Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Üçüncü yargı paketiyle yapılan değişiklikler milletvekillerinin tahliyesine yetmez. Anayasanın 83. maddesinde bir değişiklik yapılması gerekir” dedi.
Üçüncü yargı paketinin yürürlüğe girmesinin ardından sürmekte olan Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarından tutuklu milletvekilleri tahliye talebinde bulundular. Hukukçular ise terör ve çete davaları kapsamında tutuklu bulunan milletvekillerinin tahliyelerinin gerçekleşmesi için anayasanın 83. maddesinin değiştirilmesi gerektiğini vurguladılar.
Tutuklu milletvekillerin adaylık süreci sırasında yaptığı açıklamada, “Anayasanın 14 ve 83’üncü maddeleri, Ergenekon gibi bir davadan herhangi bir şekilde yargılananların milletvekili seçilse dahi dokunulmazlık kazanamayacağını açıkça ortaya koyuyor. Aday olmalarında bir engel yok ama dokunulmazlık kazanamazlar. Tutuklu olanlar ‘Dokunulmazlık kazandı’ gerekçesiyle tahliye de edilemez, milletvekili olduğu için tahliyesi söz konusu olamaz; böyle bir gerekçe kullanılamaz. Ancak ‘Tutuklu olma nedenleri ortadan kalktı, deliller toplandı, kaçma şüphesi yok’ ya da ‘Delilleri karartamaz’ gerekçeleriyle tahliye edilebilirler, o ayrı bir şey” diyen Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, üçüncü yargı paketi ile yapılan değişikler ardından tahliye talebinde bulunan milletvekillerinin durumu konusunda Akit gazetesine konuştu.
Kanadoğlu, “Milletvekillerin belirli bir şekilde salıverilmeleri talep ediliyor ise o zaman anayasanın 83. maddesinde bir değişiklik yapılması gerekiyor. Bu değişiklikle, 14. maddeyle bağlantı ortadan kaldırılsa idi zaten hiçbir şeye gerek kalmazdı” dedi.
Kanadoğlu, kimi mahkemeni tutuku sanıkları tutuksuz yargılayacağı, kiminin de tutuklu yargılayacağı yönündeki eleştirilerine ise “Bu değişiklikle beraber ‘tutuklu sanıklar kesin tahliye edilir’ ya da ‘tutuklulukları devam’ eder diye kesin bir hüküm olamaz. Daha önceki mevzuatta da takdir hakime bırakılmıştı, şimdi yine aynı şekilde takdir bir iki eklemeyle beraber hakimin elinde. Ayrıca başka hükümlerin de uygulanması mümkün ama takdire bağlı neticede” şeklinde konuştu.
Eski Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, üçüncü yargı paketi ile terör örgütlerine üye olmak suçlarından tutuklu bulunan kimselerin de tahliye talebinde bulunmasına, “Davaların seyri açısından çok doğru değil ama kanun çıktı bir kere ve çok da yapılacak bir şey yok. Kanuna uymak lazım. Tutukluların tahliyesi her an söz konusu olabilir” diye konuştu. Kayasu, yalnız terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunan milletvekillerinin değil, bu tür davalarda tutuklu olan kim varsa onların da tahliyesinin söz konusu olduğunu belirterek, “Dolayısıyla suçlu olduğundan şüphelenen bir insanın dışarıda durması bence pek de mantıklı değil. Madem ki tutuklanmasına karar verdin, ortada gerekli, ciddi bir durum var. Mahkeme ciddi anlamda tutuksuz yargılanmasını tercih ediyor. Bu tercihi ortadan kaldırmak, mahkemenin takdirini ortadan kaldırmak söz konusu. O zaman da yargının bağımsızlığını ortadan kaldırıyor” dedi.
Mahkemelerin kararlarında farklılıklar olacağını ifade eden Kayasu, “Bir mahkeme tutuksuz yargılayacak, bir mahkeme tutuklu yargılayacak ve dolayısıyla ‘yok siyasi idi’ gibi tartışmalar yaşanacak. Bunlara gerek yok yani. Önümüzdeki günlerde bir sürü tartışmanın yaşanacağı gerçek. Mahkeme serbest bıraksa bir türlü, bırakmasa bir türlü. Kamuoyu yok yere alakasız konularla meşgul olacak. Komşularla ilişkilerimiz var, ülkenin kalkınması gibi konular var yani incir çekirdeğini doldurmayacak konularla meşgul olmak hiç doğru bir şey değil” şeklinde konuştu. Kayasu, bu durumun kısmi bir af gibi işleyeceğini söyleyerek, “Diyelim ki adamın cezasının infazının bitmesine bir sene kalmış, bu kimselerin hepsi tahliye oluyor. Bir kere buna ‘kısmi af’ diyebiliriz. Şu anda kanunlara uymaktan başka yapacak bir şeyimiz yok” dedi.
Denetimli serbestlik ile tutuksuz yargılama ve tahliye tamamen hakimlerin takdirine geçtiğini belirten Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, “Tutukluluk genel itibarı ile bir tedbirdir. Bu durum tutukluluğu gerektirecek nedenleri ortadan kaldıracaksa asıl olan zaten tutuksuz yargılanmaktır. Dolayısıyla mahkemelerin takdiri ve kanaati çerçevesinde bir sonuç çıkacağını umuyorum. Mahkemeler şu ana kadar tutukluluk ısrarlarının da gerekliliğine inanıyorlar. Tahliye talebinde bulunan bir çok sanığın talebinin reddedileceğine inanıyorum. Tutukluluk demek delilleri karartma ihtimaline binaen alınmış bir karardır. Eğer tutuklulukta bu sebepler ortadan kalkmışsa ve böyle bir endişe taşınmıyor ise, denetimli serbestlik bunun yerine geçecekse tahliye edilir” şeklinde konuştu.
Ergenekon veya Balyoz, hangi dava ve ne kadar önemli olursa olsun hakimin, masumiyet karinesi gereği herkesin masum olduğuna inanarak serbest bırakabileceğine dikkat çeken Kılıçkaya, “Balyoz ve Ergenekon’da bir kısım sanıkların tahliye edilebileceğini düşünüyorum. Bu anlamda tutuklu vekillerle ilgili olarak da tahliye çıkma ihtimali yüksektir. Çünkü onların kaçma veya delilleri karartma gibi olguları daha zayıftır. Öyle olunca da tahliye edilmeleri çok da sürpriz olmaz. Tutuklu vekillerin serbest kalmasının davaya hiçbir etkisi olmaz. Çünkü neticede karar tutukluyken farklı, tutuksuzken farklı ise zaten orada adalet sisteminde arıza var demektir. Kişi nasıl olursa olsun her iki durumda da aynı sonucun çıkması gerekir. Balyoz ve Ergenekon davalarında da aynı şekilde olacağını düşünüyorum” açıklamasında bulundu.