Kanal İstanbul planında değişiklik; lojistik bölge plandan çıkarıldı, yerine konut alanı eklendi

Kanal İstanbul planında değişiklik; lojistik bölge plandan çıkarıldı, yerine konut alanı eklendi

Tartışmalı Kanal İstanbul’un planında değişikliğe gidildi. Lojistik ve teknoloji geliştirme bölgeleri plandan çıkarıldı, bunların yerine yeni konut bölgeleri getirildi. Turizm bölgesinde yapılması planlanan kongre ve fuar merkezlerinden de vazgeçildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda değişiklik yapıldığını duyurdu. Kanalın kuzey girişinin doğusunda yer alan lojistik bölge plandan çıkarıldı, yerine ise konut alanı eklendi.

Önceki planda bu bölgede bilişim, iletişim ve ileri teknolojilerin geliştirildiği teknoparklar ve enstitüler yer alıyordu. Yeni plana göre bu bölgenin büyük bir bölümü konut alanı olacak.

Yeni plana göre kuzeyde, havalimanı komşuluğunda yer alan turizm bölgesinde yapılması planan, kongre ve fuar merkezlerinden vazgeçildi. “İstanbul’un bilgi üreten bir yapıya yönelmesi hedefi doğrultusunda, üniversite-özel sektör işbirliğini artırmak için önerilen teknoloji geliştirme bölgeleri kapsamında ilgili sektörlere yönelik enstitü niteliğinde yüksek eğitim kurumları da yer alabilecektir” ifadesi de plandan çıkarıldı.

22 Nisan'a kadar itiraz süresi 

İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde askıya çıkarılan plana 22 Nisan 2021’e kadar itiraz edilebilecek.

Planda yapılan değişiklikleri Twitter hesabından duyuran İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, kararın 22 Mart Dünya Su Günü’nde alınmasına tepki gösterdi. Akgün, "Kanal İstanbul’un Çevre Düzeni Planları’nda yine değişiklik yapılmış. Hem de Dünya Su Günü'nde. Tüm Dünya, su kaynaklarının üzerine böylesine titrerken yani. Bu arada, İstihdam getireceği iddia edilen teknoloji geliştirme bölgesi ve kongre alanlarından da vazgeçilmiş anlaşılan" dedi.

Kanal İstanbul’un hayata geçirilmesi durumunda İstanbul’un büyük bir ekolojik yıkımla karşı karşıya kalacağı belirtiliyor. Projenin İstanbul’un su varlıkları üzerinde dönüşü olmayan bir yıkıma sebep olacağına dikkat çeken doğa hakları savunucuları, en az 5 milyon kişinin susuz kalacağını vurguluyor.