten suçlu bulunan bir Afgan ailenin 3 bireyi ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Kanada'nın Ontario eyaletinde görülen davada mahkeme jürisi 15 saatlik bir görüşmenin ardından 58 yaşındaki Mohammad Shafia, eşi 42 yaşındaki Tooba Yahya ile oğlu 21 yaşındaki Hamed'i, evin ergenlik çağındaki 3 kızı ile çok eşli evlilik yapan Shafia'nın birinci eşini öldürerek birinci derecede cinayet işlemekten suçlu buldu. Savcılığın, sözkonusu kişilerin, giyim, biriyle çıkma, sosyalleşme ve interneti kullanma konusundaki katı aile kurallarına karşı çıktıkları gerekçesiyle öldürüldükleri iddiasıyla açtığı davanın ardından kararı açıklayan Ontario Yüksek Mahkeme Yargıcı Robert Maranger cinayetleri, ''çarpıtılmış namus kavramından doğan soğukkanlılıkla işlenmiş utanç verici cinayetler'' olarak niteledi. Sanıkların suçlu bulunması için yeterli delilin bulunduğuna hükmeden Maranger, ''Bundan daha çirkin, alçakça daha namussuzca işlenen bir suç olamaz. Bu soğukkanlılıkla, alçakça işlenmiş cinayetlerin gerisindeki açıkça görünen neden, bu 4 kişinin sizin çarpıtılmış ahlak kavramınıza aykırı davranmalarıydı. Bunun hiçbir medeni toplumda yeri olamaz'' diye konuştu.  Kararın okunmasının ardından yazılı bir açıklamada bulunan Kanada Adalet Bakanı Rob Nicholson, ''namus cinayetlerinin barbarca ve Kanada'da kabul edilemez olduğunu'' bildirdi.  Kanada'da ömür boyu hapis cezası, şartlı tahliye hakkı tanınmadan 25 hapis cezası olarak infaz ediliyor. Mahkemede iddia makamı cesetleri 30 Haziran 2009'da Ontario eyaletine bağlı Kingston'da bir kanalda su altında kalmış bir araç içinde bulunan 19 yaşındaki Zainab, 17 yaşındaki Sahar, 13 yaşındaki Geeti ile 52 yaşındaki Rona Amir Mohammad'in kaza süsü verilmiş önceden planlı bir cinayetin kurbanı olduğunu öne sürdü. Görülen davada savcılık sanıkların kurbanlarını başka bir yerde suda boğarak öldürdükten sonra cesetlerinin bulunan araca yerleştirerek kanala bıraktıkları iddiasına yer verdi. Savunma tarafıysa ölümlerin kaza sonucu meydana geldiğini ileri sürdü. Avukatlar aileye ait aracın, evin en büyük kız Zainab'in diğer kız kardeşlerini ve babasının ilk eşini aracıyla gezdirdiği sırada kazara su kanalına yuvarlandığını iddia etti. Sanıklar arasında bulunan Hamed de olay yerinden polise haber vermemesine karşın kazaya tanık olduğunu söyledi. Kararın ardından açıklamada bulunan Shafia'nın avukatı Peter Kemp, kararın, müvekkilinin gizlice kayda alınan bir ses bandında söylediği ''Bundan daha büyük ihanet, kalleşlik ve tecavüz olamaz'', ''Beni idam sehpasına çıkarsalar da namusumdan daha çok değer verdiğim bir şey olmaz'' şeklindeki sözleri nedeniyle verildiği kanaatinde olduğunu söyledi. Jürinin, müvekkilinin bu sözlerini davadaki fiziki delilden daha fazla dikkate aldığı kanısında olduğunu belirten Kemp, ''Müvekkilim yaptığı nedeniyle değil, söyledikleri nedeniyle suçlu bulundu'' diye konuştu. Hamed'in avukatı Patrick McCann da karardan hayal kırıklığına uğradıklarını ve temyize gideceklerini söyledi. McCann mahkum edilen diğer iki sanığın da temyize gidecekleri beklentisinde olduğunu söyledi. Varlıklı bir işadamı olan Shafia ve ailesinin Afganistan'ı 1992'de terk ettikten sonra bir süre Pakistan, Avustralya ve Dubai'de yaşadığını ve 2007'de Kanada'ya göç ettiğini belirten yetkililer, Shafia'nın ilk eşinin kendisine çocuk verememesi nedeniyle ikinci eşi Yahya ile evlendiğini, ancak Kanada kanunlarının çok eşliliğe izin vermemesi nedeniyle Shafia'nın ilk evliliğini gizli tuttuğunun anlaşıldığını kaydetti.