Kanser teşhisi için kullanılan pek çok tarama yöntemi fayda sağlasa da; yaşlı hastaları bu yöntemle bir süreliğine de olsa radyasyona maruz bırakmanın doğruluğu hâlâ tartışılıyor! Prof. Dr. Mehmet Öz, Sabah gazetesinde yayımlanan yazısında (01.02.09), kanser filmlerini ele alıyor. Öz’ün yazısı şöyle: “Birçok insan için 'kanser filmi' çektirmek fikri çok açıktır; "Çektir gitsin" derler... Fakat geçtiğimiz yaz ABD Hükümeti için araştırma yapan bir grup, 75 yaş üstü erkeklere prostat kanseri için film çektirmemelerini tavsiye etti. Çünkü yapılan testlerin bu hastaların hayatlarını uzatmadığı hatta bazı zararlar verdiğini belirlemişti. Ayrıca, 80 üstü kadınların çektirdiği mamografi de sorgulanmaya başlandı. Sırada da kolon kanseri taramaları vardı... Bazı uzmanlar, 85 yaş üstündekilerin bu filmi çektirmemesi gerektiği fikrini savundu. Radyasyon içeriyor Yıllarca bizi kanserin erken teşhisi için 'yönlendirdikleri' filmlerin yan etkileri şöyle sıralandı: * Zarar verebilir: Röntgen ışını ve mamogramlar, kanser riskini artıran radyasyon içerir. Örneğin; eğer tüm vücudunuzu 'CT taraması'ndan (Tomografiyi de kapsayan bir görüntüleme yöntemi) geçirip, 24 yıl boyunca yılda bir kere şüpheli bir lezyonun takibini yaptırırsanız; bu işlem yüzde 4 oranında kansere yakalanma riski doğurur. * Genellikle yanlıştır: Kanser testleri, çoğunlukla yanlış 'pozitif' çıkıyor. Yani aslında olmayan bir kanserin var olduğunu söylüyor. Bu da risk taşıyan daha birçok teste maruz kalacağınız anlamına geliyor. * Teşhis işe yaramayabilir: Eğer kansere yakalanmadan 80'li yaşlarınıza ulaştıysanız, bundan sonra bedeninizin ölümcül bir tümör geliştirme ihtimali düşüktür. Eğer olursa bile bunu tedavi etmek ömrünüzü uzatmayabilir. * Odaklanmanızı önleyebilir: Eğer yaşlıysanız; kalp hastalığı ve diyabet gibi problemler, yeni teşhis edilmiş bir kanserden çok daha önemlidir. Onun için kanser yerine bu problemleri kontrol altında tutmaya konsantre olun. * Pahalıdır: Genel olarak yaşlı insanlara kanser testi yaptırmak çok pahalıdır ve yararı da çok azdır.”